30 Baron devrede

Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Eklenme Tarihi 13 Haziran 2013
Gezi Parkı'nda başlayan olaylar, Dolmabahçe Ofisi'ne girmeye kalkışmalar, tencereler-tavalar, kornalar, baronlar, teknedeki gizli görüşmeler, yalıtımlı salonlardaki derin toplantılar, biber ve portakal gazları, TOMA'lar, maskeler, çadırlar, coplar, sopalar, olaylardan önce revire çevrilen oteller ve açık açık oynanan oyun!
Sokakta yürüyen ve masum bir şekilde taleplerini dile getirenlerin elbette büyük fotoğrafı görmesi gerekmez!
Zaten karşıda öyle bir DEV KOALİSYON var ki isteseler de göremezler! Göstermezler!
Deniz Baykal'ın desteğiyle ve ORDUNUN arka durmasıyla yoluna devam eden ERDOĞAN bir anda laiklik karşıtı DİKTATÖR haline getirildi! Yani CHP liderinin görmediğini, ordunun ıskaladığını, Türk devletinin atladığını, birileri ne hikmetse görüyordu!
Bu imajı oturtmaya çalışan kimdi?
Amaç neydi?
ABD: Wall Street Journal, USA Today, CNN, Chicago Tribune, New York Times, Boston Globe...
İngiltere: BBC, Daily Mirror, The Guardian, The Times, The Telegraph, Financial Times, The İndependent, The Observer, The Sun...
İtalya: İL Giornale, La Repubblica...
Almanya: BİLD, ZDF, RTL, Allgemeine Zeitung, Die Welt, Frankfurt Zeitung...
Fransa: Le Soir, Le Monde, Liberation, TF1, Le Figaro...
İspanya: El Pais, ABC Spain...
Rusya: Pravda, İzvestia...
Çin: China Online...
Japonya: Japan Times...
Norveç: Dagbladet, Nationen...
Danimarka: Politiken...
Belçika: De Standaard...
Ve daha niceleri!
Ülkesi Irak'ta savaşırken 10 muhabir gönderen Amerikan CNN International televizyonu, 13 gazeteciyle Taksim Meydanı'nda! Çekirge zıplasa "yer yerinden oynuyor!" diye canlı yayın yapıyor! Sadece o mu?
Elbette hayır!
Yukarıda isimlerini saydığım ve sayamadığın onlarca medya kuruluşu işi gücü bırakıp, Erdoğan'a saldırıyor!
Gizli bir YAYIN YÖNETMENİ bütün gazete ve kanalları yönetiyor!
Peki, bu güç kim?
Zaten bu sorunun cevabını bilmediğiniz zaman laiklik için, hayat tarzınız için yürüdüğünüzü sanırsınız!
Oysa PARAYI, REKLAMI, BANKALARI, MEDYAYI, ALTINI, TELEKOMÜNİKASYONU, DEV SİLAH ŞİRKETLERİNİ, ULAŞIMI, İÇKİYİ, İLACI elinde tutan ve yer altında güçlerini birleştiren BARONLAR Türkiye'yi olduğu gibi dünyayı da yönetmek derdinde!
Ve gücü sınırsız insanların hedefinde sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı var!
Ondan kesinlikle ve de hemen kurtulmak istiyorlar!
Türkler'in adına karar veren, kendi ülkesinin çıkarlarını düşünen, ülkeyi büyütmek için çırpınan biri onlara göre değil! Kendileri dışarıdan, içerideki 30 PATRON da İSTANBUL'dan düğmeye bastı!
Londra'dan gelen emirle ayağa kalkan BARONLAR, sahibi oldukları bütün medya kuruluşlarında AYNI DİLLE yayına başladı:
Diktatör Erdoğan!
Cumhuriyet'i kuran İngiliz aklı ve gücüdür! O günden beri Londra, Amerika'daki kolunun da katkısıyla Türkiye'yi yönetiyor! Kabaca 750 milyar euro'ya yakın yatırımları ve varlıkları var! Sınırlarımız içindeki bu GÜÇ sebebiyle düne kadar istedikleri Başbakanı getirip götürdüler!
İstediklerini astılar, istediklerini alaşağı ettiler! Darbeleri, cuntaları, krizleri yaratıp ceplerini doldurdular! Bunu yaparlarken, hep medya ve asker-sivil bürokrasiden YANDAŞ buldular! "Demokrasi" diyerek 40 aileye ülkeyi peşkeş çektiler! Hep onlar kazandı, millet kaybetti!
Bir paket çorbayı marketten izinsiz aldığı için vatandaş 12 yıl ceza alırken, onlar deveyi hamuduyla götürdü! Hesap sormayı bırakın kimse çıkıp "Ne yapıyorsunuz!" diye bile soramadı!
Türk, askere gider ve ölürdü!
Onlar için ANADOLU'nun anlamı buydu!
Bu milletin çocukları KORE'ye ölmeye gidebilir ama PASAPORTLA yurt dışına çıkamazdı! Dünya onların dünyasıydı!
Tek taraflı bu hesap ULUSAL AMERİKA'nın 2001'de İKİZ KULELERE saldırmasıyla bozuldu!
Çünkü o, savaş ilanıydı! Amerika, World Trade Center'ı vurarak hem içindeki hem de Londra'daki BARONLARA savaş açıyordu!
"Kanımızı emmeyin" diyordu! Bush'un başlattığı atak şimdi OBAMA ile daha yumuşak bir şekilde ve Türkiye'nin ortaklığıyla devam ediyordu!
Tabii Putin'in desteği de inkar edilemezdi!
Üç lider, yani Obama, Erdoğan ve Putin, DEV BARONLARA karşı cephe açtı! Onların ülkeleri parça pinçik etmesine karşı çıktı! Milli ve ulus devletlerin ayakta kalması için el sıkıştı!
Bu birlikle gaz ve petrol yollarının Ankara'nın eline geçmesi kararlaştırıldı!
Çünkü Türkiye'de 750 milyar euro'luk bir gücün sahibi olan Avrupa'nın dışlanması ve yenilmesi gerekiyordu!
Oysa Baronlar, Türkiye'yi avuçlarında tutarak hem Amerika'yı hem de Rusya'yı yıllarca köşeye sıkıştırmıştı!
Çünkü tahterevallinin tam ortasında Türkiye vardı!
Yeni Türkiye bu dengeyi bozmazsa büyüyemeyeceğini gördü!
Risk aldı! İçerideki "UR"u söküp atmak kolay değildi! 28 Şubat, Ergenekon ve Balyoz operasyonları bunun işaret fişeğiydi! Sıranın BARONLARA geleceği SIR değildi!
Ama Ankara vicdanlıydı! Onların zenginliği artarsa "susar" diye düşündü! Kazın ayağı öyle değildi!
Çünkü İngilizler var ettikleri insanlardan GÖREV beklerdi! Kimsenin Ankara ile uyumlu olma şansı yoktu!
Er ya da geç bu savaş çıkacak ve İstanbul'u kuşatacaktı!
Kraliçe'den madalya alan PATRONLAR en öndeydi!
GEZİ'de kendilerini saklama gereği duymuyorlardı! Bu İstanbul'un fethinden sonra TÜRKLER'in giriştiği en büyük mücadeleydi!
Suriye, Irak, İran, Kıbrıs, Avrupa ve içerisi dahil olmak üzere her yerden gelecekler!
Her PATRONA ROL dağıtıldı!
Onlar için de ölüm kalım mücadelesi!
Yani ortadaki kavga GEZİ'de ağaçlara sahip çıkan gençlerin duyguları kadar saf ve masum değil!
Onlar gibi giyinmeyen, onlarla oturup içmeyen, onlar gibi tatil yapmayan, onlar gibi parfüm kullanmayan, onlar gibi eş değiştirmeyen birinin gelip OYUNU bozmasını kabul edemiyorlar!
İstanbul'un ANADOLU'ya esir düşeceği hiç akıllarına gelmedi!
Ya onlar ya millet kazanacak!
Olay bu!
Gerisi teferruat!

NOT 1: SOL slogan atıp SERMAYENİN değirmenine su taşıyan arkadaşların ne düşündükleri gerçekten çok merak ediyorum!

NOT 2: "Gezi'deki patronlar" deyince aklınıza Cem Boyner gelmesin! Benim kastettiklerimi görmeniz için oraya gitmeniz gerekir!
Gazeteler o fotoğrafları çekemez ve yayınlayamaz!
Şimdilik!

NOT 3: 30 patronun içinde maalesef muhafazakar isimler de vardı.