Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 21 Eylül 2012

Amin!

Önceki gün erken saatlerde dostum Gürkan Hacır aradı. Hazırlıklarını sürdürdüğünü bildiğim kitabı çıkmış. Bunu haber verdi. Arkasından ekledi:
Acil olarak sana bir tane yolladım. Bugün eline geçer. Bir bak bakalım...
Daha önceki çalışmalarını da yakından bildiğim için merakla kitabın elime ulaşmasını bekledim.
AMİN adını verdiği kitabın kapağındaki "ZATEN HEP İNANMAYA HAZIRDIK" ifadesini görünce yine iddialı ve el uzatılmayan bir alana girdiğini düşündüm. Eve geçince hızla okumaya koyuldum.
Haklı çıkmıştım. Çok iddialı ve mayınlı bir bölgede dolaşmıştı Gürkan... Bazı küçük ve dar çevrelerde kulaktan kulağa fısıldanan konuların üzerine gitmişti. Örneklerle soruları peşpeşe sorup düşünmemizi istemişti.
Çoğu yerde de okuyucuyu ikna etmişti.
Birkaç noktada Gürkan'la ayrı düşsek de iyi bir çalışma olduğu ortadaydı. Ezber bozduğu tartışılmazdı.
Cesur olduğu açıktı... İngiltere ve Yahudi zenginlerin Cumhuriyet üzerindeki etkilerini isimler ve ilişkiler üzerinden anlatıyordu.
İşte sizin için altını çizdiğim yerler...
Okuyun siz karar verin...
2011'in son günleriydi. Bir arkadaşımla İstanbul'un sakin ve güzel balık lokantalarından birindeydik.
Yazmakta olduğum kitabı konuşuyorduk. Kapının önündeki küçük bir masaya sıkıştık. Az sonra korumalık yaptığı belli olan biri yanımıza sokuldu. Kulağıma eğilip "Müsaitseniz Yaşar Paşa size eşlik edecek" dedi. Şans kapıyı çalmıştı. Heyecanla "Elbette" dedim.
Eski Genelkurmay Başkanı sigarasını tüttürerek masamıza konuk oldu.
Sohbet samimiydi. Merakımı daha fazla dizginlemeyip sordum: "Üç şey açıklanırsa Cumhuriyet temelinden sarsılır.
1) İngiliz belgeleri,
2) Latife Hanım'ın günlükleri,
3) Yaşar Paşa'nın hatıraları. Katılır mısınız?
Sigarasından derin bir nefes çekti.
Arkasına yaslanıp bana bakarak konuştu:
Galiba doğru söylüyorsunuz. İlk ikisi de doğru ama üçüncüsü tamamen doğru...
İngilizler herkes hakkında birçok bilgiye sahipti. Enver Paşa hakkında çok dosya vardı. Bu notların birinde "Birkaç yıla kadar suikasta uğraması sürpriz olmaz. Çünkü devrim önce çocuklarını yer" satırları yer alıyordu.
Talat Paşa da unutulmuyordu. Onun için "Pomak ya da Çingene kökenli.
Enerjik, kararlı, esprili ve çok zeki.
Devrimin yücelttiği kişilerin başında o var. Çünkü kimse 5 yılda Avrupalı devlet adamı seviyesine gelemedi!
Ayrıca çok acımasız ve sözüne güvenilmez biri..."
İmparatorluğun parçalanması için İttihat ve Terakki uygun bir modeldi.
Toplumda Türkçülük ve özgürlük sesleri yükseltildi. İttihat ve Terakki'nin neredeyse bütün üyeleri bu ideallere yürekten inanıyordu. Bilmeden kurulacak olan ULUS DEVLETİN temellerini atıyorlardı. Türkçülük akımının fikir babası ise bir Yahudiydi:
Moiz Kohen... Ziya Gökalp de ondan etkilenmişti. Kohen'in yazdığı "Türk Ruhu" temel eser olmuştu...
Siyonistlerin İngilizler'le Türkler'e karşı yaptığı işbirliği ilk değildi.
Çanakkale'de Sion Katır Birliği (Zion Mule Corps) İngiliz saflarında yer almıştı. Filistin'den çıkmışlardı. Savaşın bitiminden sonra tekrar Filistin'e dönmüşlerdi.
Yani Yahudiler'in bize hep dost ve müttefik olduğu doğru değildi!
"Geçiş Devlet", parçalanacak Osmanlı İmparatorluğu için düşünülen bir modeldi. Türkiye'de kurulacak yöneticileri Türk olacaktı.
Ancak JUDAİK etkiye açık olacaktı.
Bu devlet görünürde Müslüman ve Yahudi karşıtı, ama özünde Yahudi dostu olacaktı!
Savaştan zaferle çıkmamıza rağmen Lozan'da elimiz kolumuz kesildi. Osmanlı'nın borçları 14 ülke arasında paylaştırıldı. 1912'den önceki borçların % 62'si, 1912'den sonraki borçların % 75'i Türkiye Cumhuriyeti'ne kaldı. Diğer ülkelerin birçoğu borcunu ödemedi. Kaybedilen toprakların fiyatı belirlenip borçtan düşülecekti. Aynı toprağın altında kalan petrol, demir, bakır gibi değerli madenler hesaba girmeden... Toprakların değerini ölçen HUKUK Profesörü İsviçreli'ydi. Adı Eugene Borel... O da Yahudi'ydi...
Musul-Kerkük'ün ise nasıl gittiği hala bilinmiyor!
BURLALAR İspanya'dan önce İtalya'nın Livorno kentine, daha sonra da Selanik'e göç etti. İstanbul'a geldiklerinde yüklü bir serveti beraberlerinde getirdiler. Eli ve Daniel Burla çok öne çıktı. İşlere karışmayan Maya Hanım ise dünyaca ünlü Yahudi ailesi GRUNBERG'lere gelin gitti.
Burla Biraderler, sermaye arayan Sedat Simavi'ye reklam karşılığı sermaye verdi! Zaten kağıtları da onlar sağlıyordu. Hürriyet böyle kuruldu.
İttihat Terakki Merkezi Umumisi'nin Ermeniler'e yönelik KIRIM emri verdiğine yönelik bir belge yok. İstanbul'da bir tek Ermeni'nin başına bir şey gelmezken Anadolu'da nasıl tehcir yaşandı!
Kabinede Ermeni Bakan varken hangi soykırım... Techir sonunda uçsuz bucaksız Ermeni toprakları ve malları kime gitti? Tarlalar, bağlar, konaklar kimin üzerine geçirildi? Dışarıdan göç eden belli bir grubun üzerine olmasın!
Bu örnekler gibi altı çizilecek çok konu var. Mesela Antalya'nın küçük ilçesi İBRADI'nın isminin nereden geldiği ve o küçük ilçeden nasıl önemli adamların çıktığı! Kız çocuklarının aslında Cumhuriyet'ten çok önce, Abdülaziz döneminde okulla tanıştıkları, Sherlock Holmes'i Osmanlıca'ya çevirten Abdülhamit zamanında da tavan yaptığı.Tek yapmanız gereken insanları damgalamadan, ötelemeden, farklılaştırmadan okumak... Sadece "Birlikte yaşadığımız insanlar kim?" sorusunun cevabını arıyorsanız güzel bir rehber... Ve "Tarih neden bize böyle öğretilmedi" diye bir daha düşünmek... Başta dediğim gibi bazı önemli noktalarda Gürkan ile çok farklı düşünüyoruz...
Ama yine de kitapta cevabı aranan soruları not etmekte fayda var...