Mümkün değil" demiştim. O Amerikalı "Washington'dan biri geldi Kemal Bey'e... CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak. Görevi CHP'yi HDP'leştirmek. Bu bir proje" diyordu. "CHP HDP'ye dönüşecek" diye yazdığımda bazıları maille, kimi de twitter'den mesaj yağdırıyordu.
Küfürle gelenler, dalga geçenler gırla gidiyordu. O bahsedilen CHP Genel Başkan Yardımcısı "Seçimde ailece HDP'ye oy verdik" deyince bana küfür edenler, dalga geçenler sanki yer yarıldı da yerin dibine girdiler. Bugün "Partimiz birgün HDP, bir gün FETÖ ile kolkola" diye isyan eden CHP milletvekilleri ve Kemal Bey'in kardeşiyle tanışıyoruz. Ve artık şaşıran, dalga geçen yok. CHP tüm icraatları ile adeta "PROJE PARTİSİYİM" diye bağırarak, ilkelerinden göç ediyor. CHP'nin HDP ile yakınlaşmasını bazıları "Bütünleşme olursa Kandil CHP'den eleman toplar" diye tehlikeli bulsa da, ben projeyi normal karşılıyorum. Hiçbir mimar kar etmeyeceği bir pojeye imza atmaz. Nasıl partiyi HDP'leştirmek üzere Washingon'dan Genel Başkan Yardımcısı olarak biri CHP'ye atanıyorsa, geçmişte de benzer projelere tanık olduk. Yine yıllarca ve defalarca CHP Genel Sekreterliği yapan Kasım Gülek'in, Pentagon'daki istihbaratçı albay baldızı aracılığı ile FETÖ lideri Gülen'i nasıl ABD'ye taşıyıp kefil olduğunu dün uzun uzun yazdık. Üç dini tek din altında toplayan Moon Tapınakçıları ve Rockfeller Vakfı üyesi Kasım Gülek yıllarca CHP Genel Sekreterliği yapıyor, FETÖ'yü ABD'de CIA ile buluşturuyor ve cenaze namazını Gülen kıldırıyor ancak bunu bu ülkede kimse sorgulamıyordu. "Kasım Gülek gibi bir CHP Genel Başkan Yardımcısı neden cenazemi FETÖ liderine emanet ediniz dedi?" sorusu niçin kimsenin aklına gelmezdi. Gülen Vatikan'a gittiğinde kendisini Roma havalanında Türk büyükelçisi karşılamıştı. O dönemin kudretli Generali öfkeyle adeta Başbakanlığa baskın düzenleyip "Hiçbir resmi hüviyeti olmayan bir vaizi nasıl büyükelçi karşılar? Alın Roma'daki büyükelçiyi görevden" diye bağırarak koridorları inletiyordu. Ecevit "O büyükelçiyi karşılamaya ben gönderdim" diye rest çekiyordu. Gülen'in "Deccal, gözleri şehla bakıyor, işe yaramaz" diye hakaretler yağdırdığı Ecevit, yıllarca CHP Genel Başkanlığı yapıyor ama FETÖ lideri için Generallere kafa tutuyordu. "Deccal" diye tanımlananla, "Deccal" teşhisi koyanı yan yana getiren GÜÇ kim diye de sorgulayan çıkmadı bu ülkede. "FETÖ liderine YEŞİL PASAPORTU verenlerin arkasında Ecevit ve CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'in kızı Devlet Bakanı Tayyibe Gülek vardı" diye kimse manşetlerine taşımadı. CHP üst düzey yöneticisinin FETÖ liderini taşıdığı Pentagon'dan NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı'na atanan Orgeneral Curtis Scaparotti de Financial Times'a demeç veriyor. "NATO'da görevli Türk subaylar büyük hizmet verdi. Darbe suçlamasına muhatap olunca zayıfladık.
Darbeye katıldıklarını düşünmüyorum" diyerek adeta FETÖCÜLERE sahip çıktı. Başkomutana darbe girişimi oluyor.
Başkomutan darbe sonrası NATO'daki subayları Türkiye'ye çağırıyor. O subaylar gelmediği gibi bir de iltica talebinde bulunuyor.
Türkiye'nin güvenliğini sağlamakla görevli NATO'nun tepesindeki General "Yahu Başkomutanının geri dönün çağrısına uymayan, başka ülkelere sığınan asker vatan hainidir. NATO'nun vatan hainleri ile işi olmaz. Beni komutanım çağırsa ben de gitmesem HAİNİM" diyeceğine yetkisi dışına çıkıp ihanetçileri sahipleniyor. Bu çıkışı ile "Darbenin içinde NATO var" iddialarına çanak tutup, adeta "Ben de gidiciyim" diyor. Diğer yandan 20 Ocak'ta yenilenecek ABD kongresindeki FETÖ'den milyon dolarlar alan senatörler, Pensilvanya sözcüsünü giderayak kongreye davet ediyor. ABD'nin yeni başkanına Ulusal Güvenlik Danışmanı olan emekli General "El Kaide neyse FETÖ odur" diyor. Birileri de o El Kaide ile aynı teraziye koyduklarını NATO'dan sahiplenip, Kongreden kucak açarak, yeni Başkan döneminde ABD-Türkiye arasına yeni nifak tohumları sokmak için oyun kuruyor, adeta birbiriyle yarışıyor. Biz fotoğraflarda yer alanlara hep FOTOJENİK mi diye bakarız. Arkasındaki FETOJENİK hareketleri göremeyiz. Çünkü prototip olarak 200 yıldır promosyoncu ve provokasyoncu PROJELERLE bizi prodüksiyonlayan profesyonel prodüktörlerin projeksiyonunda programlanmanın profesörü olmuş profillerle doldurulmuş şişman bir ülkeyiz. Mücadelemiz PROtein fazlalığına karşı!