Aramızda çok Cevdet var

Eklenme Tarihi 12 Kasım 2015
Bu memleket ne ihanetler gördü.
Görmeye de devam ediyor. Medyası ile dışarıya hizmet eden, malzeme vermek için çırpınan bir aydınlar ordusu var önümüzde. Avrupa başkentleri Türkiye'ye saldırıyor, aydın görünümlü yerli karanlıklar da yabancılara eşlik edip başkent ANKARA'ya yaylım ateşi açıyor.
Yeni bir şey değil bu.
Gelin şöyle bir 100 yıl öncesine gidelim.
Çanakkale Savaşları devam ederken, bazı gazeteciler, İngilizler lehine yazılar yazarlar. Sakın yanlış anlamayın, bu gazeteciler İngiliz değildir.
Bizlerdendir, o dönemde Türk görünümlü gibi bu topraklarda dolaşırlar. Ama kalpleri Londra için atar. Bunlardan birisi de İttihatçı gazetesinde açıktan İngilizler'i öven yazılar kaleme alan İttihatçı Abdullah Cevdet'tir. Adamda hiç utanma arlanma yoktur. İngilizler'in savaşı kazanması için dua eder. Kraliçe bunun gibi işbirlikçiler ile Çanakkale'yi geçeceğine o kadar inanmıştır ki; İstanbul için para bile bastırır. Tonlarca Kraliçe'nin fotoğrafının yer aldığı yeni müstemleke parası işte o İngiliz savaş gemileri gibi denizin diplerine gömülür. İttihatçı Ahmet Cevdet gazetesinde "Ah" çeker. "Ne güzel İngiliz medeniyeti kapımıza kadar gelmişti, büyük bir şansı teptik" diye gazetesine AĞITLAR yazar. Adamın satılmışlığı bununla da kalmaz. "Batı'dan erkekler ithal edip Türk ırkını değiştirmeliyiz.
Batılı yeni bir ırk çıkarmalıyız" diyecek kadar soysuzlaşır. Bugün henüz bu noktaya gelmedik. Ancak içimizde bu topraklarda değil Avrupa başkentlerinde yaşamak için can atanları etrafımızda görür gibi oluyoruz. Veya Ankara'ya saldıranlar, akın akın Batı'ya kaçıyor şahit oluyoruz. CNN İnternational'a çıkıp "Türk olmak benim suçum değil" diyenlere tanıklık ediyoruz. Daha neler göreceğiz neler. Bugün Erdoğan'a saldıranlar dün Sultan Abdülhamid Han'a küfrediyordu. O dönem devlet adamlarının "DEHA" olarak tanımladıkları Abdülhamid han tam 33 yıl YILDIZ Sarayı'ndan koca bir imparatorluğu tek karış toprak vermeden yönetti. Yıldız Sarayı, Afrika'dan Hindistan-Afganistan'a kadar tüm Müslüman coğrafyasının LİDERLİK sembolü olarak gördüğü merkezdi. Abdülhamid Han, Balkanlar'da Sırplar'dan Bulgarlar'a kadar hepsinin kiliselerine özerklik verdi. O kiliseler bir araya gelemediği için 33 yıl boyunca birbiriyle uğraşıp, Osmanlı'ya isyan bayrağı açamadılar. Ne zaman ki, İngilizsever İttihatçılar Sultan Abdülhamid Han'ı devirip YILDIZ Sarayı'nı yağmaladı, işte o zaman parçalanma başladı. Yıldız Sarayı'nı yağmalayanların ilk işi Balkanlar'daki azınlıkları yeni KİLİSE yasası ile tek bir çatı altında toplamak oldu. Ve yasayla bir araya getirilen Balkan ülkeleri, Osmanlı'ya isyan bayrağı açtı YILDIZ düştü, İmparatorlukta parçalanma dönemi başladı. Bulgarlar Çatalca'ya kadar geldiğinde sevinenler çıktı bu ülkede. "Aman YILDIZ düşsün de ne olursa olsun" diye Bulgarlar'a kucak açtılar.
Tıpkı benzer kafalarla bugün PKK ve onun HDP'sinden medet umanlar gibi. Onun içindir bizim yerli medya bugün "Yıldız Sarayı" diye tartışma açıyor, Londra'dakiler de buna balıklama atlayıp aynı konu üzerinden ANKARA'ya saldırıyor. Saray bugün saray olmaktan çıkmış durumda.
Bir bölümü kütüphane, bir bölümü müze, bir bölümü IRCICA'ya ait. Büyük bölümü de üniversite... Saray içinde kalan ve geçmişte devlet başkanlarının ağırlandığı köşk Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı diye birileri sayfalarından homurdanıyor. O homurdanmaya Londra'dan kargalar eşlik ediyor. Çünkü Yıldız Sarayı'nı duyunca adamların tüyleri diken diken oluyor. Tam 33 yıl o duvarlar arasından kök söktürülen bir İngiltere var karşımızda. Ve onları da içten içe sevenler güruhu dolaşıyor aramızda. İngiltere Çanakkale'de kaybetti diye ağlayan Abdullah Cevdetler bugün de kol geziyor her yerde. Dün Yıldız Sarayı'nı yağmalatanlar ve Osmanlı'nın parçalanmasına neden olan zihniyet bugün Ankara'yı yağmalamak için fırsat kolluyor.
Onun için Erdoğan ve BEŞTEPE nefretini pompalıyorlar kaç senedir. Akla hayale gelmeyecekleri yanyana getirip kurdukları ittifaklarla seri "Abdullah Cevdetler" üretimine geçiyorlar. O DEVŞİRME üretilenlerin kimi kaçıyor sahiplerine...
Kimi de sahipleri adına Boğaz'da "Batı medeniyeti" diye "Ah" çekip dövünüyor...
Bazılarını İstanbul'a koşan darbeci Soros partilerde teselli ediyor!