Sıkıntılar günahlardan kaynaklanır

Gerçek mümin olmanın bir gereği de ferdi, ailevi ve sosyal hadiselere ve değişmelere Kur'an ve sünnet objektifinden bakmaktır.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :17 Ağustos 2010
Sıkıntılar günahlardan kaynaklanır
Özellikle devrimiz müminleri olarak bizleri kuşatan kalp buhranları, ekonomik bunalımlar, silahlı ve silahsız anarşi, ahlaki çöküş ve benzeri mutsuz kılıcı olaylara ve olumsuz gelişmelere Kur'an ve Sünnet objektifinden baktığımızda ilahi bir kanun vasfındaki şu gerçek görülecektir. "Tedirgin edici, ıstırap verici bütün oluşlar Allah'ın insanlar için koyduğu ilahi yasalara aykırılıktan, daha açık ifadeyle günahlarımızdan kaynaklanmaktadır." Evet, fert ve cemiyet olarak bizi kuşatan, mutsuz kılan tabii, ruhi ve sosyal vakalar Allah'a ve O'nun koyduğu ilahi düzene karşı çıkışımızın ceza şeklinde tecelli eden neticelerdir.

Nisa Suresinin 79. ayetinde bu gerçek şöyle açıklanmaktadır: "Sana ulaşan her bir hayır Allah'tandır. Uğradığın her bir musibet de nefsinin (günahları sebebiyle)dir..." Bu cezalar, günahlarımız çoğaldıkça da artacaktır.

Kur'an-ın bize örnekleriyle sergilediği bu "İsyan sebebine azap neticesi şeklindeki değişmez ilahi kanun" tekerrür ediyor ve edecektir.

Fakat biz Kur'an ve Sünnet objektifinden bakamadığımız için bu hakikati göremiyoruz.
Geliniz sizinle somut örneklerle bazı tespitler yapalım.

Yaradana ve ahiret hayatına inançtan yoksunluk, ebediyyet gayesi ve emelinden mahrumiyet, ruhumuzu dünya hayatının cenderesinde ezdi. Kalbimizi yaraladı. Şaşkınlığımızı, dengesizliğimizi arttırdı.

İslami hayatı yaşama ve yaşatma mücadelesi olan Cihad'dan yoksunluk, materyalistlerin ve marksistlerin tedirginliğimizi arttıran taşkınlıklarına sebep oldu.

Düşüşü olmayan yüceliğin ancak Allah'a saygı ve insanlara sevgi ile sağlanabileceği hakikatine inançsızlık ve can taşıyanlara merhametin ibadet olduğu şuurundan yoksunluk bizi soylara, renklere bağladı, bölücülüğe ve bölgeciliğe düşürdü.

Zekat, akrabaya nafaka ve komşu hakları vecibelerini ifa etmeyişimiz, ilahi yasaklar olan modern tefecilik (faiz) ve karaborsacılıktan sakınmayışımız fakirliği yaygınlaştırdı, toplumumuzu sınıflara böldü.

Dinimizin yasakladığı lüks ve israf düşkünlüğü bizi bencil ve zevk perest kıldı. Kalplerimizi katılaştırdı. Hasedi kemikleştirdi.

Dinimizin yasakladığı içki ve zinalara rağbetimiz, aile düzenimizi sarstı. Sorumluluk düygularımızı çökertti. Allah'a dönüş aşkımızı köreltti.

Rızkı verenin, sebepleri hak edenin Allah olduğuna olan inanç ve güvenimizin zayıflaması ihtiraslarımızı biledi. Haramlara sevk etti, yalanlara entrikalara düşürdü.

Zikirsiz, namazsız ve duasız Allah'a yönelişten yoksun hayat iç dünyamızı kararttı. Gücümüzü kırdı, yalnızlığımızı, öksüzlüğümüzü arttırdı.

Ahiretin cezası ve mükafatına tam bir şekilde inanmayış adaleti, feragatı, merhameti, saygıyı, sevgiyi, tüm insani değerleri hiçe indirdi. İnançlı okurlarım!

İdari reformlar yapılabilir, silahlı anarşi önlenebilir. Ekonomik krizler atlatılabilr. Ama İslam'sızlığın insanı kuşatan buhranı dinmez.

Yaradana baş kalıdrma devam ettiği, ruhi gelişim durduğu, ahiret tefekkürü ve ebedi mutluluk özlemi söndüğü sürece insana huzur, toplumu refah yoktür. Zira yalnız karın tokluğu insana değil hayvana sükunet verir. İslam'sız hayatın olumsuzluklarına İslam'a dönüşten gayrı çare yoktur.

Yapılacak ilk iş ilahi yardım ve rahmetli celbetmek için fert ve toplum olarak istiğfar etmek, tabiat kanunlarını koyan Allah'ın insan için koyduğu emirlere ve yasaklara göre yaşama kararı almaktır.

Sohbetimizi bir ayet anlamıyla bitirelim. Nahl Suresi ayet 97: "Erkek veye kadın kim Müslüman olarak İslam Dini'nin emredip öğütlediği güzel işleri yaparsa onu rahata erdireceğiz. Yapmakta oldukları işlerin daha güzeliyle de armağanlarını vereceğiz."

Her daim bilgiye muhtacız


İbadetin anası, özü Namaz'dır

'Oruç Allah'ın emridir'