Prof.Dr. Erdem Yeşilada

PROF.DR. ERDEM YEŞİLADA

sorucevap@vimjo.com
Tarihi 8 Mart 2011

Antioksidanlar her derde deva mı?

Antioksidanlar, günümüzün en popüler ve şüphesiz en çok tartışılan kavramlarından biri. Yazılı ya da görsel basında veya internette, akla gelen her kaynakta; kanserler, kalp ve damar hastalıkları, enfeksiyonlu ve yangılı hastalıklar, organ hasarları, yaşlanma dâhil hemen hemen tüm hastalıklardan korunma ve tedavisinde antioksidanların kullanılması öneriliyor. Her seferinde farklı bir ürün grubu ile dikkatleri çekmek için egzotik bitki ve meyvelerden elde edilen bazı özütler "bilinen en kuvvetli antioksidan" sloganı ile pazarlanıyor. Oksijen radikali absorplama kapasitesi (ORAC) değeri gibi bilimsel değeri olmayan bir indis hesaplayarak bazı ürünler Üzüm çekirdeği ya da E vitamininden şu kadar daha kuvvetli antioksidan diye tanıtıyorlar. Hatta bazı sözde Lokman hekimler üç-beş antioksidanı karıştırarak neredeyse ölümsüzlük iksiri yarattığına inanıyor. Peki, bu iddialarda doğruluk payı nedir? Gerçekten antioksidanları kullanarak sağlıklı ve uzun ömürlü olabilir miyiz?

Oksijensiz yaşayamayız, ancak oksijen aynı zamanda yaşlanmamızı ve sonumuzu hazırlayan bir etken. Oksijenin vücutta geçirdiği süreç sonucu "serbest oksijen radikalleri" adı verilen zararlı maddeler meydana gelmektedir. Normal olarak, sağlıklı bir insanın vücudunda bu zararlı maddeleri yok ederek zarar vermesini engelleyecek süper oksit dismutaz, katalaz enzimleri, glutatyon gibi savunma sistemleri bulunmaktadır. Ancak, yetersiz beslenme ya da stres, sigara ve içki tüketimi, bazı ilaçlar, çevre koşulları bu savunma sistemlerinin etkisini azaltmakta ve sonucunda hücre ve organ hasarları meydana gelmektedir.

O halde, vücuttaki bu oksidatif hasarı önleyebilmek için antioksidan savunma sistemlerinin desteklenmesi gerekmektedir. Yaşam şeklinin düzenlenmesi, stres kontrolü, temiz çevre ve sağlıklı beslenme öncelikle akla gelen önlemler. Bu suretle "serbest oksijen radikalleri" oluşumuna yol açabilecek etkenleri azaltmak, meyve ve sebzeler ile vücudun antioksidan kapasitesini desteklemek mümkün olabilir. Ancak günümüzde bu önlemlerin ne derecede etkin olarak uygulanabileceği tartışmalıdır. Stresten kaçınmak mümkün mü? Yediklerimizin güvenliğinden emin miyiz? Ya da meyve ve sebzelerin içerikleri ne kadar yeterli?

O halde, dışarıdan antioksidan desteği ürünler alınması yararlı olabilir. Peki, kullanacağımız antioksidanların etkinliğine nasıl karar vereceğiz? Çoklu antioksidan karışımları mı, yoksa teker teker mi kullanılması daha etkili?

Sağlığınızın savunucusu antioksidan besin takviyeleri için tıklayın!

Bitkisel bileşenler genellikle ön-ilaç şeklindedir. Yani bu maddeler vücuda girdikten sonra, midede asit ve enzimlerle, ince bağırsakta enzimatik olarak ya da kalın bağırsakta bulunan yararlı bakterilerin etkisi ile veya karaciğerde değişime uğrayarak etkili şekline dönüşmektedir. Dolayısıyla, deneysel çalışmalar (in vitro) ya da ORAC gibi kimyasal yöntemler ile elde edilen antioksidan aktivite değerlerine bakılarak falanca ürünün daha etkili, diğerinin az etkili olarak değerlendirilmesi doğru değildir. Doğru olan yaklaşım, en azından deney hayvanları (in vivo) üzerinde yürütülen deneysel çalışmaların sonuçlarına göre yapılacak değerlendirmelerdir. Şüphesiz, insan ve deney hayvanları arasındaki fizyolojik farklılıklar nedeniyle kesin bir yorum yapılması mümkün olamaz. Ancak kimyasal deney sonuçlarına kıyasla in vivo bulgular çok daha güvenilirdir.

Prof.Dr. Erdem Yeşilada
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi