İlişki zinciri vardır. Halka halka giderek bir gizli ele ulaşırsınız.
Bıkmadan tükenmeden gitmek şart tabii. Eller, kalpler, hedefler ve cepler birleşmiştir.
Asla ve kat'a ayrılmazlar.
İçeride bizim sorunumuz gibi duran pek çok şeyin senaryosunun ta oralarda yazıldığını görürsünüz! CİZRE olaylarının arka planını geçtiğimiz gün anlattım.
Cizre Türkiye'nin gündemindeyken bir grup gidip HÜRRİYET'i taşladı.
Kalabalık içindeki küçük bir gruptu bunu yapan. İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın'ın slogan atsa da vurmakırma işlerinden haberi olduğunu düşünmüyorum. Kendisi böyle söyledi...
Neyse... Tanımam etmem...
Türkiye'nin neresinde bir medya grubuna saldırı yapılırsa karşısında durmalıyız! AMA'sız! Fikirler çarpışırken haberler ve köşeler konuşmalı.
Katılmadığımız bir haberin daha güzelini, beğenmediğimiz bir köşenin daha iyisini yazmalıyız. Eşitlik, kardeşlik ve özgürlükten taviz vermeden... Hürriyet'e yapılan saldırı da bu kapsamdadır benim için. Kınanmalı ve gereği yapılmalıdır. Sorumlular bulunmalıdır! Amma sadece Hürriyet mi! Değil elbette... Hürriyet'e gidip taşlı-sopalı eylem yapanlar 100 bilemedin 200 kişiydi.
O saldırıdan bir gün sonra BİZİM KAPIYA 20 bin kişi dayandı. Belki daha da fazla.
Küfürler, taşlar, sopalar havada uçuştu. Neye kime öfke duyuyorlardı anlamadım. Gelen arkadaşlar MİLLİYETÇİYDİ. Ama bizi sevmiyorlardı! Oysa burada herkes PKK'ya "PKK", Kandil'e "Terör yuvası!" derdi.
Son dönemde Hürriyet bu konuda biraz sıkıntılıydı. Kafaları karışıktı. Ama hem orası hem burası basılıyordu! Buraya kadar tamam! Kaderler aynı! Ya dün! Almanya, Fransa ve İngiltere'nin İstanbul'daki konsolosları, gazetenin uğradığı saldırılara karşı tepkilerini ortaya koymak üzere Hürriyet'e gitti.
Fransa'nın İstanbul Başkonsolosu Muriel Domenach, Almanya'nın İstanbul Başkonsolosu Dr. Georg Birgelen ve İngiltere'nin İstanbul Başkonsolos Yardımcısı Rafe Courage "GEÇMİŞ OLSUN!" dedi.
Hürriyet'le birlikte saldırıya uğrayan SABAH GRUBU'na ise kimse gelmiyor, kimse "Geçmiş olsun!" demiyordu! ÜÇ YABANCI TEMSİLCİ de "Basına karşı olan tüm saldırıları kınıyoruz. Vermek istediğimiz temel mesaj budur" dese de SABAH'a, TAKVİM'e, AHABER'e, ATV'ye gelen kimse yoktu! Evet, saldırılar kınanmalıydı! Ama bunlar sadece ORTAKLARINA YAPILAN SALDIRIYI kınıyorlardı. Türkiye'nin çıkarlarını koruyanlara bırakın gelmeyi bir telefon bile açan olmuyordu! Sykes-Picot'a ruhunu veren İngiliz ve Fransızlar görünen o ki Almanlar'ı da yanlarına almıştı!
Kutsal ittifak yani! Haksız mıyım! Şehit haberleri üst üste gelirken, canımız yanarken Cizre'nin ilk kadın Belediye Başkanı Leyla İmret, İngiliz Vice News muhabirlerine "Bir söz vardır, barış olacaksa Cizre'den başlayacaktır ve savaş da olacaksa o da Cizre'den başlayacaktır" dedi. Ve "Türkiye'de bir iç savaş yürütüyoruz" sözlerini de ekledi... Küçük yaşlarda Almanya'ya giden ve orada pedagoji eğitimi alan genç Belediye Başkanı, ALMAN devletinden ciddi destek görüyordu. Dili keskindi. Ama hep TÜRK DEVLETİ kötüydü. Elin oğlu ile bu kadar yakınlaşırken nasıl oluyordu da Ankara'ya düşman gözüyle bakılıyordu!
Hiç anlamadım.
Dün Almanya'dan CİZRE'ye misafirler geldi. Almanya Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir günlerdir konuşulan ilçeye gelir gelmez "Cizre Belediye Başkanı Leyla İmret dışında başka bir belediye başkanı tanımıyoruz. Belki havuz medyası burada olup bitenleri saklamış olabilir ama biz Avrupa'da duyduk Cizre'nin sesini. Sesiniz ta Avrupa'ya kadar geldi" dedi...
Cem Bey'in ne duyup duymadığını bilmiyorum. Eğer olayları sadece HÜRRİYET'ten takip edip, CNN'den izlediyse işi gerçekten çok zordu.
Arkadaşlar PKK'ya "PKK" diyemezken, Kandil'e sırtını dönemeyen Demirtaş'a tek söz edemezken, HDP'li vekiller terörist cenazelerine katılıp ŞEHİTLER için bir başsağlığı bile dileyemezken Cem Bey'in kulağına ve AVRUPA'ya gelen neydi? Sakın TÜRK DEVLETİ'nin sizi buralardan def ettiğini duymuş olmayasınız! HAVUZ MEDYASI(!) bu mücadeleyi aktardığı için canınız yanıyor, planlarınız bozuluyor olmasın!
Bir de Leyla Hanım, Aydın Bey'in medyası ve ortağı AXEL SPRINGER, Cem Özdemir, Bild, HDP, Demirtaş, Kandil, Cizre ve ALMANYA! Sizce arada nasıl bir BAĞ var!
Görürseniz bana da bildirin! LÜTFEN! PKK'nın etkili isimlerinden Mustafa Karasu, Med Nuçe TV'ye "Biz tahkim edilmiş bir ateşkes çerçevesinde, arabulucular gözetiminde bir müzakereye, bir demokratik çözüme hazırız" diye konuştu... Sanki bunu duymuş olan AVRUPA PARLAMENTOSU da "Bu sorun sadece mutabakat yoluyla siyasi şekilde çözülebilir. Türk hükümeti bu doğrultuda inisiyatif almalı" dedi... Cizre'ye gelen Cem Bey de bu koroya katıldı.
Cizre'yi dolaşan Cem Bey "Bayram iyi bir fırsat. Bayramda silahlar sussun! İki tarafı müzakerelere devam etmeye davet ediyorum. Madem ki bir güven sorunu var; o zaman üçüncü tarafların gözlemci olmasını teklif ediyoruz. Bize orada düşen bir görev varsa ona da seve seve hazırız..." diyordu!
Oslo'da İngilizler'in aldığı BARIŞSEVER ROLÜNÜ şimdi belli ki ALMANLAR istiyordu.
Sırada da hiç şüphem yok Fransızlar vardı!
Dönelim başa!
Hürriyet'i kim ziyaret etmişti! OLAY BUDUR! Bir de bu toprakların çocukları bunu bir anlasa!
Ülkeye geçirilmek istenen çuvalı bir görse! Elele vererek herkesi yeneceğimize bir inansa... Osmanlı'yı yıkanlarla o zaman yanımızda yer alanlar şimdi yanyana!
Bunun adını siz koyun! Ama İSTİKBALİMİZE el uzatanları görün!
Oyunu fark edin...
Ülkenize sahip çıkın!