Ulusalcılara bir parmak bal

Eklenme Tarihi 7 Mart 2013
Sürekli olarak iniş çıkışlar yaşayan CHP, adeta İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na döndü. Bir bakıyorsunuz, parti içinde liberaller, sol kanat ve BDP'ye yakın isimlerin yüzü gülüyor. Bir bakıyorsunuz, "ulusalcılar" atağa geçiyor. "Son durum nedir?" diye sorarsanız, Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü basına kapalı grup konuşmasının ardından "ulusalcı" kanat bir adım öne geçmiş durumda.
Şimdi, gelişmeleri baştan alalım...
CHP içindeki "ulusalcı" milletvekilleri bir süredir rahatsızdılar. Yeni Anayasa süreci ile ilgili kuşkuları ve teröre karşı yürütülen "çözüm sürecine" yönelik tepkileri vardı.
Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün açıklamaları, bu tepkileri daha da alevlendiriyordu.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ise, sürekli olarak sıkıntıların üzerini örtmeye çalışıyordu.
Ama olmadı, bu politika tutmadı.
İlk patlak CHP Parti Meclisi'nde yaşandı...
Kılıçdaroğlu'nun, Müslüm Gürses'in cenaze törenine katılmak için İstanbul'da olması sebebiyle Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin Başkanlığında toplanan PM toplantısı, sert tartışmalara sahne oldu.
1) CHP'nin, Anayasa görüşmelerinde takındığı tavır eleştirildi.
2) Kılıçdaroğlu'nun teröre karşı yürütülen "çözüm sürecine" verdiği "kredinin" iptal edilmesi istendi.
Oğuz Oyan
, toplantıya 12 maddelik bir deklarasyon sundu. PM üyelerinin çoğunluğu tarafından da desteklendi.
Sonunda, bu iki konunun tartışılması için 16-17 Mart tarihleri arasında CHP Parti Meclisi'nin olağanüstü bir toplantı yapması kararlaştırıldı.
İlginçtir, sol kanatta yer alan Fikri Sağlar ve Ercan Karakaş gibi isimler de olağanüstü PM toplantısı için "evet" oyu kullandı. Bu iki isim zaten uzun süredir PM'nin olağanüstü bir toplantı yapmasını istiyordu.
Yokluğunda alınan bu karar Kılıçdaroğlu için önemli bir gösterge oldu...
CHP Genel Başkanı, parti içindeki huzursuzlukların giderek arttığını bu defa net bir şekilde gördü.

* * *
CHP'nin TBMM Grubu'nda da sıkıntılar vardı...
Özellikle "ulusalcı" milletvekilleri, basına kapalı bir grup toplantısı yapılması için dilekçe üzerine dilekçe veriyordu.
Parti politikalarını eleştirmek için konuşmak istiyorlardı.
Bu arada, yine "ulusalcı" bazı milletvekilleri televizyon kanallarında parti politikalarını eleştiren değerlendirmeler yapıyordu.
Kılıçdaroğlu, baktı ki sıkıntı daha da büyüyecek...
Hamle yapıp inisiyatifi ele almak istedi.
Dün, CHP'nin TBMM Grubu'nu basına kapalı olarak topladı. Ancak, milletvekillerine söz vermeyip kendisi konuştu.
Parti içindeki "ulusalcı" kanadı memnun edecek ve onların tepkilerini giderecek sözler söyledi. Çözüm sürecine verdiği kredi ile ilgili olarak "geri alıyorum" ifadesini kullanmadı, ama...
Anayasa'nın değiştirilemez hükümlerinin "kırmızı çizgileri olduğunun" altını çizdi.
Yeni Anayasa'da "Türk Milleti" ifadesi ile Atatürk'ün kurucu rolünün zikredilmesi gerektiğinden bahsetti. İlaveten, teröre karşı yürütülen çözüm sürecinin "hukuk dışına çıktığını" iddia etti.
Böylece parti içindeki "ulusalcı kanatın" tepkilerini gidermeye çalıştı.
Ayrıca, milletvekillerinden kritik konularda konuşmamalarını istedi. Partideki çok seslilikten duyduğu sıkıntıyı dile getirdi:
- Farklı sesler çıktıkça, kamuoyundaki inandırıcılığımız kayboluyor. Toplum bize güven duymuyor.
Sonuçta, CHP'de, AK Parti'nin son grup toplantısında "Ulusalcılar CHP'yi ele geçirmiş" diyen Erdoğan'ın teşhisini doğrulayacak bir görüntü ortaya çıktı.
Ama şimdilik!
Yazının başında da belirttiğim gibi, CHP, İMKB gibi bir görüntü veriyor. Yarın ne olur, parti içinde neler yaşanır; bugünden kestirmek zor!