Partinin genel başkanı zaten her zaman doğrularla yanlışları birbirine karıştırarak insanlara mesnetsiz suç izafe etme yöntemini kullanıyor. Tüm siyasal kariyerini bunun üzerine inşa ettiğini ve aslında hiçbir şey kazanmasa da bu yöntemi kullanmakta ısrar ettiğini biliyoruz. Ama son günlerde iyice suyunu çıkardı. 15 Temmuz kontrollü bir darbedir demeye getirdi. Memleket uçurumun eşiğinden dönmüş. Yüzlerce şehit, binlerce yaralı vermiş. İç savaş tehdidi ile karşı karşıya kalmış. Ülkenin ana muhalefet partisi liderinin ettiği lafa bakar mısınız? "15 Temmuz bir düzmecedir" demeye getirmiş. Böylesi sorumsuz bir ifade kullanılabilir mi?
Kullanmış işte. Bu siyasetten ülkeye fayda gelmez. Ama Kılıçdaroğlu'nun zaten böyle bir niyeti de yok.
Partinin genel başkanı bu tür açıklamalar yapar da diğer temsilcileri durur mu? Muharrem İnce'nin yaptığı açıklamalara hepimiz şahit olduk.
Lokantalar, muhtarlıklar kapanacakmış?
Türkiye eyalet sistemine geçecekmiş.
Karşısındaki sunucu soruyor.
Nereden çıkartıyorsunuz? Gösterebilir misiniz? Cevap veriyor. Yanımda getirmemişim. Hayır, yanında getirmiş olsa ne gösterecekti nasıl gösterecekti gerçekten merak ediyorum. Devam ediyor. Gerçi halk okusa anlamaz diyor. Aynı siyasetçi aynı programda beş dakika önce millet okusun bu değişiklik teklifini diyordu. Okusa millet reddeder diyor. Hangisi doğru acaba? Halk okusun mu okumasın mı?
Okursa ne çıkar? Siz anladınız mı? Ben anlamadım. Kendisinin de anladığını düşünmüyorum. Öylesine bir ruh haline girilmiş ki, çok da içeriğe bakmadan her türlü suçlamayı ortaya atıyorlar.
En son bomba CHP'nin Konya milletevekilinden geldi. Her türlü sınırı yıkarak açıkça bu milleti düşman gibi gördüğünü gösterdi. Evet çıkarsa milleti İzmir'den denize dökeceklermiş. Bu ülkenin sahibi olduğunu düşünüyor.
Evet diyenleri de Yunan askeri gibi görüyor ve gösteriyor. Tehdit siyasetine başladılar bile. Anti-demokratik yöntem eğilimi başgösteriyor hemen. Hani CHP bu referandumda çok yumuşak bir yaklaşım izleyecekti. Hiç de öyle olmadı.
Daha da artacak gibi. Referandum da evetlerin sayısı arttığı müddetçe ümidini kaybeden CHP sesini yükseltecektir. Bu haliyle CHP aslına dönüyor. Toplumdan ve toplumun değerlerinden bağımsız söylem ve siyasete geri dönüyor.
Cumhurbaşkanlığı sisteminde iktidar şansı kalmayacağını bildiğinden daha da öfkelenmesini beklemek gerek. Yeni sistem geçtiğinde CHP ya kendisini toplumla uyumlu hale getirecek ya da yok olup gidecek. Siyaseten başka çaresi olduğunu düşünmüyorum. Ama geri döndürülemez bir sürece girdik.
CHP boşuna direniyor. Bugün olmazsa yarın değişmek zorunda kalacak.
Değişmezse de bugün olmazsa yarın yok olacak. Bu referandum olmazsa başka bir referandumda olacak.
Not ve düzeltme: Bu köşede yayımlanan 2 Nisan tarihli Fırat Mızrağı başlıklı yazımda Clausewitz'in meşhur ifadesini yanlış aktarmışım. "Siyaset savaşın başka araçlarla devamıdır" şeklinde yazmışım. Aslı tam tersidir.
Clausewitz "Savaş siyasetin başka araçlarla devamıdır" demişti. Konuyla ilgili uyarıyı yapan sevgili öğrencim Ahmet Arda Şensoy'a teşekkür eder okuyucularımdan bu karmaşa için özür dilerim.