Brüksel'deyiz... Ama ne Türkiye'de, ne de etrafında tansiyon düşüyor. Her gün yeni bir tartışma, yeni bir mücadele, yeni bir hesaplaşma... İster istemez Türkiye bütün hesapların tam ortasında... Kaçınılmaz olarak.
Suriye sınırında bir Rus uçağı F-16'mıza musallat oldu. Gerilim her yeri kapladı. Bir anda "Neler oluyor? Ruslar'la kapışacağız mı?" soruları havada uçuştu...
Sakin sakin gidelim. Sorular sorup cevap arayalım...
Amerika, Irak'a iki kez operasyon yaptı. Birinde vurdu, diğerinde ise girdi. Amerikan ordusu vurabilen ama kalabilen bir ordu değildir. En büyük zaafları buydu. Yapısı ordunun bir arada kalmasını engelliyordu. ÜLKÜ BİRLİĞİ yoktu. Böyle olunca girer ama bir süre sonra ağır fatura ödeyip çıkardı. Öyle de oldu.
Amerika ne vururken ne de girerken kimseye bir şey sordu mu?
Hayır sormadı. Girdi kafasındakini yaptı.
Peki Ruslar'dan çekindi mi? Avrupa'dan "Ne tepki gelir?" diye düşündü mü?
Hiç düşünmedi. Buna zaman bile ayırmadı.
Ruslar, Mısır'da da, Libya'da da, Suriye'de de, Irak'ta da vardı. Orduların içine girmişti. Peki ABD bunu ciddiye aldı mı?
Hayır almadı!
"Mukavemetle karşılaşabilir miyim" düşüncesi oldu mu?
Hiç olmadı!
Yani bütün bunlar ne anlama geliyordu!
Gayet açık... Amerika kimseye bir şey sormadan Avrupa ve Rusya'nın at oynattığı coğrafyaya girer gereğini yapardı...Rus uçağıyla yaşadığımız gerilime de böyle bakalım... Geniş düşünelim... IŞİD'i CIA eski Başkanı David Petraeus'un kurduğunu ilk ben yazdım.
Hikayeyi biliyorsunuz. 2009'da Bağdadi'yi bulması ve örgütün yürümesini defalarca ayrıntılarıyla aktardım... Peki senaryo nasıldı? Neler yaşanacaktı?
Amerika uzun bir hazırlık evresinden sonra coğrafyanın kaderini değiştirecek olan IŞİD'i hazırladı ve sahneye çıkardı.
Sahne Suriye ve Irak'tı! Demek ki bu ülkeler gidecekti... Kendi ordusuyla girip Müslüman aleminin tepkisini çekeceğine MÜSLÜMAN görünümlü bir tabelayla girdi. Asan, kesen acımayan vahşi bir örgütle... Bu filmin ikinci yarısıydı. Bir de ilk yarısı vardı.
Bu Irak'a girmesi ve Kürtler'i koruma altına almasıydı... Finalde Kürtler'in MUTLU SONA ulaşması için de ZAFER kazanması gerekiyordu... PKK'ya ve YPG'ye destek veren Amerika, kendi kurduğu IŞİD'le Kürtler'i savaştıracak ve galip gelene TOPRAK verecekti!
Kürtler'in kazanacağı bir OYUN kurgulanmıştı yani! Yakında finali görecektik... Rus savaş uçağı buydu...
Büyük bir senaryoda figürandı sadece!
Eğer Ruslar'ın Esad'ı koruyacak gücü olsaydı Saddam da Kaddafi de gitmezdi.
Gittiğine göre Moskova'ya değil Washington'a bakacaktık...
Gariptir ki YPG'ye hem ABD hem Rusya sahip çıkıyordu... Amerika'nın, Kürtler'i bir araya getirip Ankara'ya verme çabasına belli ki Ruslar da katılıyordu.
İş bölümü gereği Ankara'yı sıkıştırmak için birlikte geliyorlardı. Sınırları değiştirmeden önce Ankara'yı masada kontrol etmek arzusundaydılar. Çok kazançlı çıkmamamız için rolleri paylaşıp geliyorlardı.
Yani OYUN DEVAM EDİYORDU! IŞİD, ABD'nin emriyle yenilince, çıktığı yerlere Kürt birlikleri girecekti. Bizim burada edilgen olmamız bekleniyordu...
Ki kuralları kendileri koyabilsin! Bize mahkumlar ama göstermiyorlar... Ama görmesi gerekenler görüyor! Sıkıntı yok!
ALMANYA-FRANSA
Esad konusunda Türkiye gibi düşünen tek ülke Fransa. Esad'ı onlar da istemiyor. Volkswagen krizine İsviçre'den sonra en büyük tepkiyi Fransa verdi. Air France'ın merkez binasında, önceki gün toplantı vardı. Olay çıktı. Şirketin yetkilileri fena halde dayak yedi. Olaydan sonra bir grup tutuklandı. Tutuklananların 11'i ALMAN vatandaşıydı. İddiaya göre 4'ü ise BND ajanı! İki ay önce Lufthansa, Air France'a "Gel Afrika'da ortak olalım" demiş, ancak teklif kabul görmemişti. 11 Eylül'den sonra İngiltere, KÜRESEL SERMAYEYİ Avrupa'ya getirip PATRON yapmak istemişti. Buna direnen iki dev, şimdi birbirine düşüyordu! Avrupa için zor günler geliyordu. Türkiye'yi yanlarına alamamanın faturasını çok ağır ödeyeceklerdi... Kum saati akmaya başladı bile... Ortadoğu kanarken, Avrupa çatırdıyordu!
AHMET HAKAN OLAYI...
Bir gazeteciye yazdıkları ve söyledikleri için saldırılmasını asla ve kat'a onaylamayız. İlk gün kınadık. Yine kınarız. Hiç düşünmeyiz. Kınarken düşünmeyiz ama sonrasını şiddetle düşünmek zorundayız! Çünkü havada operasyon kokusu var! Şehir eşkıyalarının olayı nasıl ve neden yaptığı ortaya çıkmaya başladı. İddialara göre saldırganlara, eşkıyalara olayı ihale eden eski polis, "Siz rahat olun. Emniyette çayınızı, çorbanızı içer, ifadenizi verir çıkarsınız, üstelik de milyonların duasını alırsınız. Bundan sonra hayatınız çok değişecek, her tarafta çok sevileceksiniz. Devlet büyüklerimiz, önemli kişiler işin içinde. Onlar bize sahip çıkacaklar" demiş! Ama saldırganlar, gözaltına alınınca durumun söylendiği gibi olmadığını görmüş! Bakın Ahmet Hakan olayı ne kadar çirkin, ne kadar zalim, ne kadar kirli olursa olsun o suçtan kimse tutuklanmaz! Maalesef tutuklanmaz. Onayladığım için değil kanunlar böyle... Flu alanlar böyle... "Hatalı solladı! Sollarken de küfür etti. Buna sinirlendik" derler, tahrikten yırtarlar... Durum böyleyken ve herkes bunu biliyorken "Devlet büyüklerimiz, önemli kişiler işin içinde. Onlar bize sahip çıkacaklar!" sözü beni fena halde rahatsız etti. Ağca'nın PAPA'yı neden vurduğunu 40 yıl sonra bile bilemezken, onlarca faili meçhul bir türlü çözülemezken, Latif Erdoğan'a yapılan saldırı ortada dururken, Mesut Yılmaz'a ve Ahmet Türk'e atılan yumrukların hesabı sorulamazken ve arka planı bilinemezken ortaya atılan DEVLET GARANTİSİ beni düşündürdü! Hrant Dink'i vuran çocuklar bile konuşmazken şehir eşkıyalığına soyunanların bülbül kesilmesi garibime gitti! Birileri ya da biri OYUN içinde! Bu kimdir nedir bilemem! Ama havada devlete kumpas kokusu var... Dikkat
NOT: IŞİD'i kuran David Petraeus geçtiğimiz ay Washington'da "Kürtlerin dostu sadece dağdakiler değil" dedi. Düşünün bakalım ne demek istedi.