
Asabiyet, haset, gıybet, şehvet, kibir, dedikodu, cimrilik, kin, gadap, hevâ heves ve daha türlü türlü fısk-ı fucur'umuzu bu ayda tespit etme imkânımız oldu. Artık kimse; iki rekat namaz kıldı, Allah'ın verdiğinde zaten hakkı olanlara paylarını verdi, zaten haram olandan elini, gözünü, dilini, kulağını sakındı diye evliya olduğunu düşünmüyordur, her hâlde. Kendinde olduğundan haberi bile olmadığı daha ne huyları varmış, bizzat müşahade etti.

Kabul etmek de başlangıçtır, aslında.
Şimdi bunlarla mücadeleye geldi sıra. Peki bu mücadeleyi nasıl yapacağız?
HASET VE GIYBETLE NASIL BAŞA ÇIKACAĞIZ?



ASABİYET, GADAP İLLETİNDEN NASIL KURTULACAĞIZ?

Böyle devam edersek er ya da geç Allah Teâlâ'nın da bizi başka bir zâlime böcek gibi ezdirebileceğini aklımıza getireceğiz.

Kendimizle, içimizde kuduran nefsimizle sürekli uğraşacağız.

Bir an boş bırakırsak o nefis bizi tepeler, o sebeple hep teyakkuzda olacağız.
Yetmez, fakire, fukaraya, kimsesize, yetime, darda kalmışa yardım edeceğiz.
Hizmetlerine koşacağız: "Rabbim kalbimi yumuşat, şu rezil hâlden kurtar beni de, bu hâlde olan cümle din kardeşlerimi de!" diye dua edeceğiz. Asıl acınası olanın kendimiz olduğunu kabul edeceğiz.
PEKİ YA KİN?

Dinimiz diğer mü'minler için en az kendimiz için istediğimiz kadar iyiyi istemeyi emreder. Kin'i olan kişi bunu yapamaz ki! O sebeple de, ne kadar Allah Teâlâ'nın emrini tutuyor görünse de, aslında temeli bozuk olduğu için yaptığı ibadet taatten ne zevk, ne feyiz ne de bir fayda alabilir.

Kalbinde kini olan bunu bir düşünsün.
Eğer ki, yine kininden geçemiyorsa, "cehennemi tercih ederim arkadaş" diyorsa ona yapacak bir şeyimiz yok, "Allah hidayet versin" demekten başka.

Bayram geldi! bak ne güzel fırsat da ayağına geldi. Olur da o kişi kendisiyle barışmak istemese dahi yine gitsin, elini uzatsın. Gerekiyorsa, "kusura bakma hatamız olduysa affet, büyüklük et" desin.

Kalbinizden bu kini atması için Rabbimize yalvarın ve o kişi için hayır dua edin.
Çünkü kini kalbinden atmadığı sürece, onun da dini yoktur ama bundan haberi yoktur zavallının.


Nefsinizi yorun, dâima bir işle meşgul edin ki nefsinizin ne vakti ne gücü kalmasın şehvete gidecek.

Parayı kendi kazandı sanıyordur.
Sadakayı, zekatı kendi verdi sanıyordur.
Güzelliği, gücü, kuvveti kendisinden sanıyordur, hatta hiç gitmeyecek gibi ahmakça yaşıyordur. En acayibi, kıldığı namazı, tuttuğu orucu, hatta imanı bile kendinden biliyordur. "Ben böyle güzel Müslümanım, ibadetime böyle güzel dikkat ederim, böyle mübarek biriyim" sanıyordur.


Güzel ahlâka, güzel ahlâkın en mükemmel temsilcisine Efendimiz'e (sas) kavuşturur, öylece yaşatıp, emanetini öylece teslim alır. Allah'a emanet olunuz vesselâm.
BİN ÖMÜRLÜK MÜJDELER
* Hazreti Cabir (r.a), Efendimiz'den (s.a.v.) rivayetle; Resulü Ekrem Efendimiz bir gün bizlere şöyle buyurdular: "Ramazanın son gecesi olduğunda, semavat ve arz ve melekler, ümmeti Muhammedin musibetine ağlarlar." dediğinde, biz dedik ki: "Ya Resulallah!
Hangi musibete?" Saadetle buyurdular: "Ramazanın gitmesi musibetine", "Zira ramazanda dualar kabul, sadakalar makbul ve ecri kat kat hasenata verilen sevap pek çok, azab ise kaldırılmış, günahlar af olmuş, hangi musibet ramazanın gitmesi kadar büyüktür?"
* İbni-Mesud (r.a.), Efendimiz'den rivayet ettiler:
Oruç tutan mü'minler, bayram gününe erişip, bayram namazını kılmak için çıktıklarında, Allah Teâlâ meleklerine hitaben; "Ey meleklerim! Emri tutan kullarım benden yaptıkları ibadetlerin ecrini istiyorlar. Sizler şahid olun, bu kullarıma yaptıkları amellerinin derecatına göre fazlu keremimden ecirler ihsan ettim.
Kimini, Mâğfiretimle, kimini Cennetimle, bazısını Cemalimle mükafatlandırdım." der. Ümmeti Muhammed hakkında bu iltifatıilahiyeyi işiten melekler bizlere hitaben; "Ey ümmeti Muhammed!
Müjde sizlere; evlerinize sevinerek dönünüz. Günahınız affoldu.
Seyyiatınız hasenata tebdil oldu." müjdesini verirler. O vakit, Allah Teâlâ Hazretleri: "Ey has kullarım benim rızam için oruç tuttunuz. Benim lûtfûmla iftar ettiniz. Evlerinize dönünüz, sizleri affettim. Sizleri cennetime layık kıldım." buyurur. Tabi, Allahın emrini tutan ile tutmayan bir olmaz. Bu hitabı-izzet, bu iltifatıilahi, Rabblerine kul olanlar içindir.
* Ramazanın evveli rahmet, ortası mağrifet, sonu da nardan azad olmaktır. Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde; "Günah edip, nara müstahak olduğu halde, Ramazan'a hürmet eden kimselerden erişip, nara müstahak olanlardan altıyüz bin kişi nardan azad olur. Bu afüv böylece Kadir Gecesine kadar devam eder. Kadir Gecesi olduğunda, Leyle-i Kadirden bayram gününe kadar, her saatte; Ramazan'dan Kadir Gecesi'ne kadar af olan miktar kadar af olunur ki, bu affın ve mağfiretin en azı cehennemden azad olmaktır." buyurmuştur.
AYET-İ KERİME
* İnanan ve güzel amel işleyenler, insanların en hayırlılarıdır. Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır.
İşte bu mükâfat, Rabbine saygı göstererek korkanlar içindir. Beyyine 7- 8
* "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sâbit kıl, kâfirler gürûhuna karşı da bize yardım et!" Âl-i İmrân, 147
* "Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mü'min olarak evime girene ve bütün mü'min erkek ve mü'min kadınlara mağfiret eyle. Zâlimlerin de sadece
helâkini artır." Nûh, 28
HADİS-İ ŞERİF
* "İki kişi, bir kişiden hayırlıdır. Üç kişi, iki kişiden hayırlıdır. Dört kişi, üç kişiden hayırlıdır. Cemaat olmanız gerekir.
Muhakkak ki, Allah'ın (yardım) eli cemaatle beraberdir. Allah azze ve celle ümmetimi ancak hidayet üzere cem eder, toplar. Bilin ki, cemaatten uzak duran her kişi ateşe düşer. İbn-i Asâkir, Müsned
* "Allah mahlûkâtı yarattığı vakit, kendi nezdinde arşın üstünde bulunan kitabına "Rahmetim gazabıma üstün geldi." diye yazdı. Müslim
* "Rabbiniz gerçekten çok merhametlidir.
Kim içinden bir iyilik yapmayı geçirir de onu yapmazsa, ona bir iyilik sevabı yazılır. Eğer onu yaparsa, on katından yedi yüz katına hatta kat kat fazlasına kadar iyilik sevabı yazılır. Kim de içinden bir kötülük yapmayı geçirir de onu yapmazsa, ona bir iyilik sevabı yazılır. Eğer onu yaparsa, bir kötülük günahı yazılır veya Allah onu siler." Dârîmî
* "Bu, Allah'ın kullarının kalplerine yerleştirdiği merhamettir ve Allah, ancak merhametli kullarına rahmet eder." Buhârî
* "Allah Teâlâ rahmetini yüz parçaya ayırdı.
Doksan dokuzunu kendi yanında tuttu, bir parçasını ise yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle bütün canlılar birbirine merhamet ederler. Hatta kısrak (emzirirken) yavrusuna basıp da zarar verir korkusuyla ayağını kaldırır." Müslim
SORDUM ÖĞRENDİM
Cenâb-ı Hakk'ın haram ettiği şekilde bayram kutlaması yapılan bir yere bayramlaşmak için gitmek caiz midir?
Tehdit ve mecburiyet haricinde böyle bir meclise gitmek asla caiz değildir. Bu hususta akrabalık ve kul hakkı sorumluluğu oraya gitmeyene değil o meclisi kuran ve oraya iştirak edenlere aittir. Kişi tercihini Allah'ın rızasına göre yapmalıdır.
DUA
* "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağışlayansın." (Âli İmrân 8) Âmin.
* Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın.
Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara 286) Âmin.
* "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et. (Araf 155) Âmin.
* Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" (Kehf 10) Âmin.
* "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin." (Haşr 10) Âmin.