Hollanda'da BAKANLARIMIZA yapılan çirkin davranıştan sonra İSVEÇ ikinci hamleyi yaptı. "Türk bakanları burada görmek istemiyoruz" dedi. Şimdi bu ülkede KAMYON TERÖRÜ kendini gösterdi.
Dünyanın en huzurlu ülkelerinden biri daha terörle tanıştı... Terör kendini daha çok gösterecekti...
Avrupa'daki TÜRK KRİZİNDEN sonra Merkel bütün birliği toplayıp VATİKAN'a gitti. PAPA duruma el koydu. Bazı Protestan liderlerle birlikte KATOLİKLER VATİKAN'da üç gece geçirdi.
Çok önemli olduğunu yazmıştım.
İleride daha da iyi anlaşılacak...
Avrupa DAĞILMAMAK için bir araya gelip VATİKAN'a sığındı.
Bunun birkaç nedeni vardı! Ancak en önemlisi KATOLİKLER'LE YAHUDİLER'in tarih kadar eski olan savaşıydı. Artık bu savaş su üzerine çıkmış ve Avrupa kendisine saldıran ROTHSCHILD ailesine karşı birleşiyordu...
Tehlikenin ismini herkes biliyor ama söyleyemiyordu. Koca AVRUPA titriyordu...
Ve titremeye devam edeceklerdi... İsveç de ALMANLAR'ın dümen suyuna takılan ilk ülkelerdendi. Zaten tarihleri iç içeydi! İşte bu koroya katılmanın faturasını dün ödettiler.
Maalesef yine terörle. EN ucuz savaş biçimiyle yani. Bu Avrupa'da sürecekti. Yayılacaktı...
Çünkü artık ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI bütün hızıyla kendini göstermekteydi... Bir de İSVEÇ, SURİYE'ye füzelerle saldıran ABD'yi eleştiren tek ülkeydi!
Devam...
VATİKAN demişken FETÖ'ye geçelim... Ve etrafımızdaki durumu da anlamaya çalışalım... 28 Şubat döneminin etkili ve kudretli paşalarından birinden İNGİLİZ BÜYÜKELÇİ ısrarla randevu ister. Sonunda PAŞA dayanamaz ve "Tamam gelsin!" der. Gelir... Paşa uzatmaz, "Buyurun ne istemiştiniz" diyerek konuya girer... Büyükelçi "GÜLEN CEMAATİ İÇİN GELDİM. ÇOK TEHLİKELİ BİR YAPI. DEVLETİNİZ İÇİN İLERİDE BELA OLACAK" şeklinde cevap verir...
Paşa şaşırmıştır. "İyi ama siz nereden biliyorsunuz?" diye sorar. Cevap kesin ve nettir: "Biz kurduk, Amerikalılar kaptı da ondan..." Bunu daha önce yazdım. Şimdi biraz açalım. Açalım ki anlaşılsın... Ve kullanılanlar bir kez daha düşünsün!
FETÖ belki de 100 yılın en büyük istihbarat operasyonudur. En önemlilerinden olduğu kesindir... Kime sorsanız, kime mikrofon uzatsanız ÖRGÜTÜN arkasında CIA'nın olduğunu söyler. Kanıksanmıştır bu!
Ama tam bir cevap değildir. Bir yanı eksiktir...
FETÖ'nün işleyişi LANGLEY'de planlandı. Bu doğru. Ama bir de bizim hiç üzerinde durmadığımız finans ayağı vardı!
İşte bu da LONDRA'da kuruldu. Ve oradan yönetildi! Bakmadık tabii...
Mesela bir çok kişi tasfiye edilirken BANK ASYA'da hesabı olup olmadığına bakıldı.
Bu bankanın MERKEZİ LONDRA'ydı.
ÖRGÜTÜN para transferleri sistematik bir şekilde bir yerlere uğrasa da soluğu LONDRA'da aldı. Bizler İNGİLİZLER'i fazla tanımayız. Onlar Amerikalılar gibi ortaya çıkıp konuşmazlar. CIA görevlileri gibi "Her gizemli kurumun arkasında biz varız" demezler. Ama orada olduklarından emin olabilirsiniz! İşte bu İNGİLTERE 1980 DARBESİYLE birlikte FETÖ'nün en büyük hissedarı oldu! İngiltere, FETÖ'ye eğitim kurumları, dershaneler, yardım kuruluşları, turizm zincirleri kurdurdu. Özellikle bağış sistemi sayesinde İngiltere, FETÖ'yü yönetti.
Ama hepsini ıskaladık. FETO, ORDU İÇİNDE KORUNUYORDU! Eğer ABD ve İngiliz kanadı korumasa çok önce tasfiye edilirdi. Ama her ikisi birden koruyunca kimse ilişemedi... Bu net!
ABD örgütün yönetim şekline yön verirken, finans desteği İngiltere'den gelecekti. Londra yönetti parayı. Kurulan yardım dernekleri ya da diğer oluşumlarla ortaya çıkan NAKİT Londra'nın ellerindeydi!
İngilizler, FETÖ'nün dahi bankacıları ile bir araya geldi. 2004 yılında The Islamic Bank of Britain'i kurdu. Şu anda bu bankanın onlarca farklı isimde kolları faaliyette.
The Islamic Bank of Britain kurulduktan sonra kısa sürede sistem oturdu. 5 kıtada da güçlü bir alt yapı için Standard Chartered, HSBC, Rosette Merchant Bank, Barclays Capital, Royal Bank of Scotland, Gatehouse Bank, QIB UK, Bank of London and the Middle East (BLME), European Islamic Investment Bank (EIIB) da katılım bankası bölümleri kurdu. Sistem tutmuştu! AKIL BÖYLE BİR ŞEYDİ! Yine biz bilmiyorduk tabii!
Neyse BANKA işi uzun konu! Başka zaman bakarız! Ama İngiltere 'Katılım Bankası'nı kurarak, Körfez parasını kendine çekti. İngiltere bu sistem sayesinde trilyonlarca dolar kazandı. Hem de FETÖ sayesinde Türkiye'de gücüne güç kattı. Bunu ıskaladık! Çünkü bunu görecek çok kişi yoktu!
Bu kadar şey yaşandı ortaya çıkan, radara yakalanan tek bir İNGİLİZ gördük mü?
Elbette hayır! Göremezdik. Son yıllardaki şiddetli mücadele içinde hiçbir İngiliz'in öne çıkmadığına şahit olduk. Yoktular! Ama biliyordum ki hepsi oradaydı! Çünkü akıllı olan onlardı... Başkasına ait bir gücü İngilizler'den başka kimse kendi lehine kullanamazdı. FETÖ denilince akla hep ABD'li elçiler, CIA ajanları, düşünce kuruluşlarının önemli isimleri, gizemli askerler gelir. Elbette bunların hepsi organizasyonun içindeydi.
Ancak gerçek merkezin biri hep Londra oldu. Iskaladık!
Gelelim 17-25 Aralık'a...
Çok yakından takip ettiğim operasyona! 17-25'teki operasyon tutmayınca ve bu tarih DEVLET tarafından milat kabul edilince FETÖ parasını Londra'ya taşıdı...
Mal mülk oradaydı. Garip olan CIA bunu anlamıyor ve devamlı ANKARA ile karşı karşıya geliyordu. Gülüyordum ama durum böyleydi. İngilizler herkesin gözlerinin içine baka baka kusursuz operasyon yapabiliyordu.
Gerçekten ellerine kimse su dökemiyordu.
Amerika, Türkiye gibi bir DOSTU kaybederken bir açıklama bile yapamıyordu.
Yedikleri operasyonu açıklamaktan acizdiler.
Ama her gizemli yapının arkasında var olduklarını söylüyorlardı! Gerçek başkaydı.
İstihbarat dersi veriliyordu. CIA sesini çıkaramıyordu!
Bütün yaşananların arkasından İngilizler bölgede ve dünyada güçlü olmak için TÜRKİYE'yi yanına almak için her yolu deniyordu!
Devam...
Operasyonlar başlayınca ve FETÖ tasfiyesi hız kazanınca kaçışlar başladı!
Türkiye'deki mücadeleyi kaybeden FETÖ üyeleri, dışarıda adres arar hale geldi. Beyin takımı ve finans ayağının merkezinde yer alan işadamları, üst düzey bankacıların hepsi İngiltere'ye gitti. Adı duyulmamış ancak para konusunda çok güçlü olan birçok isim şu anda İngiltere'de yaşıyor.
Ülkenin en saygı gören isimleri olmaya başladılar bile...
Amerika'ya giden FETÖ üyeleri ise, "Disposable" yani "Kullan at" olarak görülen kişilerdi. Değersizdiler, birçoğu ABD'de zor durumda. Maddi olarak güçlü olanlar ise, zor durumda olanlara sırtını döndü. Yüz vermiyorlar. Sonuçta İngiltere FETÖ'den vazgeçti! Ama değerli üyelerinden asla!
Zaten düğüm de burada başlıyordu! Dikkat etmediğimiz, gözden kaçırdığımız eşik tam da burasıydı!
ABD, İngiltere'nin aksine sistemin kilit noktalarında bulunanlarla yeni planlar organize ediyor. Startı verdi bile. FETÖ, bazı ülkelerde yine güçlü.
ABD bunu kullanmak için çok istekli.
Vazgeçmeye niyeti yok. ABD Başkanı Trump, Gülen konusunda çok net. ABD'de Gülen'i istemiyor. Ancak Trump, bugün itibariyle karar verecek güce sahip değil.
Trump'ın çaresiz kalmasının nedeni var tabii...
Amerika yani CIA GÜLEN'den sonraki dönemi kurguluyor. Bunun için yoğun çalışma içinde. Gülen sonrasında bu yapı etkili bir şekilde kullanılacak. Tüm planlama hızla devam ediyor. Tabii burada sorulması gereken çok önemli bir soru var!
GÜLEN'DEN SONRA ÖRGÜTÜ KİM YÖNETECEK?
İşte püf noktası tam da burası!
Bu kişi hazır. Gece gündüz çalıştırılıyor ve ders veriliyor. Şurası kesin ki İSLAM'ı GÜLEN'den çok daha iyi biliyor. Ve gençlerin dilini anlamış bir isim. Türkiye'de hala çok canlı olan sinir uçlarını kontrol edebilen biri... Gülen'den farkı çok ileri derecede ARAPÇA ve KÜRTÇE bilmesi...
GİZLİ KALMAYI BECEREBİLEN FETÖ ÜYELERİ İLE İRTİBATTA OLAN BU!
Konuşuyorlar! Hedef ORTADOĞU'da güçlü bir yapı! Hazırlıklar sürüyor... Kaybettikleri Türkiye'yi kazanmak için yeni, zor ve uzun bir oyun! Ama emin olun Türkiye o tarihe kadar kendi yolunu çizmiş olacaktır... Zaten o yola ilk taşlar çoktan atıldı bile... Gariptir Amerika bunu bile görmedi!
Yapacak bir şey yok! Türkiye kurulan yeni dünyada yerini istediği şekilde alır...
Alacak da...
NOT: Amerika Toma Hawk füzeleriyle SURİYE'yi vurdu. Avrupa Birliği tam kadro bunu destekledi... İsveç'in buna karşı olduğunun altını çizdim. Tek ülkeydi karşı çıkan! Bir de LE PEN vardı! Le Pen de şiddetle AMERİKA'nın dünyanın jandarması olmadığını haykırıyordu.
ABD'nin gereken dersi alacağını söylüyordu. Rusya da aynı şeyleri ifade edip ABD ile savaşın eşiğinden dönüldüğünü duyuruyordu!
İttifaklar da itilaflar da ORTADOĞU'da baş gösterecekti. Zaten adımlar çoktan atıldı. Saflar giderek netleşecek! Tansiyon yükselecek!