Oksijensiz yaşayamayız, ancak oksijen aynı zamanda yaşlanmamızı ve sonumuzu hazırlayan bir etken. Oksijenin vücutta geçirdiği süreç sonucu "serbest oksijen radikalleri" adı verilen zararlı maddeler meydana gelmektedir. Normal olarak, sağlıklı bir insanın vücudunda bu zararlı maddeleri yok ederek zarar vermesini engelleyecek süper oksit dismutaz, katalaz enzimleri, glutatyon gibi savunma sistemleri bulunmaktadır. Ancak, yetersiz beslenme ya da stres, sigara ve içki tüketimi, bazı ilaçlar, çevre koşulları bu savunma sistemlerinin etkisini azaltmakta ve sonucunda hücre ve organ hasarları meydana gelmektedir.
O halde, vücuttaki bu oksidatif hasarı önleyebilmek için antioksidan savunma sistemlerinin desteklenmesi gerekmektedir. Yaşam şeklinin düzenlenmesi, stres kontrolü, temiz çevre ve sağlıklı beslenme öncelikle akla gelen önlemler. Bu suretle "serbest oksijen radikalleri" oluşumuna yol açabilecek etkenleri azaltmak, meyve ve sebzeler ile vücudun antioksidan kapasitesini desteklemek mümkün olabilir. Ancak günümüzde bu önlemlerin ne derecede etkin olarak uygulanabileceği tartışmalıdır. Stresten kaçınmak mümkün mü? Yediklerimizin güvenliğinden emin miyiz? Ya da meyve ve sebzelerin içerikleri ne kadar yeterli?
O halde, dışarıdan antioksidan desteği ürünler alınması yararlı olabilir. Peki, kullanacağımız antioksidanların etkinliğine nasıl karar vereceğiz? Çoklu antioksidan karışımları mı, yoksa teker teker mi kullanılması daha etkili?
Sağlığınızın savunucusu antioksidan besin takviyeleri için tıklayın!
Bitkisel bileşenler genellikle ön-ilaç şeklindedir. Yani bu maddeler vücuda girdikten sonra, midede asit ve enzimlerle, ince bağırsakta enzimatik olarak ya da kalın bağırsakta bulunan yararlı bakterilerin etkisi ile veya karaciğerde değişime uğrayarak etkili şekline dönüşmektedir. Dolayısıyla, deneysel çalışmalar (in vitro) ya da ORAC gibi kimyasal yöntemler ile elde edilen antioksidan aktivite değerlerine bakılarak falanca ürünün daha etkili, diğerinin az etkili olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Doğru olan yaklaşım, en azından deney hayvanları (in vivo) üzerinde yürütülen deneysel çalışmaların sonuçlarına göre yapılacak değerlendirmelerdir. Şüphesiz, insan ve deney hayvanları arasındaki fizyolojik farklılıklar nedeniyle kesin bir yorum yapılması mümkün olamaz. Ancak kimyasal deney sonuçlarına kıyasla in vivo bulgular çok daha güvenilirdir.
Prof.Dr. Erdem Yeşilada
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi