Daha önce Perugia, Glasgow Rangers ve Salernitana'da forma giyse de 10 yıldır terlettiği Milan forması O'nu kırmızı-siyahlı taraftarların gözünde efsane haline getirdi bile. Sizce, hırsı,forma aşkı gözünden de okunmuyor mu?
takvim.com.tr
Giriş Tarihi :02 Aralık 2009 , 09:30Güncelleme Tarihi :02 Aralık 2009 , 09:30
Daha önce Perugia, Glasgow Rangers ve Salernitana'da forma giyse de 10 yıldır terlettiği Milan forması O'nu kırmızı-siyahlı taraftarların gözünde efsane haline getirdi bile. Sizce, hırsı,forma aşkı gözünden de okunmuyor mu?
RIZA ÇALIMBAY
Orta sahanın sağında görev almasına rağmen orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Beşiktaş'ın zor günlerden kurutlmak için altyapıya yönelmesi ve ilk yıllarında bireysel futbola çok prim tanıyan Türk futbolunda Miliç, Stankoviç ve Gordon Milne gibi disipline ve takım oyununa önem veren teknik direktörlerin oyuncusu olması önünü açtı ve yıllarca Beşiktaş'ın vazgeçilmez takım oyuncusu oldu.Değişik takımlarda teknik direktörlük yapan Çalımbay, Eskişehirspor'u çalıştırmaktadır.
MATERAZZİ
2006 FIFA Dünya Kupası Finalinde Fransız ünlü Futbolcu Zinédine Zidane ile girdiği diyalogla unutulmayacak bir sahne akıllarda bırakmıştır. Zidane'nin son maçı olmasına karşın Zinedine Zidane'ı kızdırıp kendisine kafa attırmıştır ve maçın hakemi de Zidane'ı oyundan atmıştır. Ayrıca 1 gol atarak maçı uzatmalara götürmüştür.Penaltı atışlarındada bir gol atarak İtalya'nın kupayı almasında büyük bir rol oynamıştır.
ALESSANDRO DEL PIERO
Futbol literatüründe sıkça kullanılan "yıllanmış şarap" tabirinin en çok uyduğu isimlerin başında geliyor. 16 yıldır formasını giydiği Juventus'ta sayısız başarılara imza atmış, özellikle frikikten attığı gollerle aklımıza kazınmıştır
SEMİH ŞENTÜRK
2000-2001 sezonunun ikinci devresinde teknik direktör Mustafa Denizli tarafından A takıma alındı.
2007-2008 sezonunda 17 golle gol krallığına ulaştı. Şampiyonlar liginde Psv ve Sevilla maçlarında attığı gollerle takımına galibiyetleri getirdi. Semih Şentürk Fenerbahçe'de en çok forma giyen forma giyen futbolcular arasındadır. Kendisine yakıştırılan 'Nçbetöi golcü' sıfatından rahatsız olmadan ilk 11'de banko oynamayı beklemektedir.
HAKAN ŞÜKÜR
Hakan Şükür; hem Galatasaray'ın, hem Türk Milli Futbol Takımı'ın, hem Türkiye Ligi'nin, hem de Türk Futbol Tarihi'nin en fazla gol atan futbolcusudur. Ayrıca dünyanın en çok gol atan Türk futbolcusudur. Tüm kariyeri boyunca toplam 395 gole (249 Türkiye Ligi, 9 Seria A, 2 Premier Lig, 51 'A Milli', 5 'Ümit Milli', 1 'A Genç', 2 'B Genç', 4 'Olimpik Milli', 22 Şampiyonlar Ligi, 12 UEFA Kupası, 4 Kupa Galipleri Kupası, 25 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 3 TSYD Kupası, 1 Başbakanlık Kupası) imza atmıştır. Futbola 8 yaşındayken Sakaryaspor'un altyapısında başlayan Hakan Şükür, profesyonel kariyerindeki ilk golünü ise 1987-1988 sezonunda Türkiye Kupası'nda Zonguldakspor'a atmıştır.
3 kez gol kralı olan Hakan Şükür, 3 kez de asist kralı olmuştur. Türkiye Ligi tarihinde 8 şampiyonluk yaşayan Hakan Şükür, Bülent Korkmaz ve Suat Kaya ile birlikte en fazla şampiyonluk yaşayan futbolcu olmuştur. Hakan Şükür profesyonel kariyerinde sadece bir kez kırmızı kart görmüştür. Hakan Şükür'e bu kartı 26 Mart 2004 tarihindeki Samsunspor maçında Bülent Uzun göstermiştir.
RECEP ÇETİN
Türkiye'nin gelmiş en iyi sağ-bek lerinden biri olarak kabul edilen Recep Çetin, Sakaryaspor altyapısında futbola başladı. Sakaryaspor'dan sonra Boluspor’da forma giydi. 1988/1989 sezonu başında Beşiktaş’a transfer oldu. 10 yıl boyunca Beşiktaş'ta forma giydi ve 274 lig maçında oynayarak 4 gol kaydetti. 4 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 5 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşadı.
Ayrıca, 5 Ümit Milli, 7 Olimpiyat, 1 kez de Genç olmak üzere Milli formayı toplam 69 kez giydi. 1998/1999 sezonunda Beşiktaş’tan Trabzonspor’a, bir yıl sonra da İstanbulspor’a transfer oldu. 2001/2002 sezonu sonunda futbola veda etti ve antrenörlük yapmaya başladı. 2006 yılı başına kadar Beşiktaş'ta altyapı takımlarında antrenörlük görevi yaptı.
İBRAHİM ÜZÜLMEZ-2000-2001 sezonunun transfer döneminde Beşiktaş´a transfer oldu. Hala Beşiktaş formasıinı giymektedir.
Beşiktaş´ın 100.yıldaki şampiyon kadrosunda yer aldı. İlk kez 2003 yilinda Milli takıma alındı ve ilk golünü 2 Haziran 2009 tarihinde Azerbaycan ile oynanan özel maçta attı.
2008-2009 sezonunda Beşiktaş´tan takım arkadaşı olan İbrahim Toraman ile kavga edip kadro dışı kalmıştır. Ancak daha sonra ikisi de affedilmiş, ancak bu olaydan sonra Beşiktaş'taki kaptanlığını kaybetti. Sezonunun son haftadaki Denizlispor-Beşiktaş mücadelesinde teknik direktör Mustafa Denizli ona bir jest yaparak, oyuna alırken tekrar kaptanlık pazıbandını taktı ve şampiyon takımın kaptanı olarak oyuna dahil etti.
ZANETTİ
14 yıldır İnter'in kaptanıdır. 15 yıldır Arjantin Millî Futbol Takımı forması giyen futbolcu 177 maçta 13 gol atmıştır. İnterde de 158 maçta 30 gol kaydetmiştir.Tecrübeli oyuncunu boyu 1.78m, 66 kez Arjantin, 626 kez İnter forması giymiş istikrar abidesidir.
DAVİD TREZEGUET
Futbola 1994 yılında Arjantin'in Platense takımında başladı.Daha sonra AS Monaco FC'ya transfer oldu.1995-2000 yılları arasında tam beş sezon burada oynadı.Daha sonra 46 maçta attığı 83 gol ile gösterdiği performans Juventusa'a transfer olmasını sağladı.Trezeguet Juventus formasıyla 3 Serie A şampiyonluğu yaşadı.Fransız futbolcu Juventus, küme düşmesine rağmen bu takımdan ayrılmayarak siyah-beyazlı kulübe olan sevgisini kanıtlamıştır.
FRANK LAMPARD
Her ne kadar West Ham'dan Chelsea'ye transfer olmuş olsa da büyük çoğunluğumuzun gözünde mavi formayla hatırladığı veya hatırlayacağı bir isim. 8 yıldır Londra ekibinde forma giyiyor ve aktif futbol oynayan bir çok forvet oyuncusundan belki de daha iyi bir gol ortalamasına sahip
HAMİ MANDIRALI
Çok uzaklardan attığı birçok frikik golü unutulmazlar arasına girdi. Her zaman ligin en önemli oyunculardan biri olan Hami başarılı kariyerine Türkiye Ligi şampiyonluğu ekleyemediyse de Trabzonspor'un 1992 ve 1995'te iki kez Türkiye Kupası'nı kazanmasında, iki maç üzerinden oynanan final maçlarında toplam dört gol atarak önemli pay sahibi oldu. 1992 yılında Türkiye Kupası yarı final maçında Beşiktaş'a attığı frikik golü yılın golü seçildi.
1998 yılında Bundesliga takımı Schalke 04'e transfer oldu.büyük başarılara imza attıktan sonraTrabzonspor'a dönerek takımının en golcü oyuncusu unvanını kulüpten ayrılana kadar sürdürdü.Jübilesini Trabzonspor'da yapamadan son senesinde ayrılmak zorunda kaldı.
ŞENOL GÜNEŞ
Şenol Güneş futbol kariyerine Erdoğdu Gençlik'te başladı. Bundan sonra Trabzonspor'un amatör takımına geçtikten sonra, buradan da Sebat Gençlik’e transfer olarak profesyonel futbolculuk hayatına başladı. 1972 yılında Trabzonspor'a transfer oldu. Yaklaşık 15 yıl Trabzonspor' da kalecilik yaptı. Trabzonspor'da 1975-1984 arasında altı şampiyonluk yaşadı. Türk spor tarihinde birinci ligde 1.112 dakika süreyle kalesinde gol görmeyerek en uzun süre gol yememe rekorunu kendi adına yazdırdı.
PAOLO MALDINI
Babadan oğula Milanlı olan Paolo Maldini de Giggs gibi kariyerinin tamamını Milan'da geçirmiştir. Tam anlamıyla bir efsane olan Maldini'nin 3 numaralı forması, kulüp tarafından bir daha kimsenin giyemeyecek şekilde müzeye kaldırılmıştır.
PAVEL NEDVED
2001 yılında Lazio'dan Juventus'a 41 milyon euro karşılığında transfer olan Çek futbolcu da Torino ekibinin değişmezlerinden olmuştur. Süratle geliştirdiği her atakta sallanan sarı saçlarıyla rüzgarı da arkasına alan Nedved, kariyerini sezon sonunda Juventus'ta noktalayacağını açıkladı.
ŞOTA
1993-94 sezonu devre arasında dönemin başkanı Sadri Şener tarafından ikiz kardeşi Arçil Arveladze ile birlikte Trabzonspor'a alındı.Trabzonspor'a geldiğinde çok genç olmasına rağmen mükemmel bir performans gösterip penaltı bile atmadan 1995-96 sezonunda 25 gol atarak Tarık Hodziç 'ten sonra gol kralı olan ikinci yabancı futbolcu unvanını kazandı.Trabzonspor taraftarlarınca takıma gelmiş en iyi yabancı futbolcu olarak gösterilen Shota 1997 yılında Ajax'a transfer oldu. Ama Şota her zaman 'Trabzonsporlu Şota' olarak anılacaktır.
ÜNAL KARAMAN
İlk olarak Konyaspor genç takımında forma giydi. 1984'te Gaziantepspor'a transfer oldu. İlk kez bu takımda, üstelik 2. Lig'de oynarken Türk Milli Takımı formasını giyen Ünal Karaman, 1987'de Malatyaspor'a transfer oldu. Malatyaspor'da 1988'de bir lig üçüncülüğü yaşadı. A milli takımın orta sahasının da önemli isimlerinden biri olmayı başardı. Yaşadığı sakatlıklar olmasa Trabzonspor'da oynadığı yıllarda Trabzonspor ile şampiyonluk yaşayabilirdi.1990'da transfer olduğu Trabzonspor'da kariyerinin büyük bir bölümünde oynadıktan sonra, 1999'da transfer olduğu Ankaragücü'nde bir yıl futbol oynadı ve yılında futbolu bıraktı.Karaman, uzun yıllar formasını sırtında taşıdığı Trabzonspor'un antrenörlüğünü yapmaktadır.
RAUL GONZALEZ
Gerrard gibi O'nun da çocukluğuna dair sakıncalı fotoğraflar ortaya çıktı yakın zamanda. Atletico Madrid alt yapısından yetişse de ezeli rakip Real Madrid formasıyla efsaneleşip, gol rekorlarını alt üst etti.
FATİH TERİM
1953 yılında Adana'da doğan Terim, futbola ceyhan spor'da başladı. 2. Türkiye Ligi'nde şampiyon olarak 1.Lige geçen Adana Demirspor'da sergilediği oyun ile herkesin ilgisini üzerine çekti ve bir sonraki sezon Galatasaray'a transfer oldu. 1985'te futbola veda edene kadar Galatasaray'da futbol oynayan Terim Galatasaray da takım kaptanlığını da üstlendi. Galatasaray'daki oyunculuk kariyeri boyunca yürüttüğü kaptanlığı sayesinde tüm zamanların en sevilen Galatasaray oyuncularindan biri haline geldi. Galatasaray formasıyla 327 maç oynadı.
1996-2000 yılları arasında Galatasaray'ı çalıştırdı 4 lig 2 türkiye kupası ve 1 uefa kupası şampiyonluğu kazandırdı.2000 yılında Galatasaray UEFA Kupası'nı kazanan ilk ve tek Türk takımı oldu ve "İmparator" lakabını aldı.
2000-2001 döneminde İtalya'nın Fiorentina takımını çalıştırdı ve takımını İtalya Kupası'nda finale taşıdı. final maçından birkaç hafta önce kulüp başkanı Cecchi Gori ile anlaşamayıp takımdan ayrıldığı için kupa sevincini yaşayamadı. 2001-2002 döneminde İtalya'nın en köklü kulüplerinden olan AC Milan'ı çalıştırdı.
Ancak istediği başarıyı elde edememiş ve görevinden uzaklaştırılmıştır. 2002-2004 yılları arasında Galatasaray'a geri döndü.
CARLES PUYOL
Tam bir savaşçı...Barcelona kalesine yönelen her rakip atakta, forvet oyuncuları Puyol'a tabir-i caizse toslamak zorunda kalmıştır. Alt yapıdan yetişip a takıma yükselen Puyol da Barcelona'nın efsane isimlerinden.
GUARDİOLA
Lakabı Nil' olan Guardiola kariyerine amatör olarak Gimnàstic de Manresa takımında başlamış ardından 13 yaşında FC Barcelona'nın altyapı kulübü olan FC Barcelona B'ye geçti. Yaklaşık 6 yıl FC Barcelona'nın altyapısında oynayan Guardiola, 1990 yılında profesyonel oldu. FC Barcelona ile La Liga'daki ilk maçına 16 Aralık 1990 tarihinde Cádiz CF ile oynanan maçta çıktı. Defansif orta saha futboluyla öne çıkan futbolcu, 1997 yılında José Mari Bakero'dan takım kaptanlığını devraldı. 1990-2001 yılları arasında FC Barcelona ile ligde 263, toplamda ise 379 maça çıktı. Guardiola, 17 Haziran 2001 tarihinde Valencia CF oynanan lig maçıyla FC Barcelona kariyerini noktaladı. Şu anda Barcelona'nın teknik direktörlüğünü yapan Guardiola, takımını başarıdan başarıya koşturuyor.
PAUL SCHOLES
İşte Old Trafford'un vazgeçilmezlerinden biri daha... 16 yıldır Kırmızı Şeytanlar'ın formasını giyen Scholes'un mevkisinin sayılı isimlerinden olmadığını kim iddia edebilir ki?
JOHN TERRY
1998 yılından beri Chelsea formasını giyen Terry, o yıldan beri sadece iki aylığına Nottingham Forest'a kiralık gitmiştir. Maviler'in kullandığı her korner, her duran topta rakip defans oyuncuları, Chelsea forvetlerinden çok Terry'yi marke etmekle meşgul olmaktadır.
ARDA TURAN
Arda, 12 yaşında, Galatasaray altyapısında top tekniği ve mücadeleci yapısıyla dikkat çekmiş, 7 yaşında Fatih Terim'in beğenisi ile Galatasaray altyapısına transfer edilmiştir. PAF takımında aralıksız olarak 4 yıl forma giydikten sonra Gheorghe Hagi'nin teknik direktörlüğü döneminde 2004-2005 sezonunda A takıma alınmıştır. Yeterli şansı bulamadığı bu dönemin ardından tecrübe kazanması için Manisaspor'a kiralık olarak verildi. Manisaspor'da geçirdiği yarım sezonda göz dolduran Arda, 2006-2007'de Galatasaray'a döndü. Eric Gerets'in ilk 11'ine girmeyi başardı ve Şampiyonlar Ligi performansıyla Avrupa'da da adını duyurdu (Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda FK Mlada Boleslav karşısında ilk maçta iki gol, bir asist kaydetmiştir).
2007-2008 sezonunda Karl-Heinz Feldkamp'ın da kadrosunda kendine yer bulan Arda, İlk 11'in değişmez isimlerinden oldu Arda Turan UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Bordeaux ve Liverpool karşısında çıktığı grup maçlarında UEFA tarafından maçın oyuncusu seçilmiştir.
4 Mayıs 2008 günü oynanan Sivasspor maçında kariyerinin ilk hat-trick başarısını göstererek takımın sahadan 5-3 galip ayrılmasında önemli rol oynamıştır. UEFA Kupası 3. tur rövanş maçında Bordeaux ağlarına gönderdiği 2 golle takımının 4. tura adını yazdırmasını sağlamıştır. 10 Temmuz 2009'da resmi olarak Galatasaray futbol takımı kaptanlığına getirilmiştir. Galatasaray tarihinin en genç kaptanı olmuştur.
RIDVAN DİLMEN
13 - 14 yaşlarında, mahalle arasında futbol oynarken keşfedilen Dilmen, Nazilli Sümerspor’da oynamaya başladı. O sezon takımı yenilgisiz şampiyon oldu. Daha sonra, Muğlaspor, Rıdvan’ı transfer etmek istedi ancak kulübü kabul etmedi. Sonunda, pazarlık reddedilmez noktaya geldi. 25 futbol topuna, Muğlaspor antrenörü Kemal Dirikan tarafından, transferi gerçekleşti.
Rıdvan’ın oynadığı sezon, Muğlaspor, amatör ligden ikinci lige çıktı. Dirikan’ın "Şeytan gibi bir zekan var" sözü, Rıdvan’ın “şeytan” lakabının temeli oldu. Muğlaspor’da oynadığı futbolla büyük takımların dikkatini çekmeye başlayan 19 yaşındaki Dilmen, sezon sonunda birinci lig takımı Boluspor’a transfer oldu. Takım ilk maçını, Ali Sami Yen Stadı’nda, Fenerbahçe’yle, ikinci maçını da Galatasaray’la oynadı. Böylece Dilmen, rüyalarını süsleyen Fenerbahçe Takımı’yla ilk kez karşılaşmış oldu.
1-1 biten maçın ertesi günü, Dilmen’in adı, Ziya Şengül, İslam Çupi gibi önemli yazarların köşelerinde geçiyordu. "Türkiye’de bir yıldız doğuyor. Gelecek hafta Boluspor - Galatasaray maçında Rıdvan’ı mutlaka izleyin!"
Boluspor’un, 2-1 kaybettiği maçta, takımının tek golünü kaydeden Rıdvan, aynı akşam açıklanan milli takım kadrosunda yerini aldı.
İki yıl Boluspor’da oynayan ve sonra Sarıyer’e transfer olan Dilmen, dört yıl da Sarıyer forması giydi. 1987 - 1988 sezonu, Rıdvan’ın hayalleri gerçek oldu. Fenerbahçe’ye sansasyonlu bir şekilde transfer olan futbolcu, önce Galatasaray yöneticisi Ergun Gürsoy’a söz vermesine rağmen, Fenerbahçe’de oynamaya başladı.
1988 - 1989 sezonunda, kariyerinin zirvesine çıkan Dilmen’in takımı Fenerbahçe, 103 gol atarak şampiyon oldu. Aykut, Oğuz, Hakan, Schumacher gibi oyuncuların bulunduğu takımda, Dilmen, 19 gol atıp, 41 gol attırarak, şampiyonluktaki en büyük rolü oynadı.
1989 - 1990, Rıdvan şanssız bir sezon geçirdi. Trabzonspor’un Yugoslav oyuncusu Yesiç’in tekmesiyle sağ ayağı sakatlanan Rıdvan’ın, futbol hayatı dalgalanmaya başladı. Dört kez dizinden ameliyat olan Dilmen’e doktorlar, "Altı ay oynama" dediyse de, biraz kendi aceleciliğinden, biraz da etraftakilerin baskısıyla, Dilmen, üç ay sonra sahalara döndü. 1991’de, Galatasaray maçında sol omzu kırılan Rıdvan’ın yine altı ay sahalardan uzak durması gerekirken, uyarılara kulak asmayan Rıdvan, İzlanda - Türkiye milli maçına çıktı. 90. dakikada omzu aynı yerden bir kez daha kırılan Rıdvan’ın, bir başka maçta da ayak bileği kırıldı. Eskiye dönmek için çaba harcayan Rıdvan’ın şevki, tekrarlayan sakatlıklar ve nükseden ağrılar yüzünden kırıldı. Taktik zekası ve oyun kabiliyetiyle göz dolduran Rıdvan, yılda 7-8 maça çıkabilen, istikrarsız bir sporcuya dönüştü.
1994’de, Ali Şen’in başkanlık yaptığı Fenerbahçe’yle, Rıdvan, karşılıklı olarak yollarını ayırdı.
Maç takviminin uyuşmaması yüzünden, jübilesi üç kez ertelenen Rıdvan, 31 Ocak 1996’da, -7 derecelik dondurucu bir soğukta jübilesini yaptı. Soğuk yüzünden, sadece 1982 seyircinin bulunduğu maçta Şeytan, sevenlerini golsüz bırakmadı. Jübilesinde gol atan ender futbolculardan biri olarak sahadan ayrılan Rıdvan Dilmen, futbol kariyerini, 32’si Fenerbahçe’de olmak üzere, toplam 62 golle tamamladı.
24 kez A Milli forması giyen Rıdvan, bu formayla da, 5 gole imzasını attı.
Rıdvan'ın yaptığı en büyük hareketlerden biri de topla aniden hızlanıp aniden yavaşlayabilmesidir.Bunu dünyada en iyi yapabilen ender oyunculardandır.
Kısaca Rıdvan sayesinde insanlar futbolu sevmişlerdir.Rıdvan Dilmen'in maçlarda hep özel seyircisi olurdu.Yani insanlar maçı izlemek için değil,Rıdvan'ı seyretmek için maça gelirlerdi.