70 bin kişiye bakılmaz mı?

Eklenme Tarih 2 Kasım 2011
Siz hiç günde 13.000 haftada da 70.000 kişiyi bir salona doldurmaya çalıştınız mı ? Pek kolay değildir.
İşte Tenis Federasyonu bunu başardı. Üstelik tam altı gün süresince...
Üstelik bedava yemek, bedava şenlik ve piyango olmadan... Üstelik tenis bilinci oluşmuş bir kitleyi çekerek...
Üstelik kadroda tek bir TC vatandaşı oyuncu olmadan... Üstelik elit kesimin oyunu denilen bir tenis turnuvasını bu kesimin pek uğramadığı, trafiğin çok yoğun ve zor olduğu bir yörede başardılar bunu.
Her türlü tebrik onlarındır... Ellerine sağlık. Ama bu yeterli değil. Şimdi dünya çapında tüm katılımcılar, medya, vs. İstanbul'un ne kadar katılımcı, eğlenceli ve organize olduğundan, kentin güzelliğinden bahsedecek. İlk yılın çekingenliğini taşıyan yabancı tenis tutkunları 2012'de İstanbul'a akacak. Göreceksiniz seneye şenliği. Üstelik oyuncular çok daha istekli ve kafalarında yılı bitirmemiş olarak gelecekler.

BİRAZ DAHA DESTEK...

Salonun havalandırmasını, otoparklardaki kaosu, büfelerde ki kısıtlılığı ve metal para yasağı rezaleti gibi minicik sorunların giderilmesinden başlanarak işi geliştirmek gerekir. Belki bir Bahrami oyunlara çeşni katar.
Salt mücadeleye boğulmuş izleyicileri eğlendirir. Topları da mutlaka beyaza çevirmek gerekir. Sarı top bu zemin üzerinde TV'de izlenilmiyor.
70.000
kişi muazzam bir rakam.
Umarız bu rakam bu başarıyı tescillemek için değil devlet başkanını, başbakanını, spordan sorumlu bakanını, bir teşkilat başkanını bile çok gören devlet babanın da dikkatini çekmiştir.
Umarız devlet baba hiç bir karşılık bulamadığı branşlara verdiği umman desteği biraz da tenise yönlendirecektir.
Eminim ki iyi kotarılmış bir uluslararası tenis etkinliği ya da ilk 10'a girebilmi�� bir Türk tenisci bu ülkenin imajına (dalavere dolu çoğu takım sporlarından) daha fazla prestij ve saygınlık kazandıracaktır. Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Başbakanım istemez misiniz dünyanın en iyi kotarılmış organizasyonunun sonunda dünyanın 1 numaralı tenis sporcusuna tüm dünyanın gözleri önünde kupasını teslim etmek? Olimpiyatlara aday İstanbul'da tenis var. Ama sizlerin de biraz bu yana bakmanız lazım.
Bakınız göreceksiniz.

BİR DE TÜRK TENİSÇİ OLSA

Graf, Evert, Seles, Hingis
hatta Navratilova! Teniste bir klas, bir standart, bir seviyenin temsilcileriydi...
Wiliams'lar bile ! Ama artık en tepedeki oyuncular bile bir olgunun temsilcisi değil. Bu sporu uluslararası çapta izleyebilenler için Championship'te çoğu puan kanıksadığımız ve ayrıcalıklı olmayan vuruşlar içeriyordu. Halbuki bu puanlar Sinan Erdem'de en büyük alkışı aldı. Hele hele çiftler kategorisi en dinamik maçlar olmaya adayken bizler için adeta bir komediydi.
Hal böyle iken 14.000'i aşkın kişi ancak ekrandan izleyebildiği bu spora öyle susamış ki bazı "uyutan güzelleri" bile sonuna kadar şevkle izledi.
Düşünün bir de Federer'ler, Nadal'lar...
Ya da bizden bir oyuncu mücadelenin içerisinde olsa ! Bilmem Abdi İpekçi yeterli olur mu?
Ayda Uluç, Cengiz Durmuş, Erkan Naibi, Ayhan Akgül, Gökhan Dönmez turnuva süresince birebir görebildiğim TTF üyesi yaratıcılardır.
Onlara ve göremediğim tüm diğer sorumlulara : "Hepinizin yolu seneye aydın olsun. Teşekkürler."