R.SERDAR ATAŞ'IN röportajı....
KATLİAMIN CANLI TANIĞI ANLATTI!
İsrail'in Mavi Marmara Germisi'nde gerçekleştiridği katliamın yankıları hala sürüyor. Türk Hükümeti İsrail'le bundan sonra ilişkilerin hangi düzeyde seyredeceğini kararlaştırmak için ard arda toplantılar düzenlerken, dünyanın birçok ülkesi de İsrail'le arasına mesafe koymaya başladı. İsrail'i dünyada yalnızlaştıran katliamın canlı tanıkları ise o korkunç anı anlatıyor.
İSRAİLLİ ASKERLER "ONE MINUTE" DİYORLARDI!
Saldırı anında gemide olan
İHH Yönetim Kurulu Üyesi Osman Atalay, yaşananları anlattı. İsrail'li askerler yolculara kurşun yağdırırken neden "One Minute" diyorlardı? Saldırı tam olarak ne zaman yapıldı? Neden ölenlerin hepsi Türk'tü? Osman Atalay neleri unutamıyor? Gemide olup biten herşey.
-İsrail, katliamını haklı göstermek için Mavi Marmara Gemisi'nde Hamas'a yardım götüren teröristlerin olduğunu ileri sürdü. Bu iddia sizin açınızdan nasıl görünüyor?
-Gemide 650 tane yolcu vardı. Bunlardan yaklaşık 300-350'si Türk, gerisi yabancıydı. Bosna, Kosava, Makedonya, Endonazya, Latin Amerika, Belçika, Yunanistan, Ürdün, Mısır, Pakistan, Ürdün, Cezayir başta olmak üzere 35 ülkeden insan vardı. Bunlar arasında Alman parlementerler, Arap asıllı İsrailli bayan bir parlamenter, Vatikan'dan başpsikos ve daha pekçok tanınmış kişi o gemideydi. Yani aslında bu gemi çok dinli, çok kültürlü bir insani yardım konvoyuydu. Dinler arası diaylog derseniz bu gemideydi, medeniyetler arası diyalog da bu gemideydi. Geminin tek gaye ve hedefi sadece insani yardım götürmekti.
-Konvoy nasıl organize edildi? Gemide neler vardı? Gazzeye götürülen yardım malzemesinin tamamı Türkiye'den mi toplandı yoksa diğer ülkelerin de katkısı oldu?
-Diğer ülkelerin de katkısı vardı. 2 gemimiz vardı, biri yük diğeri yolcu gemisiydi. Yolcu gemisinde basın mensupları, köşe yazarları, Batı'dan, Türkiye'den sivil toplum temsilcileri vardı. Diğer gemide çimento, demir, jenaratör, cam, boya, inşaat malzemeleri, sakat arabaları, çocuk oyun parkları ve gibi şeyler vardı.
-İsrail'in bu gemilere saldıracağının bilindiği, Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu saldırıdan dolayı ciddi anlamda etkileneceğinin belli olduğu ama buna rağmen İHH'nın geri adım atmadığı şeklinde bir eleştiri var. IHH'nın Türkiye'yi zor durumda bıraktığına katılıyor musunuz?
-Biz böyle bir saldırının olacağını bilseydik bu yola çıkar mıydık? Biz şunu tahmin ediyorduk: Bundan önce de entelektüellerin katıldığı Gazzeye küçük tekneler gitti. İsrail'in işgal ettiği Gazze kara sularına 40 mil yaklaşıldığında bu gemiler ikaz edilir, en kötü ihtimal bu geminin pervanesine halat atılır, kilitlenir ve Aşlok limanına çekilir. Böylece dünya kamuoyu da bu acımasız kuşatmayı görür diye düşünüyorduk. Başka bir şey beklenmiyordu. İsrail'in bu şekilde saldıracağını, kan döküleceğini, ateşli sialahlarla, gaz bombalarıyla saldıracağını hiç kimse tahmin etmiyordu.
-İsrail askerleri tam olarak ne zaman saldırmaya başladı ve gemide neler oldu? Özel olarak hatırladığınız, sizi etkileyen neler yaşandı?
-Sabaha doğru 4 buçuk 5 civarında helikopterlerle, zodyaklarla geminin etrafını sararak, daha açıktan da savaş gemileriyle takip ederek saldırıya başladılar. Gemiye askerlerin yukarıdan helikopterden indirilmesiyle silahların patlaması aynı anda oldu. İkaz diye birşey yoktu.
-Peki gemidekilerin İsrail askerlerine saldırması gibi bir durum yaşandı mı?
-Öyle birşey yoktu. Ben saldırı anında orada duruyordum. Bir anda yukarıdan eli silahlı ve kurşun sıkan askerler indi. Orada kendilerine kurşun sıkılan insanlar can havliyle askerleri durdurmaya çalışarak üstlerine atıldılar. Bu gayet doğal bir refleks. Düşünebiliyor musunuz, yanınızdakiler patır patır kurşunlanıp yere düşüyor ve yukardan ateş açarak askerler tepenize iniyor. Siz de can havliyle üzerlerine atılıyorsunuz. İsrail askerleine saldırıldığı iddiası çok haksız bir eleştiri. 9 tane insan şehit oldu. Bu gemiden ne bir silah ne de başka bir şey çıktı. İnsanlar bunu konuşmak yerine önce kim kimin üstüne atladı diye tartışıp gerçeği örtpas etmeye çalışıyorlar. Kimse askeri helikopterlerin niçin sivilllerin tepesine kurşun yağdırdığını sorgulamıyor.
-Siz saldırı anında tam olarak neredeydiniz?
-Ben güvertedeydim
-Askerlerin gemiye inişlerini gördünüz yani.
-Tabi tabi, gördüm. Herşey bir anda oldu. O sırada yanıma koşarak bir abi geldi ve 'boynumu aç' diye seslendi. Yattı, önümde kaldı. Üzerinden elbiselerini gevşeteyim derken şehit oldu.
Acaba gaz bombası mı atıldı diye düşündüm. Çünkü o anda kan göremedim. O an için bir iki arkadaş daha koşup geldi ama ben aralıksız ateş ediliğini görüyordum. Yoğun bir ateş altındaydık ve ben aşağıya inerek doktor bulmaya çalıştım. Biz yukarı çıkana kadar bir yığın yaralı daha aşağıya indiriliyordu. Bir anda her taraf kan revan içinde kaldı. Yukardan İsrail askerleri aralıksız ateş ediyorlar, insanları tarıyorlardı.
-Saldırı gerçekleşirken Türk yetkililere ulaşabildiniz mi?
-Hayır, o anda bütün iletişimimz koptu.
-İsrail tarafından mı hatlar kapatıldı?
-Olabilir. Çünkü canlı yayın yaparken bize karartma da uyguluyorlardı. Bir ara canlı yayına tekrar bağlanabildik ve ilk anonsumuz bir ölünün olduğu ve yoğun bir helikopter ateşi altında olduğumuz şeklindeydi. Sonra da yayın tekrar koptu.
-Türk yetkililerle ilk ne zaman iletişim kurabildiniz ya da sizi arayan oldu mu?
-O anda arama olmadı. Zaten iletişim kopmuştu ve hiç bir cihaz çalışmıyordu.
-Ölenlerin tamamının Türk olması bir tesadüf müydü sizce, yoksa İsrail bunu kasıtlı olarak mı yaptı?
-Bunun kasıtlı olduğunu düşünmüyorum. Saldırı anında güvertede namaz kılanların çoğu Türktü. Saldırı sabah namazı vaktinde oldu. Alt kat çok kalabalık olduğu için 'arkadaşlar namazı yukarda güvertede kılalım' dedik. Dolayısıyla bu kadar Türk şehidinin olması saldırı esnasında güvertede namaz kılıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Gemiye her yönden saldırı oldu ve ilkin güvertedeki insanları taradılar.
-Saldırı anında neler yaşandı?
-Doktorlar yaralılara müdahale ediyorlardı. Ciddi bir biçimde kan kaybedenler vardı. İsrail askerleri de bu esnada kaptan köşkünü ele geçirmişlerdi. Bizler şehitler ve yaralılarla meşguldük. Daha sonra herkesi birer birer güverteye çıkardılar ve ellerimize plastik kelepçeler taktılar. Kadın, erkek, çocuk, istisnasız herkesin eline bu kelepçelerden taktılar. Çok sıcak bir hava vardı ve 3-4 saat orada bekletildik. Sonra bizi tekrar aşağıya aldılar. Bütün çantalarımız, eşyalarımız, fotoğraf makinelerimiz, bilgisayarlarımız adeta yağmalanmıştı. Sabah saat 8 civarında gemileri Aşlok limanına doğru hareket ettirdiler ve akşam saat 7 gibi limana vardık. Hepimiz birer birer karaya çıkarıldık ama ellerimizde hala plastik kelepçeler vardı. Sorgulamalar, parmak izlerinin alınması gibi uzun işlemlere başladılar. Bize sıra sabaha doğru saat 6'da geldi.
-Aç mıydınız, o ana kadar hiç yemek verildi mi?
-Hayır, verilmedi. Yaklaşık 24 saat aç bırakıldık.
-Size nereye götürüldüğünüz söylendi mi?
-Hayır, bize birşey söylenmedi. Bizi bir cezaevine topluca koydular. Sonra tekrar sorgulamalar başladı, niçin geldiniz, yasak olduğunu biliyor muydunuz gibi sorular sormaya başladılar. Biz de, 'uluslararası sulardaydık, bir ikazda dahi bulunmadan insanların üzerine ateş ettiniz. Böyle bir hakkınız yoktu' diye itiraz ettik.
-Sorgulamalar sırasında kişisel haklarınıza tecavüz edildi mi?
-Tabi canım. Bazı arkadaşlara "One Minute" esprisi bile yapıldı.
-İsrailli sorgulamacılar mı yaptı bunu?
-Evet, sorgulamada da yapıldı, gemideki askerler de yaptı. Sert davranmalar, sırta sert darbelerle vurmalar, ayakları tekmeleme gibi birçok tacizde bulundular ve bütün bunlar ellerimiz kelepçedeyken yapıldı. Bir de tehditler vardı tabi.
-Ne gibi tehditler vardı mesela?
-Sizi göndermeyeceğiz, biz herşeyi yaparız gibi sert ifadeler. Ama bir yandan da panik havası ve aceleci bir tavırları vardı.
-Neden kaynaklanıyordu bu tavırları?
-Biz de sonradan öğrendik. Türkiye İsrail'e yolcuların 24 saat içinde serbest bırakılması ve Türkiye'ye gönderilmesi ültimatonunu vermişti. Büyükelçinin geri çekilmesi ve nota verilmesi baya etkili olmuştu.
-Size baskın yapılmasından Türkiye'ye dönüşünüze kadarki zaman zarfında asla unutamayacağınız olay neydi?
-Şehit olan Cengiz Ağabey'in ilk dakikalarda bana gelerek 'boğazımı aç, gevşet' deyip önüme yığılıp şehit olması asla unutamayacağım bir acı. Gene şehit olan Cevdet arakadaşımızın yüzünü görmem ve kantinde, giriş katında şehit olan diğer 3 arakadaşımızın yüzü de asla unutamayacağım anlar benim için. Bir anda ses ve gaz bombalarının yağması, aralıksız kurşun ateşi altında kalmamız, kurşunların güverteye sağanak yağmur gibi yağması ve etrafın bir anda kan revan haline dönüşmesi hafızlarımızdan silinemeyecek sahneler. İsrail'in bu yaptığı bir operasyon değil, kesinlikle bir katliamdı. Tamamen öldürmeye yönelik hazırlanmış bir plandı.
-Bu olaydan sonra İsrail İHH aleyhine bir propanada başlattı. İsrail, IHH'yı Avrupa ve Amerika'da terör listesine aldırmak için çalışmalara başladı. İHH'nın hukuki statüsü ve çalışma alanı tam olarak nedir?
-İsrail hükümeti bunu başaramayacak. İsrail hükümeti diyorum çünkü İsrail'de yaşayan Yahudiler içinde ambargonun kalkması, Filistin sorununun çözülmesi gibi konularda çokça duyarlı olan insanlar, entelektüeller var. İsrail hükümeti İHH'yı karalamaya çalışarak kendi katliamının üstünü örtmeye çalışıyor. IHH, kurulduğu günden bu yana bu ve benzeri birçok olaya maruz kaldı. Bizim gayemiz çok açık, nerede zulüm gören, hakları ellerinden alınmış insanlar varsa oraya yardım götürebilmek. 17 yıldan bu yana birçok kuruluş veya devlet İHH'yı töhmet aldında bırakmaya çalıştı, birçok soruşturmalar açıldı. Ama İHH bütün bu suçlamalardan ceza almadan çıktı. Biz hiçbir siyasi ideolojiye angaje olmadık ve olmayız. Bir yardım kuruluşuyuz ve dünyanın neresinde bir afet, zulüm varsa oradayız. Sefaletin yaşandığı bölgelere insani yardım götürmek üzerine kurulu bizim çalışmalarımız. Resmi bir kurumuz ve yaptığımız tüm faaliyetleir rapor halinde yetkili mercilere veririz. İHH bugüne kadar Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden üç kez ödül aldı. Bu ödülleri, topladığımız yardımları amacına en uygun biçimde kullandığımız için aldık. Biz yaptığımız çalışmalarla şu anda dünyanın dört bir yanında binlerce yetime ve ailesiz çocuğa aralıksız yardım ediyor ve her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Sadece Afrika'da 40 bin kişinin göz ameliyatı yapıldı. İnsanlar bunu konuşmalı. Her türlü sosyal, sivil projeye imza atıyoruz.
-İHH'nın uluslararası statüsü nedir?
İHH, Birleşmiş Milletlere Sosyal ve Ekonomik Konseyi'ne özel danışman statüsünde bir üyedir. Aynı zamanda Başbakanlık İnsan hakları Başkanlığı İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyesi'yiz. Yine İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşu Üyesi'yiz. İnsan hakları konusunda da düzenli olarak raporlar yayınlıyoruz. İnsanların karşılaştıkları her türlü sorunla ilgili geniş katılımlı sempozyumlar düzenliyoruz. Akademisyenleri bir araya getirip bu insani felaketlere bir çözüm bulmaya çalışıyoruz.
-Hükümetin bu süreçte üstüne düşeni hakkıyla yaptığına inanıyor musunuz?
-Biz bir sivil toplum örgütüyüz, sınırlarımız bellidir. Aylar öncesinden yapacağımız projeyi basına deklare ederiz. Bu işlerde devleti arkanıza almak gibi bir şey söz konusu olamaz. Ancak saldırı olduktan sonra hükümet üzerine düşen her şeyi hakkıyla yerine getirdi. Türkiye, kendi vatandaşlarını savunmak için her yolu denedi ve başarılı oldu. 24 saat içinde ülkeye döndük. Uçaklar, bürokratlar geldi. Başbakan danışmanlarını gönderdi. Türk vatandaşı olarak, bir sivil toplum örgütü olarak bu işi yaptık. Ama iş beklenmeyen bir boyuta geldi ve ondan sonra iki hükümetin meselesi haline geldi. Biz insani yardım yaptık hükümet de üstüne düşeni yaptı.
-Sizce bundan sonraki süreç nasıl işler?
-Hukuki bir süreç başlayacaktır. Uluslkararası hukuk çerçevesinde haklarımızı arayacağız.
-Gazze'ye yönelik yeni çalışmalarınız olacak mı, İsrail baskını sizi durduracak mı?
-Tabi ki olacak. Bugüne kadar Gazze, Batı Şeria Bölgesi ve mülteci kampları için her türlü maddi, sosyal, kültürel, sağlık ve eğitim konularında yoğun ve başarılı çalışmalar yaptık. Bu bölgeye sadece İHH değil, bütün dünya yardım ediyor. Türk Kızılayı da, Türk Hükümeti de yardım ediyor. KİPTAŞ Gazze'deki bir imara el atacağını söyledi mesela. Ama İsrail Hükümeti tamamen bir terörist gibi davranıyor. Bunu da bütün dünya gördü.
TAKVİM.COM.TR - ÖZEL