Lozan anlaşmasını imzaladığımız ülke... Bir İsviçre gazetesi...
Adı Blick... Türkçe 9 sütuna manşet atmış. O manşet sayfanın yarısını kaplıyor. Ve diyor ki başlıkta Türkçe olarak;
"Erdoğan'ın diktatörlüğüne hayır oyu kullanın." Adamlar taa binlerce kilometre öteden, başka bir ülkeden başka bir ülkenin seçimleri için çağrı yapıyor. "Aman ha Evet demeyin" diye Türk halkına çığlık atıyor.
Adeta yalvarıyor...
Evet dersen diktatöre gidermiş oylar... Algı çalışmasının aptallık ötesi izahına bak...
Hem diktatör de hem de oylamadan bahset... Hangi diktatör seçime, halka gider, sandık kurdurur, oy ister... Bunlar beklentilerini, gerçek maksatlarını bu kadar açık edecek kadar salaklaşan bir pranoya içindeler. Bir ülke demokrasinin en büyük aracı, bir numaralı teminatı seçime gidiyor.
Halkına soruyor, halkının karar vermesini istiyor. Demokrasi havariliği yapan Batı'nın bir başkentinden, halka gitmek için çırpınan bir Cumhurbaşkanına "Diktatör" diyecek kadar aptallığı aşan bir çağrı geliyor. Bir başka ülkenin seçimleri için taraf olduklarını en açık şekilde deşifre edecek kadar manyaklaşıyorlar. Sonra seçimlerinde taraf oldukları ülkenin Bakanı Avrupa'ya gidince "Burada konuşamaz, burası bizim ülkemiz, bizim vatandaşlarımız" diye FAŞİZM uyguluyorlar. Burası da bizim ülkemiz... Size ne bizim seçimlerimizden?..
Size ne bizim halkımızın vereceği karardan?
Size ne bu Milletin demokrasi sandığında vereceği karardan... Yok olmaz... Çünkü hala bizi eski Türkiye zannediyorlar... Bu ülkede bir gecede kimsenin tanımadığı isimleri Parti başkanı yaptılar. Sonra Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı'na kadar taşıdılar. Bizi bu kadar yönetecek kadar kudret sahibiydiler.
Erbakan Başbakan olduğunda Ordu'dan bazı talepler geliyordu. Birgün birkaç general yine toplantıya geldiler. Erbakan'a "Özel görüşelim" dediler. O zamanın Başbakanı "Yanımdaki arkadaşlarımın yanında konuşabilirisiniz" dedi. Generaller kabul etmedi, başka bir odaya geçilip baş başa kalındığında generaller Başbakan'a "Sizinle ne konuşup karar alsak, ertesi gün İngiltere'den Kraliçe'nin adamları bize soruyor. Dün Başbakanla şu kararları almışsınız doğru mu diye?
İçeride Londra'ya çalışanlar var" dediler." Siyasette, orduda, iş dünyasında, akademisyenlerde, aydınlar arasında, her yerde adamları vardı. Cemaatlere kadar girdiler... Oradan FETÖ diye terör örgütü doğurdular... Darbe girişiminde günlerce kendilerine gelemediler... Demokrasi havarisi Batı'dan haftalarca tek açıklama yapılmadı.
Acaba "Bizim çocuklar başarır mı?" diye umutla beklediler. İçimizde öyle sistem kurdular ki, şeytanın bile aklına gelmeyecek metodlarla çalışıyordu. Adam MHP Genel Başkan Yardımcısı'nın danışmanıydı...
Ama aynı adam aynı zamanda da HDP milletvekilinin danışmanıydı... Ve FETÖCÜ'ydü, hala aramızda Nişantaşı'nda geziyordu. Ecdadımızın can vererek elde ettiği milyonlarca metre kare toprağımızı dağıttığımız anlaşmanın imzalandığı Lozan'dan onun için "HAYIR OYU" verin diye Türkçe manşetlerle buradaki elemanlarına çağrı yapıyorlar. "Aman Başkanlığın gelmemesi için çalışın" diye talimat yağdırıyorlardı. Alman Devlet televizyonundan onun için Türkçe olarak "Hayır" kampanyası yapıyorlar. Alman parti başkanları aracılığı ile "Türkiye'ye başkanlık sistemi gelirse en büyük kaybı Almanya ve dostları yaşar" diye bu yüzden bağırıyorlar. Onun için Almanya gibi dostları Hollanda ve Avusturya'da Türkiye'nin sadece iktidar üyelerine Faşizm uygulanıyordu. Çünkü bu ülkede Cihan İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin türbesinin yanına anıt dikiyorlar, "Bizim çocuklar" dedikleri Türk görünümlüler vasıtasıyla "Bursa'yı Osmanlı'dan geri aldık" diye üzerine yazdırıyorlardı. Bursa şehitler vererek Yunan'ı kovuyordu ama Osmangazi türbesinin yanına birileri "Bursa'yı Osmangazi'nin kurduğu imparatorluktan geri aldık" imasını taşıyan yazılı anıt dikiyordu. Bu kadar içimizdeydiler, yazıyorlardı ve yönetiyorlardı.
Osmangazi'nin ruhunu sızlatan o anıtı Erdoğan kaldırttı. 16 Nisan bunların ve maşalarına ait izlerin bu topraklardan silineceği gün olacak. Türk milleti BATI'nın faşistlerine en güzel cevabı demokrasi sandığında verecek. O başlığı atan Lozan gazetesine buradan Almanca "Ihr Seit Verrückt!.." diyorum. Çünkü orada en çok Almanca konuşuluyor. "Delirdiniz" anlamına geliyor... Ve 17 Nisan sabahı daha çok IHR SEİT VERRÜCKT olacaklar.