Aklın iflası!

Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Eklenme Tarihi 26 Mayıs 2015
Birkaç hafta önce CIA'nın Türk casusu Ruzi Nazar Türkiye'de hayatını kaybetti! Hayatı film olabilecek biri sessizce, hiç konuşmadan göçüp gitti! Çok kritik yıllarda Türkiye'deydi! Çok şey bildiği gerçekti! Ama konuşmadı!
Ya da biz duymadık! Ünlü casus Nazar'ın, Sylvia ve Erkin adında iki çocuğu vardı. Kızı Sylvia, Columbia Üniversitesi'nde ekonomi gazeteciliği konusunda profesör olarak ders veriyordu! Ama ünü başkaydı! Daha sonra "A Beautiful Mind" ismiyle sinemaya taşınan AKIL OYUNLARI kitabını yazmıştı! Kitap, John Forbes Nash'in hayatını anlatıyordu!
Dünyanın en üstün beyinlerinden olan John Nash, Amerika'da bindiği takside emniyet kemeri takmadığı için önceki gün öldü! OYUN TEORİSİYLE dünyayı değiştiren Nash, kemer takmadığı için araçtan savruluyor ve ölüyordu!
Peki, NASH'in bizim yaşamımızdaki önemi neydi?
Kurduğu teori nasıl çöpe gitmişti?
İşte bunları yakından bilen biri olarak anlatacaklarım var! 17 ARALIK'tan hemen sonra yaşadıklarım...
Nash'ten başlayıp 17 Aralık'a gelelim...
O buhranlı günlere dönelim...
Ekonomi bilimi "Nash'ten önce" ve "Nash'ten sonra" olarak ikiye ayrılıyordu.
Nash'ten önce ekonominin babası olarak Adam Smith görülüyordu! Smith "Her insan kendi çıkarını düşünür ve ona göre hareket ederse toplumun refahı da aynı şekilde artar" ilkesini savunurdu!
Nash ise "Her insan hem kendi çıkarını hem de ait olduğu grubun menfaatlerini düşünür ve ona göre hareket ederse toplam refah artar" görüşünü ortaya koydu...
Peki, bu ne demekti? Nasıl anlaşılacaktı?
Oyun teorisini anlatan en iyi örneklerden biri 'Prisonner's Dilemma'ydı! Basit ama anlaşılırdı:
Polis, bir cinayet vakasından dolayı iki kişiyi gözaltına alır. Her ikisinin de olaya karıştığı biliniyor, ancak yeterli delil yok. Bu nedenle şüpheliler ayrı hücrelere konularak her birine ayrı ayrı şu seçenekler sunulur...
- Eğer cinayeti arkadaşınla birlikte yaptığını itiraf edersen ve arkadaşın sessiz kalmayı seçerse sen hiç ceza almayacaksın, arkadaşın ise 20 yıl hapse girecek.
- Eğer sessiz kalırsan, arkadaşın da sessiz kalırsa ikiniz de delil yetersizliğinden sadece 1 yıl hapis yatacaksınız.
- Eğer ikiniz de itiraf ederseniz o zaman 8'şer yıl hapse gireceksiniz...
Bu sorular zanlılar için çok ama çok zordu!
Nash öncesinde, herkesin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi gerektiğini söylüyordu.
Bu durumda en az cezayı almak isteyen kişiler, kendilerine yapılan bu teklifte sessiz kalmayı seçip 1 yıl hapse razı olmalıydı. Ancak Nash işte bu noktada devreye girdi. 'Ya o beni ele verirse! İşte bu düşünceden dolayı zanlıların kararları değişti! "O zaman 20 yıl hapis yatarım" korkusu nedeniyle bu hikayenin sonunda her zaman her iki suçlunun da suçu itiraf ederek 8 yıl hapis yattığını görüyoruz.
İşte bu noktaya da Oyun Teorisi'nde 'Nash dengesi' adı veriliyordu.
Başka örnekler de vardı!
İki oyun teorisyeni Pakistan'a giderler ve havaalanından otele gitmek için bir taksiye binerler... Taksiciye daha az para vermek için pazarlığı otele gelince yapmaya karar verirler ve öyle de yaparlar. Ancak taksici hiç de "rasyonel olmayan" bir davranışla karşılık verir:
Kızar! Ve hiç düşünmeden ikisini de gerisin geriye havaalanına götürür. Kendi zarar etme pahasına oyunu bozar...
Ya da savaştasınız! Tepenizde de bomba yağdırmaya hazır uçaklar ve pilot! Eğer iki taraf da akıllıysa pilot en sağlam sığınağı, canını kurtarmak isteyen de orayı tercih eder! Ama bombalardan kurtulmak isteyen hareketlerini belli etmeden "Üflesen yıkılacak" bir yere sığınırsa işler karışır! Çünkü yaptığı RASYONEL değildir!
Bunları çoğaltabiliriz!
Çünkü NASH'in teorisi ekonomi ve iktisat temelli olsa da hayatın her alanına taşındı!
İşte bunlardan biri de yakından tanık olduğum 17 ARALIK'tı! Ardından 25 Aralık'tı!
Farklı zamanlarda olduğu iddia edilen olaylar BİR SEPETE konulup AYNI ZAMAN diliminde yaşanmış gibi gösterildi! Her fotoğraf karesi de peşinen HERKESİ SUÇLU ilan etti! Çünkü herkes gördüğü çantaları ve kutuları PARA dolu sanıyordu! Medya böyle aktarıyordu!
Herkes değişik zamanlarda alınıyor ve farklı farklı sorgulanıyordu!
Sorular da soruları soran da farklılık gösteriyordu!
Amaç aslında Erdoğan'ı almaktı! Bu daha önce ortaya çıkmıştı! MİT krizi bunlardan biriydi!
Ama yakın çalışma arkadaşları, işadamları ve aile üyeleri üzerinden gelindi! TAPELERLE ikna operasyonu yapıldı! Asıl alınması düşünülen isim, yani Erdoğan, bu durumda sessiz kalıp boynunu bükecekti! DARBE olacak ama kimse 'GIK'ını çıkaramayacaktı!
Hesaplar bu yöndeydi!
Hatta alınanlardan bazıları ÇATLAK SES ÇIKARMAYA başlamıştı bile...
Yukarıdaki seçenekler masaya gelmişti! Bu belliydi! Birileri bu hesabı yapmıştı!
Masada iki seçenek vardı! Ya itirafçı olarak bildiğini bilmediğini anlatacak ya da sessiz kalacaktı!
Ama hava kurşun gibi ağırdı!
O dönemi çok iyi biliyorum!
Kimin ne yapacağını kestirmek çok zordu! Çünkü herkese "Asıl hedef Erdoğan" duygusu veriliyordu! Kimse alınanlardan cevap istemiyordu!
Erdoğan'ı harcamaya yetecek bilgi peşindeydiler!
İşte burada büyük bir yanlışa düştüler!
Güvendikleri teori çökecekti!
O sabah Erdoğan onların hiç beklemediği bir hamle ile masayı yıktı!
Normalde uzlaşı, sessizlik, geri çekilme, olayı anlama gibi seçenekler masadayken Erdoğan gelip hepsini yerlebir etti!
Tıpkı otelden havalimanına geri dönen taksici gibi! DARBE böyle önlendi!
Amaçları "TEMİZ TOPLUM" olmayanlar hesap edemedikleri bir refleksle yıkılıp gitti! NASH'in oyun teorisi Türkiye'de DARBE GİRİŞİMİ ile denendi!
Ama tutmadı!
Nash'in oyunu sadece birbirlerine güvenen insanların sınırsız dayanışmasıyla aşılabilirdi!
Ama Erdoğan buna gerek duymadan, kendine olan güvenle bunu aştı!
Hazır Nash trafik kazasında hayatını kaybetmişken o günü yazayım istedim!
Rasyonel tepki gelmeyince dağıldılar!
Kalbi hiç hesap etmediler! Duyguları hesaba katmadılar! İnancı gözardı ettiler!
Ben o günü Nash üzerinden anlatmak istedim!
"Günü" diye düşündüm de...

NOT: Ekonomide devrim yaratan Nash'in evlilik konusunda da erkekleri ilgilendiren bir teorisi var: Eğer bir konuda haksızsanız eşinizle tartışmanızda bunu mutlaka hemen itiraf edin, eğer bir konuda haklıysanız susun! Çünkü bir kadını konuşarak ikna edebilme şansınız yoktur...