Kimler bilir, kimler bilmez, bilemem!
Ama Türkiye gibi kilit önemde bir ülkedeki her kayda değer gelişmenin kökü dışarıdadır. Bu hiç değişmez. DIŞ müdahale kesinlikle ve kesinlikle DIŞ POLİTİKA ile ekonomiyi kontrol altında tutmak için yapılır. Bu da askerle topla tüfekle olmaz. Eskiden belki böyleydi ama şimdi içerideki uzantılarla alınan sonuçlar var.
Son birkaç günde yaşananları herkes yazıyor çiziyor. İnanın tamamına yakını konunun bütününden ve öneminden uzak. Hem de çok. Gerçek kavgayı, gerçek tarafları, gerçek hesaplaşmayı gören çok az... Belki de yok! Oyunu anlayan ve çözüm üreten kim var bilmiyorum. Ama bilek güreşi ortada!
Neyse... Cizre...
Yaklaşık bir aydır kaynıyordu.
Öncesi de vardı ama son dönemde yapılan yığınaklarla kale haline getirildi. Hazırlığı yapan PKK ve HDP, 130-140 bin nüfuslu ilçeden emeğini esirgemiyordu. MERKEZ ÜSSÜ burasıydı. ÖZERKLİK çıkışı buradan yapılacak, önce Diyarbakır'a ardından diğer illere yayılacaktı. Devlete meydan okunacak ve geri adım atılmayacaktı.
Bu nedenle yani HESAPLI KİTAPLI gidildiği için de destek olmak üzere Independent, BBC, Guardian, Daily Telegraph, Financial Times ve The Times muhabirleri, 1 ay önceden Cizre'ye geldi... O bölgeden haberler hazırladı... Tutuklanıp sınırdışı edilen Vice News muhabirleri Jake Hanrahan ve Philip Pendlebury de 2 gün Cizre'de kalıp durumu yerinden inceledi...
Cizre teröristlerin merkezi olmuş, sokaklar dev kayalarla kapatılmıştı.
Belediyenin elindeki araçlarla o kayaları almak mümkün değildi.
Yol açılamıyor, dolayısıyla hedef mahallelere kimse giremiyordu.
Gerginlik TAVAN yapmıştı. Dünya basını ve sosyal medya Filistin'de öldürülen bebek fotoğraflarını, sivil katliamlarını CİZRE gibi gösteriyordu. "Ekmek yok, su yok", "Doğum yapan kadınlar evlerinde can veriyor", "Ambulans gelmiyor", "Cenazeler defnedilemiyor" gibi yüzlerce KAOSU besleyecek yalan ortada dolaşıyordu.
Haliyle bunu duyan çevredeki Kürtler'in Cizre'ye koşması kadar doğal bir şey yoktu. Sınırı geçip gelen kamyoncular da bunlara dahildi. İlçeyi esir alan teröristlerdi ama DEVLET KATLİAM yapıyor havası oluşturuluyordu. BATI MEDYASI mangalda kül bırakmıyor, YABANCI HEYETLERİN BÖLGEYE GELMESİNİ istiyordu. Cizre'deki yangın büyütülünce Demirtaş geri kalır mıydı?
Kalmadı. Yanına HDP'lileri ve iki bakanı alarak dağ taş demeden yola düştü. Giremeyeceğini bildiği halde ilçenin kapısına dayandı.
Sürekli telefonla görüşerek barikatı delmeye çalıştı. Kan ter içinde kaldı. Ama başaramadı. Geri döndü. "Cuma'ya gideceğiz!" dedi.
Arkasından tehdit etti: Bugün Cizre'ye sessiz kalırsak bu ateş her tarafı yakar. Zannediyor musunuz ki Bodrum Cizre'ye çok uzaktır!
Cizre yanarken Bodrum'dakiler rahat, mutlu olabilir mi?
Cizre, Türkiye ve dünya medyasındaki gündemini korurken Fransızlar'ın çok sevdiği LEYLA ZANA ortaya çıktı. Ölüm orucuna başlayacağını, kimsenin kendisini durduramayacağını söyledi. Bayan Mitterand çok severdi Leyla Hanım'ı... "35 günlük bebeğin Cizre'de kurşunlanarak öldüğünü duyduğum andan itibaren ruhumun öldüğünü hissediyorum" dese de o bebek orada ölmemişti. ALGI operasyonu yapılıyor ve Leyla Hanım bilmeden duygularına yeniliyordu.
Almanlar'la arası çok iyi olan Selahattin Demirtaş Bey ile Cizre'nin Almanya'da büyüyen ilk kadın Belediye Başkanı Leyla İmret Hanım "İç savaş buradan çıkar!" derken çok rahattı. Hiç çekinir bir halleri yoktu. Onlar Almanlar'ın yardımlarını esirgemedikleri Cizre'de üst perdeden konuşurken bilerek ya da bilmeyerek birileri Almanlar'ın Türkiye'deki en büyük ortağı Aydın Bey'in medyasının önüne gidiyor ve protesto ediyordu. AK Parti milletvekili Abdurrahim Boynukalın orada olsa da taşlı sopalı eylemler ondan habersiz yapılıyordu. Kalabalığa karışan birileri belli ki Cizre'de ALMANLAR'IN oyununa burada tepki veriyordu. Bu birileri en doğru adres olarak ta AXEL SPRINGER'in ortağı olan Aydın Bey'in mekanını seçiyordu.
Cizre'deki karışıklıklar dünyaya duyurulmaya devam ederken, ikinci bir KOBANİ vakası meydana getirmek için birileri ısrarla çırpınırken bu kez Aydın Bey'in kızları gazetelerinin sürmanşetinden "YIKILMADIK AYAKTAYIZ!" mesajı verdi. Bundan bir gece önce de MHP'nin yürüyüşüne sızan bir grup bizim binanın önüne gelip SABAH-ATV-TAKVİM-FOTOMAÇ-AHABER'de kim varsa küfür etti. Cam çerçeveyi indirdi ve sonra uzaklaşıp gitti.
Belli ki birileri Hürriyet'i rahatsız etmenin faturasını bize çıkarıyordu. Ne ilgimiz vardı?
Olması gerekmiyordu! Büyük savaşta mesajlar önemliydi.
Karşı taraf ALMANLAR adına bizim mahalleyi basarak "Biz de buradayız!" diyor, küfürler ve kırılan cam çerçeve üzerinden birilerini uyarıyordu.
Tansiyon dinecek gibi değilken Galatasaray'a transfer olan Alman futbolcu PODOLSKİ de topa girdi. TWITTER'dan paylaştığı mesajla "Yüreğim sizlerle BAYRAK için toprağa düşen yüce asker! Türk milletinin başı sağolsun!" dedi... Hemen ALMAN tarafı ayağa kalktı!
Hürriyet'in ortağı BILD yaylım ateşe başladı. Futbolcu bu ateş karşısında mesajını değiştirmek zorunda kaldı. Yeni mesajda BAYRAK gitmiş yerine şu ifade gelmişti: Hayatını kaybeden tüm askerler yüreğim sizlerle... Türkiye'nin başı sağolsun! Twitter'daki bu geri adımı anlamaya çalışırken devriye gezen polislerimize Cizre'de yine tuzak kuruldu. Arkasından Ankara jet bir cevap verdi. "Türkiye'de bir iç savaş yürütüyoruz!" diyen Cizre'nin sarışın Belediye Başkanı Hanımefendi'ye kötü haber geldi.
Soruşturma açıldı, görevden el çektirildi. "İş nereye gidiyor?" diye merakla gelinecek noktayı hesaplamaya çalışırken VALİLİK ilginç bir şekilde noktayı koydu:
Yarın sabah saat 07:00'den itibaren sokağa çıkmak serbest...
Öyle de oldu! Oldu ama ne ortada gömülemeyen cenazeler, ne doğuma gidemeyen kadınlar, ne açlıktan ölen insanlar, ne ilaç alamadığı için komaya giren yöre halkı ne de DEVLETİN KATLETTİĞİ SİVİLLER vardı!
Büyük bir oyun ALMAN ekolü sayesinde sahneye konulmuştu!
Selahattin Demirtaş, Leyla İmret Hanım, Aydın Bey ve kızları, gazetelere saldırılar, çatışmalar. tuzaklar, pusular, ölümler, Podolski, twit, Bild, Hürriyet ve Demirtaş'ı Cizre'nin girişinde durdurup "Sizin daha fazla yol almanıza engel olacağız!" diyen güvenlik görevlileri...
Yabancı medyayı saymıyorum bile... CHP'nin Cizre'ye verdiği desteği de PAS geçiyorum.
Kandil'in Cizre'ye neden sessiz kaldığını hiç açmıyorum... ÇÖZÜM SÜRECİ'ni yargıya götüren MHP'nin Cizre için "Biz biriz, beraberiz ve ilelebet de böyle kalacağız..." diyerek kardeşliği tekrar keşfetmesine hiç dalmıyorum...
Koalisyon için yanyana gelmeseler de KARDEŞLİK önemliydi demek ki! Doğrusu buydu! Bu arada, AK Parti'de Binali Yıldırım adı ortaya atıldı ve çekildi. AB Konseyi Başkanı Donald TUSK geldi, görüşmelerde bulundu ve Kıbrıs'a geçti.
Ve Cizre günler sonra dünyaya açıldı! ÖZERKLİĞİN başlayacağı yer sessiz sedasız hayatına devam edeceğini gösterdi. Şimdilik tabii!
Bu arada birileri kazandı!
Kim mi! Bunu da siz bulun! Bu kadar yeter! OYUN İÇİNDE OYUN!
Burası Türkiye... Akıl sır ermez!