Ancak ülke hem içeride hem dışarıda İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI'nı veriyorken bazıları kıyıda köşede buluşup HAYALLERİNİ konuşup, bunları senaryo diye satıyorlar! Senaryoların, dileklerin en çok konuşulduğu yerler kuşkusuz ANKARA'nın ıssız lokantaları, otel lobileri ve özenle seçilen evleri oluyor!
Maalesef büyük sayılacak bir kitle Erdoğan'ın her ne şekilde olursa olsun düşmesini, gitmesini istiyor!
Devletin ve milletin geleceği, varlığı çok umurlarında değil! Üzülerek söylüyorum ki CHP ve CHP'li bilinen çok kişi bu filmin bir parçası!
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın, CFR tarafından düşürülmesi için adeta DUA ediyorlar! Ellerinden gelen yardımı esirgemiyorlar! Bilderberg'ciler, Trilateral Komisyoncu'lar herkes elele vermiş durumda! Hıristiyan dünyası, İslam aleminin, Ortadoğu'nun bayrağını taşıyacak bir Türkiye istemiyor! Amansız ve akıldan yoksun olarak sürdürdüğümüz 60 yıllık BATI yürüyüşünden vazgeçmemizi istemiyorlar! Biz ULAŞAMAYACAĞIMIZ ve asla KABUL edilmeyeceğimiz BATI'ya giderken onlar çok önceden İran'a, Körfez'e, Irak'a inmişti bile! Şimdi oyunu biz kurduğumuz için hepsi birden karşımızda!
Bunda hiç sorun yok!
ROTASINI kendi belirleyen Ankara, elbette DIŞARIDAN alkış alacak değildi!
Amma İÇİMİZDEKİ YABANCILARIN ortaya bu kadar kolay ve çabuk çıkacağını düşünmüyordum!
Kendi ülkesinin karışması için YABANCILARLA konuşup, ittifak için yalvaranları görünce üzülmeden edemiyorum!
Başta söylediğim gibi, İSİMLER ilgimi çekmez!
Ama bugün istemeden kendi kuralımı çiğnemek durumundayım! Çünkü konu çok ama çok önemli...
3 ARALIK'ta SOL bir gazetede yazan, yani AMERİKA'nın ve emperyalizmin karşısında olması gereken bir gazetenin önemli bir ismi çok ilginç bir yazı kaleme aldı! Ankara'da yaşadığı için belli ki kulağı delikti!
Hayatı boyunca o cepheden bu cepheye koşan Atatürk'ü çektiği BELGESEL'de karanlıkta uyuyamayan, korkak biri olarak gösteren bu arkadaş "Erdoğan gitsin"cilerin başında geliyordu! Bunda hiçbir sorun yoktu!
Erdoğan'ın gitmesini istemesi son derece doğaldı! Çünkü herkes BAŞBAKANIN arkasında durmak zorunda değildi!
Bu arkadaş o gün için çok tartışılan yazısında önemli iddialar gündeme getirdi!
Hem de kendinden çok emin bir şekilde!
Neler diyordu neler... "Washington'ın rüzgarıyla uçmayı kabul ettiğinizde aynı rüzgarla alabora olmayı göze almışsınız demektir... Amerikan rüzgarı bu, belli mi olur! Gün gelir esintiyi PENSİLVANYA'dan yana döndürür!
Ankara'da ampulleri söndürür... Şimdi 'nankörler ne istediniz de vermedik' dövünmeleri hem ihanet fişeği, hem gidiş alametidir! 'Diklenmeden dik durduk' efsanesini yere çalmışsanız, geldiğiniz yoldan gitme zamanı kapıyı çalmış demektir!..
Peki, bu arkadaş nasıl oluyordu da kendinden bu kadar emin konuşuyordu!
Belli ki birilerinin verdiği bilgiye çok güveniyordu! Yanılma payını hiç düşünmüyordu!
Kimdi bu bilgileri SIZDIRAN ve onun kulağına fısıldayan!
Bildiğimiz biri!
Tanıdığımız ünlü bir LOSER!
New York Üniversitesi'nde ekonomi okudu! Aynı yerde uluslararası finans yüksek lisansı yaptı! Demirel'in Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde hep yanında oldu!
Danışmanlık yaptı! Hatta Washington Büyükelçiliği Müsteşarlığı'na kadar yükseldi! Dedesi İstanbul'un eski belediye başkanlarından KEMAL AYGÜN'dü!
Dede, Demokrat Parti'nin kurucularından REFİK KORALTAN'ın dayısının kızıyla evlendi!
Annesi birçok bestseller'ı Türkçe'ye kazandırmış Baysan Hanım'dı! Babası da Adalet Partisi'nin iki dönem Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nı yürüten Dr. Nuri Bey'di! Kardeşi ise Özelleştirme İdaresi eski Başkanı Uğur Bey'di! Süleyman Bey'in etrafında her daim olan ünlü ailenin bu üyesi, giyim kuşamına olan düşkünlüğüyle bilinirdi! Avusturyalı modacı Larry Charles Bruno'nun hayranıydı.
Giyiminde onun tarzını yaşatırdı! Bu arkadaş sadece giyim kuşamda değil SİYASETTE de YABANCI HAYRANIYDI! Ankara'da ne olacağını ve ne olması gerektiğini hep yabancıların gözüyle değerlendirirdi!
Bu isim Mehmet Ali Bayar'dı!
Bizim Mehmet Ali'nin, Ankara'da kendine yakın hissettiği kişilerin başında da PATLICANI dilinden düşürmeyen Amerikan Büyükelçisi RİCCİ gelirdi!
Aydın Doğan'la ve onun adamlarıyla arasından su sızmazdı! Ricci'nin yani Ricciardone'nin HİLTON'da DOĞAN GRUBU'nun 4 gazetecisiyle yaptığı gizli toplantı hafızalarda çok tazeyken geçtiğimiz hafta ikinci bombası patladı! AB BÜYÜKELÇİLERİYLE bir araya gelen RİCCİ "Beni çok iyi dinlemenizi rica ediyorum. Türkiye'de yaşanacak gelişmeleri çok iyi izleyin. Bir liderin çöküşüne bizzat şahit olun" diye Nostradamus'luk yaptı!
O toplantı açığa çıkınca en iyi bildiği işi yapıp her şeyi İNKAR etti!
Ama Anadolu'da "Yalanın bir bacağı kısadır!" diye bir söz vardır!
İşte bizim acemi elçinin durumu da bu!
Erdoğan'ın gitmesi için dua edenlerin başında gelen, CHP ile arasından su sızmayan KÜÇÜKELÇİ şimdi baltayı iyice taşa vurdu!
Ankara'da "muhalif medya grup başkanı" gibi çalışan Ricci, Atatürk'ten SERVET kazanan gazeteciye MEHMET ALİ BAYAR'la NOT gönderdi!
Bu notta da ne yazıyordu dersiniz!
EVET!
Bildiniz! Aynen o yazarın köşesine taşıdığı cümleler!
Erdoğan gidecek borsasını kuran RİCCİ'ydi!
Bu borsanın canlı tutulması için de maalesef isminin önünde SOL olan gazete ve gazeteciler sıradaydı!
Bir YABANCININ kendilerini yönetmesini yadırgamayan bu isimler ne yazık ki "o tatlı sesleriyle" ülkesinin karışmasını istiyordu!
Erdoğan düştüğünde bayram yapacaklardı!
Halay çekeceklerdi!
Belli ki mendili de RİCCİ sallayacaktı!
Bir musibet bin nasihatten iyidir!
Bizim yabancı güdümlü SOL'un durumu budur!
Varoldukları günden beri MİLLİ ve YERLİ olamadılar!
Bu nedenle ANADOLU onlara hiç inanmadı!
Hiç de inanmayacak!
Kasetle Genel Başkanlığa oturduğu için İKTİDAR da olacağını düşünen bu kafa kendini tamamen RİCCİ'ye dayamış durumda!
Büyük Atatürk'ün partisi, yani CUMHURİYET HALK PARTİSİ sırtını Musevi sermayesi ve onların temsilcilerine dayamış durumda!
İçinde ne HALK ne de CUMHURİYET var!
Yazarıyla, çizeriyle, sermayesiyle, medyasıyla Erdoğan'ı düşürmek için kirli ittifakların içine dalıyorlar!
Deşifre olmaktan da hiç korkmuyorlar!
Ama üzülmeyin, HALK bunları görüyor! Ricci de onları ayakta tutamayacak! Hep birlikte "neyin düştüğünü" yakında görecekler!
Eğer Ankara'dan göremezlerse söz; ben onlara İstanbul'dan yardımcı olacağım!
Biraz sabır!