Türkbank için Çakıcı'ya 40 milyon dolar

Dönemin Başbakanı Yılmaz'ı Yüce Divan'a götüren Türkbank ihalesi ilginç pazarlıklara sahne oldu. İhaleyi alan Korkmaz Yiğit, Alaattin Çakıcı'ya 40 milyon dolar önerdi. Çakıcı Türkbank ile bu işlerde 'final' yapacaktı...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :08 Temmuz 2010
Türkbank için Çakıcı’ya 40 milyon dolar
Türkbank hazin bir hikayedir. Siyasi istikrarı olmayan bir dönem, krizler, hatalı yönetimler koca bankayı batırmıştır. Türkbank, 1998'de Mesut Yılmaz'ın Başbakanlığı döneminde satış için ihaleye çıkarıldı. İhaleyi, 600 milyon dolarlık fiyatla işadamı Korkmaz Yiğit kazandı. Ancak, Alaattin Çakıcı'nın da devreye girdiği anlaşılınca, ihale iptal edildi. Skandalla birlikte Yılmaz Hükümeti sarsıldı ve düştü. Başbakan Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı Güneş Taner Yüce Divan'da yargılandılar. Rahşan Affı olarak bilinen yasa uyarınca kurtuldular.

Bankayı alan Korkmaz Yiğit, 'ihaleye fesat karıştırmaktan' yargılandı. Türkiye'nin üçüncü büyük medya patronu olma hayali sona erdi. Türkbank davasında, Erol Evcil ve Hayyam Garipoğlu gibi isimler yargı karşısına çıktı. Kamuran Çörtük battı. İlginç olan Türkbank olayını patlatan isim olan Alaattin Çakıcı Türkbank davasından yargılanmadı. Çakıcı'nın, Fransa'da tutuklanması sonrasında Türkiye'nin Çakıcı'yı geri istemek için gönderdiği dosyada isminin olmaması, Alaattin Çakıcı'yı Türkbank davasından kurtardı.

TÜRKBANK VE ALAATTİN ÇAKICI
Alaattin Çakıcı tam olarak Türk Ticaret Bankası ile ne zaman ilgilenmeye başladı? Çünkü onun Türkbank olarak da bilinen bu bankayla ilgilenmeye başlaması birbirini izleyen çok sayıda girift olay ve ilişkinin doğmasına, sonuçta Mesut Yılmaz hükümetinin düşmesine yol açtı. Hazin hikaye biraz eskiye dayanıyor. 1995 tarihinden itibaren Bursalı işadamı Erol Evcil, Musevi tefeci Nesim Malki aracılığıyla kredi ilişkisine girdiği Türkbank'ı satın almak isteğindeydi. Erol Evcil-Alaattin Çakıcı arkadaşlığının başladığı nokta, aynı zamanda Türkbank ihalesi skandalına gelinceye kadar meydana gelen gelişmelerin de başlangıç noktasını oluşturuyor.

Mart ayı, "Türkbank, ikinci adresiniz" olarak bilinen banka 1995 yılında kötü günler geçiriyordu. O sıralarda iş dünyası dışında kimsenin ismini bilmediği Nesim Malki, banka genel müdürü Oğuz Özkan'ın odasına alındı. Nesim Malki yalnız değildi. Yanındaki kişiyi genel müdüre tanıttı: İşadamı arkadaşımız Erol Bey. 'Ben ona kefilim" dedi. Eşrefoğlu Şirketler Grubu'nun sahibi Bursalı işadamı Erol Evcil için düğmeye basmıştı. Erol Evcil'in ortağı Alaattin Çakıcı olduğu biliniyordu. Tarih 4 Şubat 97. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na ifade veren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı, şunları söyledi: "Bursalı bir işadamı Erol Evcil, bu adam geçmişte Alaattin'i birkaç defa kiralamış, birkaç eylemde kullanmış. En son banka açmak istiyor. Banka açmasına mani olan bir takım insanlar var devletin yönetiminde. Evcil 2 milyon dolar Çakıcı'ya verecek, Çakıcı da bu şahısları tehdit ediyor diyor ki, (Öldürür, asar, keserim. Bu adama banka açma vereceksiniz)'' Evcil bankayı alamıyor.

ALAATİN ÇAKICI YAKALANIYOR
Alaattin Çakıcı, Türkbank'ı satın almak isteyen ilk müşterilerden olan Erol Evcil'e zorluk çıkarılması üzerine 1 Mayıs 1997 akşamı Flash TV'ye telefonla bağlanarak ağır sözler kullanıyor.
Bu konuşmalar üzerine, Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Meral Akşener'e "Çakıcı'yı yakalayın" talimatı veriyor. 17 Ağustos 1998 akşamı, Büyük Kulüp'te yapılan Mehmet Ağar'ın oğlunun düğününde Alaattin Çakıcı'nın yakalandığı haberi geldi. O Büyük Kulüp ki, başka buluşmalara da sahne olmuştu (Gladyo dizimizde bahsetmiştik).

YİĞİT, ÇAKICI İLE TANIŞIYOR
Korkmaz Yiğit, İstanbul Emniyeti'nin Organize Suçlar Bürosu'nda gözaltındayken, kendi el yazısı ile yazdığı ve 12 Kasım 1998 tarihini taşıyan 5 sayfalık ifadesinde Bursa'daki ölüm tuzağının perde arkasını şöyle anlatıyor: "Alaattin Çakıcı beni ilk defa Nesim Malki öldürülmeden 1 ay önce aradı. Ben Nesim Malki'yi tehdit aldığı için randevu alarak İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu'na götürdüm. Valilikten ayrıldık. 15 dakika sonra cep telefonum çaldı ve 'Ben Alaattin Çakıcı...' dedi. 'Nesim'i Vali'ye götürüyorsun.
Sakın yapma; çünkü o benim ekmek kapım. Bunu yaparsan benim ekmeğimle oynamış olursun' dedi.
Alaattin Çakıcı'yla ilk konuşmam böyle oldu.''

SKANDAL GENÇ-TV İLE BAŞLADI
1995 yılında Raks Grubu, Karacan TV'nin sahibi Ali Karacan ve Enerji FM Radyosu'nun sahibi Vedat Yelkenci bir araya gelerek yüzde 33'er payla ortak oldukları ER-YA şirketini kurdular. ER-YA'nın yayın hayatına kazandırdığı televizyonun adı 'Genç TV' idi. Ortaklarından biri de, Türk Ticaret Bankası ihalesinde ismi çokça geçen İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi'ydi. 1997 yılının ortalarına doğru Ali Karacan, Vedat Yelkenci ve Raks Grubu arasında doğan anlaşmazlıklar üzerine Vedat Yelkenci hisselerini devredeceği bir müşteri arayışına girdi. Kısa sürede bu müşteri bulundu. Müşterinin ismi Korkmaz Yiğit'ti. Korkmaz Yiğit'in borcu çek ve senetler vadesinde ödenmiyor. Bunun üzerine Vedat Yelkenci Korkmaz Yiğit'in sahibi olduğu Bank Ekspres'in hisselerine haciz işlemi başlatıyor. Korkmaz Yiğit, Alaattin Çakıcı vasıtasıyla kendisinin defalarca arandığını ve sıkıştırıldığını söyleyerek Cefi Kamhi'den yardım istiyor. Maruz kaldığı bu tehdidi bir devlet büyüğüne intikal ettirerek çare arıyordu. 'Ben bu olayı Bakan Güneş Taner'e anlatmak istiyorum' diyor.

1998 yılı Mart ayının sonları, yer Ankara Sheraton Oteli... Devlet Bakanı Güneş Taner. İstanbul Milletvekili Cefi Kamhi yanındaki kişi ile birlikte Bakan Taner'in masasına geldi, 'İşadamı arkadaşımı sizinle tanıştırmak istiyorum' dedi. Bu konuşmanın yapıldığı tarihte henüz Türk Ticaret Bankası'nın satışı ile ilgili tanıtım kitapçığı bile hazırlanmamıştı. Satış işlemleri 4 Mayıs 1998'de başlayacaktı. 4 Mayıs 1998 günü Türk Ticaret ihalesine teklif verme süresi başlıyor. Bu süre başladıktan sonra Korkmaz Yiğit bu kez İstanbul'daki evinde Güneş Taner ile bir araya geliyor ve geleceğe yönelik bütün projelerini ayrıntılarıyla anlatıyor. 1998'in Mayıs ayı içinde çok önemli bir gelişme oluyor. 18 Mayıs 1998 günü Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvuran İstanbul polisi, '532 2151' numaralı cep telefonunu kullanan kişinin organize suç örgütleri ile irtibatlı olduğunu ve bu kişilere maddi yardımlar sağladığını belirterek, 1 ay süreyle dinlenmesi için izin istedi. Aynı gün bu izin veriliyor. Bu kişi Korkmaz Yiğit'ti. Bu tarihten 5 ay önce 12 Ocak 1998 günü ise Erol Evcil'in 4 ayrı cep telefonu DGM'den alınan izinle dinlemeye alınmıştı.
Türkiye'nin 1998'in Ağustos ortasında öğrendiği bu ilişkiler ağı, en az 10 ay öncesinden devletin her kademesinde ayrıntılarına kadar bilinen dosyaydı.


ŞAŞIRTAN PAZARLIKLAR
Eski Başbakan Mesut Yılmaz, eski Devlet Bakanı Güneş Taner, işadamı Kamuran Çörtük, emlak ve arsa uzmanı Korkmaz Yiğit, mafya lideri Alaattin Çakıcı arasındaki çark, Türkbank skandalını yaratmıştır. Türkbank skandalı Bankekspres'in de sonunu hazırlamıştır. Kamuran Çörtük, Başbakan Mesut Yılmaz'la işi görüşür. Sonra Korkmaz Yiğit'le buluşur, ''380 milyon ver, bankayı al" der. Aynı akşam Başbakan Yılmaz'la yine konuşur ama rakamın büyüdüğünü anlar. Zorlu'nun da rakamı yükselttiğini, 500 milyon dolara kadar çıkacağını öğrenen Çörtük, Kormaz Yiğit'e,''505 milyon dolar vereceksin, bankayı alacaksın'diye konuşur. Yiğit,'' 380 milyon dolarım var, üstünü bulamam'derken, Çörtük,''Üstünü biz tamamlarız" gibi destek verir. Gelişmelerden haberdar olan Zorlu, ihalede, 595 milyon dolar verir. Yiğit'te,''600 milyon dolar'la son teklifi verir. Bankayı alır ama380 milyon doların üstünü Yiğit tamamlamak için kara düşüncelere dalar. İhaleyi kazanan Korkmaz Yiğit, 4.8.1998 günü bankayı ister. Garip bir durum ortaya çıkar. İhale yapılmasından yarım saat sonra TMSF'ye Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bir yazı gelmiştir. Yazıda,''İhaleye katılan grupların, halen yurtdışında bulunan ve aranan organize suç liderleri tarafından tehdit edildikleri, ihalenin korkmaz Yiğit lehine sonuçlanması için diğer firmaların baskıya maruz kaldıkları, bazı firma sahiplerinin bu kişilerle yakın ilişkiler içinde oldukları'' bilgileri yer alıyordu. Sonuç:''Soruşturma tamamlanıncaya kadar hisse devri işlemleri durdurulmalıdır'' TMSF, ihaleyi iptal eder. Siyasete, ekonomiye bomba düşer.