Hollanda'nın Türkiye'ye karşı takındığı tavrın faşizm olduğu söyleniyor. Katılıyorum. Ama tek başına faşizm Hollanda'yı tarif etmek için yeterli değil. Bu sadece faşizm değil, açık bir barbarlıktır.
Diplomatik teamüller bir tek Türkiye'ye lazım değil.
Tarih boyunca devletler bu tür geleneklere uymayı öncelikli bir konu haline getirmiştir.
Ve diplomatik temsilcilere dokunulmazlık ilkesi geliştirilmiştir.
Dünyanın gelişmişlik düzeyinin en düşük olduğu ülkeler bile böylesi rezaletlere imza atmaktan çekinir ve utanırlar.
Kırmızı pasaport sahibi bir bakan veya diplomat dokunulmazdır. Eğer bu kuralı çiğnerseniz biz de sizin temsilcilerinize dokunmaya başlarız.
Hollanda bu barbarlığı neden yapıyor?
Bence cevap basit. Türk ve Müslüman düşmanlığı Avrupa'nın en temel değerleridir. Avrupa'yı var eden değerler demokrasi ve insan hakları değil bize duyduğu düşmanlıktır. Fırsat buldukça bunu ortaya koyarlar.
Eğer bir ülkede Müslüman karşıtı tavır takınmak seçimde kazandırıyorsa bu bir mazeret değil ayıptır. Eğer Hollandalı siyasetçiler biz aslında ırkçı ve Türk karşıtı değiliz ama seçimde kazanmak için böyle yapıyoruz diyorlarsa özürleri kabahatinden beter demektir. Bu Avrupa kültürünün ve Türk-Müslüman karşıtı kimliğinin ve değerlerinin göstergesidir. Kimse gizlemeye kalkmasın. Sömürgeciliği bile insanlığa hizmet ve beyaz adamın yükü olarak sunmaya alışmış Avrupa kendisini de demokrasi ve insan haklarının savunucusu ve kaynağı olarak sunmaktadır. Hâlbuki Avrupa'yı asıl inşa eden bu pozitif değerler değil, ötekileştirmeye dayalı Müslüman karşıtlığıdır. Bunu tekrar tekrar görüyoruz. Yüzyıllardır süren bir sahtekârlık ve düşmanlık var ortada.
Hollandalılar özelinde biz bunu en son Bosna'da gördük. Hollanda'yı Srebrenitsa katliamından hatırlıyoruz. Müslüman Boşnaklar Sırplar tarafından Hollandalı askerler gözetiminde katledilmişti. Hollandalılar bu insanlık suçuna ortaktır. Müslüman karşıtlıkları ispatlıdır.
Bu sadece bir Hollanda meselesi de değil. Bütün Avrupa'yı ilgilendiren bir durum. Aynı tavrın kaynağı Almanya, Fransa ve diğer ülkelerde aranmalıdır.
Hepsinin temelinde Türkiye karşıtlığının bulunduğu her yeni olayda tekrar tekrar ispatlanıyor. Öylesine öfke içindeler ki, rasyonel aklı yitirmiş haldeler. Diplomatik gelenekleri çiğneyerek en fazla kendilerine zarar vereceklerini bile göz ardı ediyorlar. Öfke, nefret, kin ve Türk düşmanlığı sınır tanımıyor.
Ama çok üzücü bir durum var.
İçimizdeki Hollandalılar yine bizi içimizden vuruyor. Her türlü olayda Erdoğan ve AK Parti düşmanlığından gözü kararmış tipler bu olayda dahi Türkiye'yi suçlu çıkarmaya çalışıyorlar.
Avrupa karşısındaki ezikliklerini ülkemize ve milletimize küstahlık yaparak aşmaya çalışıyorlar.
Yine ortalığa saçıldı hepsi. Aralarında emekli büyükelçiler, gazeteciler var.
Merak ediyorum bu emekli diplomatlar görevdeyken gerçekten ülkemizin çıkarlarını savunmuş mudur? Hiç zannetmiyorum. Bu ülke ile bu millet ile hiç alakası olmayan bu tipler hem ülkeye hem liderine düşmanlık yapmaktan keyif duyuyor. Tıpkı Avrupalılar gibi referandum sürecinde Türkiye'yi zayıf düşürmek istiyorlar. Türkiye'nin kendini inşa etme çabalarına darbe vurmak istiyorlar. Referandumdan hayır çıkarma gayreti hem Avrupalı hem içimizdeki Müslüman karşıtlarını bir araya getirmiş halde.
Bunun Hollanda'ya bir bedeli olmalı.
Öncelikle diplomatik karşılık verilecektir.
Hem de çok daha ağır bir şekilde.
Sonra siyasi ve ekonomik tedbirler devreye sokulmalıdır. Hepsinden önemlisi toplumsal tedbirler alınmalıdır.
Avrupa'daki Türkler seferber edilmelidir.
Geri kabul anlaşması kesinlikle tekrar gündeme gelmelidir. Suriyeli mülteciler sadece bizim değil Avrupa'nın da meselesi. Eğer Avrupalı ülkeler bu tür tedbirlerle karşılaşmayacak olursa daha da küstahlaşır daha da saldırganlaşır. Türkiye kendisine yapılan terbiyesizliklerin bedeli olduğunu herkese göstermelidir.