İşçilerin dili tutuldu

Kuzguncuk'taki Cemil Molla Köşkü'nü restore etmeye çalışan birçok işçinin dili tutuldu... Ne yaşadıklarını anlatmayan işçiler, uzun süre tedavi gördü... Köşkün eski sahiplerinin de birçok acı olay yaşadığı bir gerçek

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :28 Ekim 2012
İşçilerin dili tutuldu

İÇİNDEKİLER

Kuzguncuk'tan Beylerbeyi'ne giderken tünele girmeden sağ tarafınızda yükselen beyaz-bordo ahşap yapı şu anda büyük bir müteahhitlik şirketinin genel merkezi. Restore edilmiş şekliyle çok da havalı. Eskiden de havasından geçilmezdi. Yaşamayı seven ve eğlenmeyi ciddiye alan bir insan olan Cemil Molla, 1885 yılında dedesi Şeyhülislam Ahmet Esat Efendi'ye padişahın küçük bir nişanesi olarak hediye ettiği Kuzguncuk sırtlarındaki geniş araziye, dillere destan bir köşk yaptırmaya karar verdi. Klasik boğaz yalılarından ve alaturka köşklerden farklı bir şeyler yapmaya niyetlenen Cemil Molla, İtalyan-Ermeni asıllı Mimar Sinyör Alberti ile anlaştı. Alberti'nin Batı tekniği ve alafranga bilimi ile Osmanlı'nın köklü görgüsü ve ruhu birleşince Boğaziçi'nin en farklı yapısı inşa edileceği anlaşılmıştı. Ve nihayet 16 odalı, iki salonlu, her odası boğaz manzaralı köşk 3 yıllık bir çalışma sonucunda inşa edildi. İçerisinde İstanbullular'ın dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırdıkları mermer hamam da bulunmakta. Hamamdaki beyaz mermerlerin her zaman ılık kalmasını sağlamak için altlarına ince kalorifer dilimleri döşendi.

HER GECE EĞLENCE VARDI
Sabahlara kadar süren felsefe ve şiir geceleri düzenlenen Cemil Molla Köşkü, zaman içinde Abdülhamit döneminin gayri resmi kültür ve sanat merkezi haline geldi. Köşkte piyano, ud, tambur, kemençe, klarnet ve tefle müzik yapılmayan gece yok denecek kadar azdı. Cemil Molla'nın küçük kızının düğünü Salah Birsel'in "Sergüzeşti Nono bey ve Elmas Boğaziçi" adlı şiir kitabında dillere destan bir şekilde anlatıldı. Cemil Molla Köşkü'nün sahil tarafında bir de mescit inşaa ettirildi ve uzun yıllar namazları bizzat Molla kendisi ya da yakınları kıldırdı. Köşk hala ayakları üstünde sapasağlam durmakta ama içinde kimse yok. Doğayla barışık bir geleneği temsil eden ve 19. Yüzyıl'ın en üst düzeydeki yaşama kültürünü ve sanatını simgelediği tarihçiler tarafından da kabul edildi. 1940'ların sonunda Cemil Molla ölünce ailenin borçları nedeniyle köşke Emniyet Sandığı el koydu ve ardından da sattı. Köşkü satın alan aile bu yapının içinde mutluluğu bulamadı. Önce ailenin oğlu bir trafik kazasında öldü, ardından da ailenin reisi beklenmedik bir biçimde yaşamını yitirdi. Geride kalanlar bu durumdan çok tedirgin oldu ve köşkü terk edip uzun yıllar bahçedeki müştemilatta yaşadı. Kuzguncuk halkı tarafından ermiş, derviş olarak kabul gören Cemil Molla'nın köşkü 1950'lerin başından, 1990'ların sonuna kadar boş kaldı. Bu dönemde köşke birçok alıcı çıktı ama anlatılanları duyanlar kuleli köşkün içini bile gezmeden kaçtı.

BÜRO OLARAK KULLANILIYOR
Bakımsızlıktan çürümeye başlayan köşkü 2000 yılında bir müteahhitlik şirketi satın aldı. Söylenti odur ki; köşk bu şirketin sahibi olan aileye de pek yaramadı. Aile içi sorunlar, sağlık problemleri baş gösterdi. Birlikte çalışan baba-oğul harika giden işlerini aniden ayırdı. Bunun üzerine aile köşkte oturmaktan vazgeçti. Köşk halen bu müteahhitlik şirketi tarafından büro olarak kullanılmakta. Kuzguncuk halkının gece bahçesine girmekten, yakınından geçmekten çekindiği köşkün hemen arkası mezarlık. Bu mezarlıkta Üryanizade Ailesi'nin büyükleri yatıyor. Geçmişten hafızalarda yer alan anılara bakılacak olursa, köşk uzun yıllar restore edilememişti, hatta semt çocuklarının dilinde hep, "işçiler burayı bir türlü yenileyemiyorlar, hepsi geldiği gibi kaçıyorlar. Çünkü restorasyon döneminde gördükleri manzara, işçilerin dilinin tutulmasına neden oldu" söylentileri dilden dile dolaşmakta.

SENEDE BİR KAYBOLUYOR

İncirli istikametinde, cadde üzerinde ilerlerken modern binaların arasında bakımsız bir köşkü bilmeyen yok gibi. Bu köşk yaklaşık 200 yıllık. Sahibi, şu anda orada yaşamıyor ama restore ettirmeyi düşündüğü ortaya çıktı. Evin içinde yaşayan aile ise hâlinden oldukça memnun. Söylentiler hakkında pek konuşmak istemiyorlar. Ailenin annesi, bu köşkte büyüdü, onun babası da tarihi yapının uzun yıllar emektarı olarak görev yaptı. Semt sakinlerinin inanışına göre köşk perili... Hatta çıtayı biraz daha yükseltiyoruz. Televizyonların bir dönem yaptığı haberlere göre, binanın senede bir kere kaybolduğu iddia ediliyor.


YARIN
: Molla Zeyrek Camisi


HALE TAN