Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 9 Aralık 2016

Duvara toslayacaklar

15 Temmuz'da yüzünü iyice gösteren FETÖ'yü çok kişi hala tanıyabilmiş değil. Hala olup biteni film tadında izleyen çok kişi var! Hatta bazıları "Bu kadar da değil. Operasyonlara son verilmeli... Yetmedi mi!" diyor...
Fotoğrafın bütününü göremeyenler şimdiki EKONOMİK saldırıyı hiç anlamıyor... Karşımızda koca SOVYETLER'i çökerten bir güç var.
Bunu hafife alıyorsanız söyleyecek sözümüz yok. Ama bir mücadele karşınızdakinin zayıf yönleriyle kazanılır. Bunun için de bilmek şart...
Öncelikle karşıda durup DEVLETİN üzerine çullanmaya çalışanların arkasında muazzam bir kolektif akıl var. Yakın tarihteki bütün finansal operasyonların tamamına yakınında bunların parmak izi vardı!
İsimleri aklayacak ya da kefil olacak değilim. Ama Erol Evcil olayı var! Pek çok kişi bilmez. Evcil yanılmıyorsam TMSF'den Sivas Demir Çelik Fabrikası'nı satın aldı.
Aldı ama bir süre sonra karşısına FETÖ çıktı. Biz bunu göremedik. Pek çok noktada olduğu gibi... KARA PARA AKLAMA ve MALKİ CİNAYETLERİNDEN dolayı zaten başı derde girecekti... Bir de devletin kontrolünde olan 128 milyon'u vardı. OSMAN KARAKUŞ devreye girdi.
Yanında Zekeriya Öz de vardı. Evcil'in karşısına geçip fabrikayı istedi. Ama teklif bu kadar da değildi! Devletteki 128 milyonu da kurtaracaklarını, yarısının ŞAPKALI HİZMET'e yani FETÖ'ye verilmesi gerektiğini anlattılar. Doğal olarak Evcil "Hayır" dedi. Sonra başına gelenler ortada...
Bu ne ilkti ne de son olacaktı! Ama bizler arada gidenler ile FETÖ arasında ilişki kurmayı biraz erteliyoruz galiba... Çünkü karşımızda 50 yıllık bir örgüt var...
Devam edelim...
Tarihler 1996 yılını gösteriyordu. Gülen hiçbir zaman yapmadığı ve yapmayacağı bir şeyi hayata geçiriyordu. Devlete sızan EMNİYET MÜDÜRÜ, SUBAY, HAKİM ve İSTİHBARATÇILARI ilk kez bir araya topladı. Altunizade'deki o özel katta. Gülen devletin içindeki adamlarını tek tek bilirdi o zamanlar ama hiç biri diğerini tanımazdı. Kaymakam valiyi, kara subayı havacıyı bilmezdi.
O gün ne olduysa özel 100 kişilik ekibe vaaz vermek istedi. Kamerayı da açtırdı.
Bir yanda kamera, bir yanda örgütün ileri gelen abileri, ortada da 100 kişilik özel bir ekip... Devlete, kılcal damarlara sızmaktan, hissedildiklerinde ölü numarası yapmaktan söz etti. (Şimdi öyle yapıyorlar! Demek ki o günlerden kalan bir emir...) O akşam kayıt altında inanılmaz direktifler verdi. Gelen 100 özel yetiştirilmiş ve sızdırılmış isim de şoktaydı aslında.
Tempo ilk kez bu kadar yükseliyordu...
Orada kimler vardı, baksınlar! O vaazla birlikte ÖRGÜT resmen su yüzeyinin üzerine çıkan denizaltı gibiydi. Artık açıktan yürüyeceklerdi. O akşam kayıt altına alınan konuşma 15 Temmuz BAŞARILI olsaydı herkese izlettirilecekti...
Ancak siz de biliyorsunuz ki 1996'da kayıt edilen o kaset 18 HAZİRAN 1999'da ATV'den yayınlandı... Bu bir operasyondu!
ALİ KIRCA bunu bilerek yayınladı, sonuçlarını gördü de gaza bastı demiyorum.
Gazeteci bunu bilmeyebilir! Ama sızdıranlar, kaseti kanala getirenler bunu bilir... Çünkü o tarihte Gülen ABD'ye kaçmak zorunda kalmıştı. 28 ŞUBAT'ı kurgulayan akıl Gülen'i alırken ÖCALAN'ı veriyordu! Tabii o zamanlar bunu yine çok kişi anlamıyordu!
Oyunu kuran, bir elle veriyor diğer elle alıyordu! Ve o günden beri Türkiye bu iki oyuncu üzerine kurulan senaryonun acısını çekiyordu! Neyse...
Gülen kaçmış, ancak 4 ay boyunca orada kalmayacağını herkese ilan etmişti.
Israrla her gün Türkiye'ye döneceğini söylüyordu! Valizini bile boşaltmamıştı. Israr artınca devreye CIA girdi. Çünkü Gülen dönmekten vazgeçmiyordu... Bunun üzerine 1996'daki o akşama gidildi. 100 özel öğrencinin de içinde olduğu "devlete sızın, hakim olun, savcı olun, asker olun, polis olun..." sözlerinin yer aldığı kaset patladı. O ana kadar herkes Gülen'i ILIMLI tavrıyla biliyor ve bütün ALGI operasyonu bu yönde ilerliyordu. Bu yayın büyük ses getirdi...
Ortalık karıştı. Gülen şoke oldu.
Bence CIA'nın yüzünü ilk o gün gördü.
Sonra Reha Muhtar'a bağlanarak günah çıkarmaya çalıştı. Ama olmadı... Gelemedi.
Olması gerektiği yerde kalacaktı. Onu yönetenler Türkiye'yi karıştıracakları için elde tutuyorlardı. Zaten o da gönüllüydü buna! Sadece bunu Amerika'dan yapacaktı... Artık ne denirse eksiksiz yerine getirecekti. Karşısındaki SIZABİLECEĞİ ve ele geçirebileceği bir devlet değildi.
CIA ile ABD ile oyun oynanmayacağını iyice anladı. Bunu ne kendisine ne de ona inananlara anlattı. Herkes bir zaman tüneline girmişti. Günü geldiği zaman ABD'yi de yöneteceklerini sanıyorlardı.
Akıl alacak gibi değildi ama benim 12 yaşında BUCA'da görüp reddettiğim örgüt kendinde Washington'un sahibi olacak gücü buluyordu... Komikti. Ama inanıyorlardı...
Tabii inanmak için de nedenleri vardı!
Mesela İshak Alaton, Gülen ile görüşmeye gider. Gülen'in boyu posu konusunda bir fikri vardır. Kapı açılır, sarılırlar. Sohbet uzar gider. Bittiğinde Gülen Alaton'u kapıya kadar uğurlar. Alaton dönüp bakar ve kendi kendine "Boyu 10 cm daha uzamış" der...
DURUM BUDUR! Yapacak başka da bir şey yoktur!
Peki tarih sırasına bakalım... Bu kasetler nerede yayınlandı? ATV'de... Aradan bir yıldan biraz fazla zaman geçmişti ki DİNÇ BİLGİN gitti! Tabii sahibi olduğu ETİBANK ve SABAH da... Devam edelim... Fatih Çekirge yönetimindeki STAR gazetesi vardı! Bu gazete de periyodik bir şekilde Gülen'e vururdu!
Gazeteci haberini yapar! Buna kimsenin sözü yok! Ama faturayı Cem Uzan ve ailesine kim çıkardı! Görünmeyen FETÖ'cüler... Başta dediğim gibi kimseyi aklayacak, savunacak ya da kefil olacak değilim. Ama bu operasyonlarda yer alan, rapor yazan, devleti harekete geçiren, el koyan ve sonrasında kritik adımları atanlara bakın! HEPSİ FETÖ'cü... Hiç eksiksiz hem de! Mallara el koydular, sonra da bunları satıp paralarını alma derdine düştüler!
Mesela Alaattin Kaya, TMSF'deki yetkili adamlarıyla şirket kurup bu işlere baktı! Kim biliyor bunları? Bilemem!
Peki 1997'de Altunizade'ye CUMA GÜNÜ yemeğe davet edilen medya patronunu kim biliyor! Purosuyla Gülen'in huzuruna çıkan, önce üst perdeden konuşan, ancak İKİ ÖNEMLİ KASETLE ESİR ALINAN MEDYA patronu kimdi?
Neden o gün bugün hiç karşılarına dikilemedi... Anlatmak istediğim bu adamların arkasındaki AKIL büyük ve kolektif! PARA OPERASYONLARI ve adam tasfiye etmede ellerine kimse su dökemez! Bakın son dönemlere... Tayyip Bey konuşuyor, DOLARI fırlatıyorlar.
Binali Bey konuşuyor, müjde veriyor, doları uçuruyorlar! DİYORLAR Kİ "BÜYÜK OLAN BİZİZ!"
Değiller ama bunu iyi oynuyorlar...
Çünkü ekonomide PSİKOLOJİK OPERASYONLAR DUVARA TOSLAYINCAYA KADAR SÜRER!
Bunu istiyorlar... Ve bunun için uluslararası örgütlenmeleri de işbaşında! Amaçları para üzerinden korku meydana getirmek!
Peki bu kadar mı ellerinden gelen!
HAYIR!
Bilelim diye söylüyorum... MECLİS'te yapılacak oylamada "330 çıkmasın" diye muazzam temaslar kuruluyor... Özelikle MHP üzerinden... Başka senaryoları da hayata geçirmek için çırpınıyorlar... CHP içinde de MHP içinde de ters akımlar meydana getirip bütün hesapları alt üst etmek niyetindeler... Şimdilik isimlere girmek istemiyorum ama dertleri GİDİŞATI durdurmak... Geleceklerdir. Gelmeleri sürpriz değil... Ancak psikolojik olarak güçlü olması gereken Türkiye'dir!
Bakın size çok ilgisiz gibi görünen ama bizi çok ilgilendiren bir gelişmeyi aktarmak istiyorum... REUTERS geçti bunu...
İsviçre merkezli yatırım bankasının sahibi olan Edmond de Rothschild önemli bir karar aldı. Uzun yıllar İngiliz toprağı olan Hong Kong'taki faaliyetlerini kapatma kararı aldı.
Banka ayrıca Endonezya ve Hindistan'daki offshore paraları da evine getirecek. Bu konuda kuralları çiğneyenlere de ceza uygulanacak. Edmond de Rothschild uygulamalarıyla 2015 yılında Asya'da offshore hesaplarından eve dönen para 1.5 trilyon dolar oldu. Bu akış daha da hızlanacak. Yani Rothschildler AVRUPA'ya akışı hızlandırdı. Bu DOĞU'da sarsıntının olacağı, Avrupa'nın ayakta kalmak için savaşacağı anlamına gelir...
Peki biz son dönemde kimlerle mücadele ediyoruz açıktan?
Evet! ALMANYA ve AVRUPA ile...
Peki Erol Evcil'e bile çöken Zekeriya Öz nerede? FETÖ'cüler nereye kaçtı? Kimlere nerede madalya veriliyor?
ALMANYA... AYŞE NUR BAHÇEKAPILI'ya "KIRMIZI PASAPORTUNU TANIMAYIZ!" diyen kim?
Yine ALMANYA...
NATO'daki darbeci askerleri alıp bağrına basan ve Türkiye'ye vermeyen kim?
Yine ALMANYA...
Avrupa'nın sağlıklı olarak ayakta kalması için Türkiye'nin yanlarında olması şart.
Kontrol etmek mecburiyetindeler... Başka şansları yok. Bu nedenle geleceklerdir.
Her türlü yolu da deneyeceklerdir... Bunun anlaşılmaz bir tarafı da yok... Sadece içerideki herkesin bunun farkına varması gerekiyor... Bizi hep ayrı ayrı düştüğümüz için yenebildiler. Korkmayın bir araya gelin!
Bunu gördükleri an yapacakları hiçbir şey yok... Ama siyasette ve parada ayrılmayın, ayrılık görüntüsü vermeyin!
BAŞKANLIK gelinceye kadar dikkatli olun!
HERKES!

NOT: MİT TIR'ları davasına bakan savcının aracının taranmasına iyi bakın! Mesajı okuyun!