Çocukların da kimine mutluluklar dağıtır gökyüzü. Kimini hüngür hüngür ağlatır.
Hayat insanlara öyle oyunlar oynar ki.
Figüranlar başoyuncu olur.
Geçmiş ve gelecek aynı anda karşısına çıkar anne ve oğulun.
Filmin sonunda, "Ben senin bildiğin annelerden değilim evlat" der anne.
Otobüse biner.
Gider!
Kalan oğuldur.
Filmlerde izlesek, "Amma da abartmışlar" dediğimiz bir sahnede delikanlı donakalır.
Gözyaşları kan olur yere düşer de.
O delikanlıya kendi çocukluğunun babası olmak düşer
İçler acısı bir haber.
İzmit'te 23 yaşında bir delikanlı.
Anne ve babası 10 yıl önce ayrılıyor.
Annesi daha sonra başkasıyla evleniyor, delikanlı annesinden de ayrı yaşıyor.
Anneye ikinci evlilik de hayır getirmiyor.
Delikanlıya da kimsesizliğin final sahnesini hazırlıyor kader!
Arkadaşlarından alıyor haberi. "Annen hayat kadını!"
Delikanlı, kendisine verilen telefon numarasını arayıp, karşısına çıkan kadınla pazarlık edip 40 lirada anlaşıp buluşuyor.
İşporta tezgahında terlikler 10 lira.
Kapıdan geçen eskiciler, kirli gömleklere leğen veriyor mu yine?
Cennet, 13 yaşında kendisini terk eden annesinin ayaklarının altında mı hala?
Telefondaki kadınla buluşmaya giderken, cevapsız soruları o kadar çokken Araf orası belki! Verilen adres.
Karşısında gördüğü resim ve yüzleşmenin acı gerçeği.
Buluştuğu hayat kadını annesi çıkıyor.
İnsanlığın kalbi çıkıyor yerinden.
Genlerinden utanıyor insanlık.
Binlerce, milyonlarca sessiz çığlık.
Aciz suskunluğun sadece gözlere yansıması. Utancın ve kahrolmuşluğun tavan yaptığı bir sahne.
Masalsız büyüyen çocukların acı gerçekleri vardır.
O delikanlı ömür boyu annesinin "pazarlığını" yanında taşıyacak.
O delikanlıya kendi çocukluğunun babası olmak düşecek ama.
Onda nefretin öz annesi olacak hayat! "40 liralık!"
Anneye gelince... Annenin yaşayan bir ölü olarak çektiği acıyı ödeştirecek
bir bedel var mıdır? Bu filmde...
***
Ağlatmadan!
Eğitimin ve askerliğin paralı olduğu bir ülkede kimsenin kimseye borcu yok ama.
2000 yılında askerliğini yaparken, Kuzey Irak'ta başından vurulan ve hala tedavi gören 36 yaşındaki vatandaşa borcu var bu ülkenin.
Gazi Ömür Karaman'ın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın ve gazetecilerin gözünün önünde ağlayarak iş istemesi bu ülkenin dramıdır.
Bakan Ayşenur İslam, "Sizin hakkınız ödenmez" diyerek gaziye iş bulma sözü verdi ama.
Böyle birinin ömründen alan düzen hiç olmazsa ekmeğini vermeliydi.
Ağladıktan sonra değil. Ağlatmadan!
Mutluluk Takvimi
Bir şeyi çok fazla iste.
Evdeki vazoyu çiçekle doldur.
Balık ye.
Huzurevine sürpriz ziyaret yap.
Sarıldık
İki beden tek yürek
Masal gibi bir aşka
Ayrıldık
Can kaybımız olmadı
Düşlerimizden başka
Her nefeste kalbim sızlar
Sanki dün gibi özlerim
Seni kimlere anlatsam
Mendil arıyor gözlerim
Başkasını sevmediysen
İzlerimi silmediysen
Aşkımızdan ölmediysen
Yaşıyorsan döneceksin
Hakkı YALÇIN