Batık bankanın en mutlu yöneticisi

Batan Etibank ile ilgili açılan davalarda Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar başta olmak üzere birçok kişi yargılanırken yöneticilerden Zafer Mutlu'nun adı iddianameye bile girmedi. Mutlu'nun mal varlığına da tedbir konulmadı

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :15 Temmuz 2010
Batık bankanın en mutlu yöneticisi

İÇİNDEKİLER

Etibank'ın eski Yönetim Kurulu Üyesi Zafer Mutlu, usulsüz işlemlerle bankanın zarara uğratılmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, 10 Nisan 2001 tarihinde İstanbul DGM'de ifade verdi.
Mutlu'nun sorgusunda yönetim kurulu üyesi olduğunu söyleyerek, normal prosedüre göre hareket ederek imzalanması gereken belgelere yönetici sıfatıyla imza attığını söylediği basına yansımıştı. Mutlu, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Söz konusu davada, Zafer Mutlu, iddianameye girmedi, hakkında takipsizlik kararı verildi.

ALTAYLI YAZDI
Gazeteci-yazar Fatih Altaylı, "Zafer Mutlu'nun gazeteciliğe başladığı günkü servetiyle bugünkü servetini karşılaştırın. Asıl sorgulanması gereken, Etibank'ın bütün işlemlerinin altında imzası bulunan Zafer Mutlu'nun yargılanmaması. Dinç Bilgin yargılanıp bütün mallarına el konuldu ama Zafer Mutlu yargılanmadı. Bu sorgulanmalı" demişti. Zafer Mutlu, Fatih Altaylı'nın kendisi hakkındaki iddialarını ise "şerefsizce yalan" olarak değerlendirdi ve "Kredi Komite Başkanlığı veya üyeliği yapmadım" dedi

SAVCININ KIZI

Vakit gazetesinin haberindeki iddialara göre; Zafer Mutlu, kendisini Etibank hortum davası iddianamesine almayan İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) eski Savcısı Ercan Cengiz'in kızı Nalân Cengiz'i, Vatan gazetesine aldırmış. Nalân Cengiz, Etibank davasının ardından Vatan gazetesine alınmış ve Zafer Mutlu'nun yanında çalışmaya başlamış.

PARA ÇEKİLİYOR
08 Aralık 2006 tarihinde Nokta dergisinde bir haber çıkıyor. Aynen şöyle: "Batık bankanın tek Mutlu ismi."
5411 sayılı yasa şöyle diyor; "Borç ödenene kadar el konulan bankaların yönetim kurulu üyelerinin mal varlıkları üzerindeki tedbir kararı kaldırılamaz..." Ancak Etibank davasında bu madde çiğnendi. Nokta dergisinde yer alan habere göre Zafer Mutlu, batık Etibank'taki kişisel hesabında bulunan 2 milyon doları çekti. Üstelik Dinç Bilgin için en ağır yaptırımların uygulandığı dönemde; 2001'de...

Zafer Mutlu Etibank'ın yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen ve yasada bu konuda açık bir hüküm bulunmasına rağmen parasını nasıl çekebildi? Nokta dergisi bu soruyu Zafer Mutlu'ya sordu.
İşte Mutlu'nun yanıtı; "Bağımsız mahkemenin verdiği bir karardır. Tartışılacak bir durum yok.
Bunda yanlış ne varki gündeme getirmeye çalışıyorsunuz. Zaten ben Etibank davasında da ceza almış biri değilim."

'BİR KURUŞ ALMADIM'
Daha önceki batık bankalarda böyle bir karar alınmadığının hatırlatılması üzerine Zafer Mutlu, şu değerlendirmeyi yaptı; "Ben yönetim kurulu üyesi olmama karşın Etibank'tan ne maaş, ne temettü aldım. Hiç bir kredi ilişkisine girmedim. Batan 22 banka içinde maaş ya da temettü almamış tek kişi benim. Eğer Zafer Mutlu'nun Etibank'tan 1 kuruş dahi aldığı kanıtlanırsa ben hesabımı vermeye hazırım.''

ZAFER MUTLU KONUŞUYOR
Zafer Mutlu, Vatan'ın kuruluşundan hemen önce Hürriyet'ten Ayşe Arman'a anlatıyor: "Çok tartışılan, eleştirilen Türk basınının bugünkü konumunda Zafer Mutlu'nun sorumluluğu var mıdır?
Mutlaka vardır. İsteyerek, istemeyerek, bilerek, bilmeyerek... Bizi zorladılar veya zorlamadılar, şartlar öyle getirdi veya getirmedi...

Bunları geçiyorum çünkü kimseyi suçlamak istemiyorum ama siyasi odaklarla, iktidarla, genel başkanlarla, siyasetçilerle içli dışlı, fazla 'mıç mıç' bir halimiz vardı. Öyle bir dönem geçirdik. Bu 'power game' oyununun içine girdik, yapmamalıydık."

'YANLIŞ İŞLERE GİRDİK'
Zafer Mutlu, bir başka röportajında ise Gazeteci Devrim Sevimay'a şu açıklamalarda bulunmuştu: "Ben eskiden Vatan'dan daha çok satan, en çok satan bir gazeteyi, en çok izlenen televizyonu ve en büyük dergi grubunu yöneten bir adamdım. Böyle bir gücün, patronu kadar tepesindeki isimdim. Sabahtan akşama kadar Başbakanlarla konuşurdum. O dönemde gerçekten birtakım yanlış işlere girdik. Hükümetlerarası taraf tuttuk, savaştık, sanki seçime biz giriyormuşuz gibi rakibi olduk, kabine listelerini önceden gördüm filan.''