Etek 39.99 TL.
40 TL ile arasında bir kuruşluk fark var.
40 TL yazılsa, yazana da kolaylık getirecek, okuyana da.
Nasılsa bir kuruşun iadesi olmayacak ama buna pazarlama tekniği deniyor.
30 rakamını beyne kazımak için, 40 gerçeğiyle bağlantısını kesmek gerekiyor.
Bunun için bir kuruşluk düşüş bile yeterli.
39.99 TL anonsun içinde bas bas bağıran 40 TL gerçeğini görmek istemeyenler o kadar çok ki!
Düşünüyorum da...
İnsanlar bir kuruşluk pazarlama tekniğine kurban gidiyorsa.
O insanları 5 kuruşla kandırmak çocuk oyuncağıdır!
Gezin, bazen sadece merak için gezin mağazaları.
Ayakkabılara baktım.
750 TL'den bir haftada 475 TL'ye düşmüş havası verilmiş.
750 TL etiketini gören yok.
Ama insanları aptal yerine koymanın mucitleri, müşteriye indirim yapıldığı hissi vermeyi akıllı bir satıcılık sayıyor.
Aynı ayakkabıların sezon sonunda 100 TL'ye satıldığını gören satıcı, nasıl bir kazık yediğini elbette biliyor.
Ama 750 TL'den hayali düşüş yapan ayakkabıyı 475 TL'ye alırken kazancını hesaplıyor da.
100 liralık ayakkabıya nasıl oluyor da 750 TL etiketi koyuyorsunuz diye hesap soramıyor.
Hayatın gerçekleri bazen ayrıntılarda gizlidir.
Kendi haklarının farkında olmayanlar, başkalarının hakkını mı savunur?
Bir kuruşla kandırıldığının farkına varmayanlar için, hayattaki yalanların hükmü olur mu?
Her koyunun kendi bacağından asıldığını öğrenenler için, yanındaki insan öldürüldüğünde tek korkusunun "Aman bana kan sıçramasın" duygusu olduğu bir ülkede, bunlar olağan aslında.
Kadının kocası madende öldürülmüş!
Devletin bağladığı 1000 TL maaşı yeterli buluyor.
O maaş, öldürülen kocasının hesabının sorulmasından bile değerli.
Biz neyi tartışıyoruz.
Bir kuruşa bile tav olanlar ülkesinde!
Bilinmesi gereken bir şey varsa.
Hayat pahalı.
O yüzden bu kadar ucuza gitmenin alemi yok.
***
Meslektaş!
Bir işadamı sekreterine yazdırdığı mailleri gözden geçirirken bir anormallik fark etti.
Sekreterine, "Hata yapmışsın kızım" dedi.
Sekreter şaşırdı, "Ne gibi efendim?" "Ben hiçbir maili muhterem dostum diye yazdırmam. Namussuzlar dostum olamaz."
Sekreter "Nasıl yazayım?" diye sorunca, patron noktayı koydu. "Muhterem meslektaşım diye yazın."
***
Mutluluk Takvimi
Güne gülümseyerek başla.
İstemedikçe kimseye öğüt verme.
Tavla oyna.
Elini sık yıka.
Adil ol.
Vedalar geziniyor
Şehrin sokaklarında
Senin sitemin vardır
Saçımın aklarında
Kaderime küserek
Usul usul yürürüm
Bir hayata karşılık
Ben bin defa ölürüm
Beklediğim yollardan
Hep bir yabancı çıkar
Hangi taşı kaldırsam
Altından acın çıkar
Mahşer günü gelsen de
Seni sevda bilirim
Gözlerinin önünde
Saygıyla eğilirim
Hakkı YALÇIN