Son perde

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :29 Mayıs 2014
Son perde

İÇİNDEKİLER

O günlerde de Fethullah Gülen, Türkiye'nin gündemindeydi!
Gazeteler ve televizyonlar, sızdırılan KASETLERİ yayınlıyor, reytingler fırlıyordu! ATV de Show TV de kasetlere uzak durmuyor, kimin getirdiği belli olmayan görüntüleri peş peşe yayına veriyordu! Herkesin gündemi CEMAATTİ! İşte o günlerde Gülen, Reha Muhtar'a bağlandı!
Telefonla yapılan sohbet tam 1 saat 14 dakika sürdü!
Fethullah Gülen kendisine sorulan her soruya cevap verdi!
Galiba en son soruydu! "Ne zaman döneceksiniz?" denildi!
Gülen net bir şekilde "14 gün sonra" diye cevap verdi! Aradan 15 yıl geçti, gelemedi!
Yine pek çok şeyi konuşup manşetlere taşırken, bunu atladık!
Gülen neden dönemedi?
Galiba Türkiye'nin bilmediği ve anlamakta zorlandığı nokta burası!
Çünkü ortada ciddi bir bilgi eksikliği var!
Öcalan, 16 Şubat 1999'da Kenya'dan alındıktan sonra aradan bir ay geçmişti ki Gülen Amerika'ya gitmek zorunda kaldı!
Dönemin Başbakanı merhum Ecevit, Gülen'i arayıp "Kalp rahatsızlığınız ciddi! Burada duramazsınız! Bir an önce tedavi için Amerika'ya uçmanızda fayda var!" dedi!
Rahmetli Ecevit ne kadar ciddi bir ton kullandıysa, Gülen CHICAGO uçağına atladığı gibi uçtu, gitti!
Gidiş o gidiş! Bir daha gelemedi!
Canlı yayında "Geleceğim!" dese de gelemedi! Belki Gülen'in kendisinin de bilmediği bir tiyatro sahneye konulmuştu!
Amerika'ya turist vizesiyle indi!
Oturumu yoktu! Sık sık "Amerikan devletinin misafiriyim!" diye ifadeler kullansa da biri vize vermiyordu! Dostlar alışverişte görsün diye yapay zorluk çıkarılıyordu!
Gülen'in avukatları belki de Nusret Demiral'ı örnek göstererek "Gitmemesi gerekir! Yoksa uzun yıllar hapiste kalır" diyorlardı!
Bilemiyorum! Ama ne gidişi için ne de dönemeyişi için GÖZLE GÖRÜLÜR bir neden vardı!
Hukuki süreçten sonra Gülen için olmayacak isimler ABD devletine KEFİL oldu!
Kimler mi?
George Fidas- CIA ajanı. Balkan ve Ortadoğu uzmanı. Yeşil kart için gereken teminat mektubunda şöyle yazdı: Allah'a imanı şiddetli LAİK eğitimle birleştiriyor!
Graham Fuller-
CIA ajanı, daha 1960'larda Gülen'le tanıştı! Said-i Nursi'nin mezarını silen General Cemal Tural'ın korumasındaki Gülen'i büyüttü! İslam'ın İsrail'le arasının iyi olması gerektiğini ısrarla savundu!
Morton Abramowitz- ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi'ydi!
Yahudi'ydi! Gülen'i Vatikan'a yollayan isimdi!
Thomas Michel- Roman Katolik Kilisesi'nin diyalogcu papazı...
Rahip Floyd Schoenhals-Evangelist Kilisesi'nin Yahudiler'le iç içe olan ismiydi...
John Espesito- İslam araştırmaları profesörü...
Alexander Karloutsos- Yunan lobisinin New York'taki en önemli adamıydı! İkinci mektup ondan gelmişti...
John Obert Voll- İslam tarihi profesörü...
Richard Lazarus ve Dale Eickelman-Psikoloji ve sosyoloji profesörleri...
Bernadetta Andrea- Felsefe hocası...
Paul Barker- Dini bilimler profesörü...
Loye Asthon- Dini araştırmalar direktörü...
Emin Başer- Özal'ın danışmanı olduğu ileri sürüldü!
Yıldırım Akbulut-Eski Başbakan...
Mehmet Sağlam-Milli Eğitim eski Bakanı...
Kemal Öksüz- Niagara Vakfı yöneticisi
Murat Saraylı- TÜGİAD Başkanı...
Donald Senior-Vatikan'ın en güvendiği papaz!
Jill Caroll- "Dini hoşgörüde ilerleme çabası" profesörü...
VE daha nice YABANCI isim Gülen için devreye girip MEKTUP veriyordu! Fethullah Gülen, ABD'ye gitmeden önce Demirel'den Ecevit'e, Yılmaz'dan Akbulut'a kadar siyasetin göbeğindeki isimlere yanaşmaya çalışıyordu! Hiçbiri de CEMAATLE çatışmıyordu! Bu iş nedense ERDOĞAN'a kalıyordu!
Laiklik hassasiyetiyle ortalığı tozu dumana katanlar, başörtülü vekili Meclis'ten kovanlar, Gülen için İYİLİKTEN başka bir şey yapmıyor, yapamıyordu! Galiba onlar için Fethullah Gülen sadece bir HOŞGÖRÜ hareketinin lideriydi!
Oysa gerçek bambaşkaydı!
17 Aralık sabahı Pensilvanya'da olan işadamı, gördüğü Gülen portresi karşısında şaşırmıştı!
Sinirli, gergin ve telaşlı ruh hali Gülen'e çok yabancıydı! İşadamı da resmen şoke olmuştu!
Hatta bir bakanın oğlu için "Çok iyi çocuktur! Böyle işlerin içinde olmaz!" dediğinde, "Eğer temizse gider mahkemede yakasını kurtarır!" cevabını almıştı! Susup kalmıştı!
Yani her şeyi bilen bir Gülen vardı! Her ne kadar "Binde birini bile tanımıyorum!" dese de operasyonda gereğini yapanları tanıması gerekmiyordu! Planın arkasında vardı!
Ha Gülen'e de biri EMİR veriyor muydu? İşte ben bunu çok merak ediyorum!
O sabah neden çok telaşlıydı! Ya yaptığının çok yanlış olduğunu biliyordu, ya da orada tutsak muamelesi gördüğünü fark etmişti!
Bunu bence hem Gülen hem de ona destek veren isimler açıklayabilirdi!
Hangisiydi acaba!
Bunların cevabını almak şarttı! En büyük kırılmanın öyküsünü bilmek herkesin hakkıydı!
Bu nedenle biri çıkıp Erdoğan'ın filmini yapmaya çalışan Gülen'in hikayesini, beyaz perdeye taşımalı!
Böyle zengin bir hikaye, sadece Türkiye'de olur!
Haksız mıyım?
Sadece CAST çok pahalıya patlar!
Çünkü filmde olmayan yok!
Vizyona girse de öğrensek!