Otopsi raporu kafa karıştırıyor

Sultan Abdülaziz'in ölümüyle ilgili birkaç rapor hazırlandığı iddia edildi. Raporlarda sultanın bedeninin soğuduğu yazılıydı. Ama son rapora ve padişahı yıkayan görevliye göre ölüm anı çok yakındı

takvim.com.tr takvim.com.tr
Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :21 Kasım 2012
Otopsi raporu kafa karıştırıyor
"... 11 Cemaziyelevvel Sene 93 ve 23 Mayıs 92 (4 Haziran 1876). Pazar günü öğleden bir saat evvel önceki Hüdavendigâr Abdülaziz Han'ın ölüm nedenini soruşturmak için Çırağan Saray-ı Hümayunu bitişiğinde bulunan karakolhaneye giderek, orada bizi alt katta bulunan bir odaya götürdüklerinde yerde serilmiş bir şilte üzerine üzeri yeni bez ile örtülmüş bir ceset gördük.
Örtüyü kaldırdığımızda sabık Hüdavendigâr Abdülaziz Han'ın cesedi olduğunu tanıdık. Muayene esnasında bütün organları soğuk, kansız ve soluk ve bazı mahalleri pıhtılaşmış kan ile kaplanmış ceset ise henüz donmamıştı; göz kapakları açıkça, kornea hafifçe saydam ve ağzı da biraz açık idi ve kolları ayaklarını örten bezler kan ile bulanmış olup kolundaki bezi kaldırdığımızda sol kolunun bükümünün biraz aşağısında beş santim uzunluğunda, üç santim derinliğinde bir yara gözlemledik. İşbu yaranın kenarları pürüzlü ve muntazam olmayıp yönü ise yukarıdan aşağıya, içten dışa doğruydu.
Söz konusu bölgenin toplar damarı kesilmiş ve bilekteki atar damarın yaklaşık çıktığı noktada çapının dörtte üçü açılmıştı. Sağ kolunun büküm yerinde de iki buçuk santim uzunluğunda diğeri gibi pürüzlü ve biraz tahrif edilmiş bir yara gözlemledik; İşbu bölgenin yarası küçük çaplı toplar damar üzerinde olup, atar damar sağlamdı. On santim uzunluğunda ve çok keskin ve bir kolunun ucunda düğmesi bulunan bir makas gösterildi. Söz konusu makas kanlı olup, sabık Hüdavendigâr'ın bahsedilen yaraları bununla gerçekleştirdiği bize söylendi; Sonra bizleri merhum Hüdavendigâr'ın ikametgâhı olan deniz tarafındaki büyük odaya götürdüler. Bu odada bir pencerenin yakınında bulunan köşe minderinin üzeri kan gölü olmuş ve hasırın üzerinde de pıhtılaşmış bol miktarda kan bulunduğu gibi, hasırın ötesinde berisinde bile kan lekeleri gözlemlenmiştir.
İşte yukarıda söz edilen vaziyetlerden hepimiz birlikte aşağıda belirtilen kararları verdik:
1- Sabık Hüdavendigâr Abdülaziz Han'ın vefatına kol bükümlerindeki damarlarının kesilmesiyle oluşan kan akması neden olmuştur.
2-
Bize gösterilen alet, söz edilen yaraları meydana getirmiş olabilir.
3-
Yaraların görünen yönünden ve bunları (yaraları- t.e.) meydana getirmiş olan yaralayıcı aletten bir intihar yani öz kıyım olduğu delile dayanarak çıkarılmıştır.
Bundan dolayı Çırağan Karakolhanesi'nde yapmış olduğumuz işbu yazılı âcizânemiz imza ve takdim edildi. Dr. Marco Paşa, C. Caratheodory (Karatodori- t.e.), Julius Millingen, İngiltere Elçiliği Tabibi P. D. Dickson, Dr. Edward Spendaro, Sıhhiye Tabibi Dr. O. Vitaki, Dr. Nurican, Dr. Milinadis, Dr. Mustafa, Dr. Nuri Paşa, Avusturya Macaristan Elçiliği Tabibi Dr. Sotto, Dr. Marc Markel, Dr. Spagnolo, Dr. Castro, Dr. Abdünnur, Dr. Jatropolo, Fransa Elçiliği Tabibi Marvan, Dr. Servet, Dr. Mehmed... Sultan Abdülaziz'in ölümü hakkında hazırlanan son rapor budur. Daha önce hazırlanan ama iptal edilen diğer raporlara da geleceğim, ama öncelikle bu raporda yer alan bilgileri Adli Tıp açısından inceleyelim. Hekim olmadığımız için sadece çok sayıda adli tıp kaynağını okumuş, anlamaya çalışmış birisi olarak aktarmaya çalışacağım. Mümkün mertebe tıbbi terimlerden kaçınmaya çalışıyorum ama ister istemez az sayıda da olsa kullanmak zorunda kalacağım. Bu yazının, Sultan Abdülaziz'in ölümümün "hasbi ilim" bakış açısıyla, sadece bu kaygıyla konunun uzmanları tarafından tartışılmasına vesile olmasını temenni ederim. Kuşkusuz yanlışlarımız varsa düzeltilmesi gerçeğin aydınlanması ve öğrenmek açısından tarafımı memnun edecektir.

1.5 SAATE VÜCÜT SOĞUR MU?
Vücut soğumuş, ama ölüm katılığı oluşmamış; ilk veri saat 11:00 itibariyle böyledir. Üzücü olay -daha sonra ayrıntısına değineceğiz- anlatılanlara göre yaklaşık 09:30 sularında meydana gelmiş. Soğumayı hızlandıran ve geciktiren faktörler var: Merhumun üzerindeki giysilerin (iki adet patiska don, bir soğuk bezi içlik, bir Rize bezi gömlek, bir adet pamuklu ve kırmızı çubuklu hırka, bir kaşmir pantolon) fazla kalın olmaması ve rahat olması soğumayı hızlandırıyor.
Hava sıcaklığının -elbette değişen iklim koşullarını da düşünerek- günümüz istatistiki derecelerine bakarak o gün, o saatlerde 15-20 C derece olması beklenmelidir. Yani çok soğuk ya da çok sıcak olmaması doğrudan önemli bir faktör olmamış. Naaşın kapalı ve hava sirkülâsyonu olmayan bir yerde bekletilmesi, merhumun iri ve kilolu yapısı gibi veriler de vücudun soğumasını geciktiren etkenler. Ölü soğumasından, ölüm zamanını tayin için başta ölünün vücut ısısı gibi gereken verilere sahip değiliz. En sağlıklı yöntem olarak söylenen Henssge Nomogramı ile yapılan bir değerlendirmede bile +/- 2,8 saat yanılma payı var.

Not: Zaman zaman bilgilerinden faydalandığım iki hekim arkadaşıma, Dr. Hakan Erdoğan ve Dr. Cemal Dindar'a teşekkür ederim.


* * *
İNTİHAR MI CİNAYET Mİ?
Feriyye Sarayı'nda iki bileği de kesilmiş halde bulunan Sultan Abdülaziz'in yaşamının nasıl yitirdiği merak konusu. İddiaların bir kısmı intihar derken, cinayet söylentileri de az değil. Olayı gün ışığına çıkaracak otopsi raporları ve ifadeler ise birbirleriyle çelişiyor.

* * *
BEDENİ SOĞUMAMIŞTI İDDİASI

Sultan Aziz'i gasletmiş kişi, cesedin soğumamış ve kollarından kan geldiğini söylüyor. Gassal'ın söylediğiyle, üstelik gasil işleminin en az bir- kaç saat sonra yapıldığını düşünürsek ölüm raporuyla ortaya bir çelişki çıktığı açıktır. Ölüm zamanına dair başka tahmin yöntemleri de var. Ama bugün bile bu zamanı tam olarak söylemek mümkün değil. Bu yüzden ölüm zamanı teriminden kaçınmak gerektiğini söylüyor uzmanlar. Adli Tıp'ta ölü katılığının 3-6 saatte başladığı, 12 saatte tüm vücudu tuttuğu bilgisi var. Bu bilgiyi de kullanacak bir verimiz maalesef yok. Dolayısıyla ölüme sebep olan şey her ne ise saatini 09:30 olarak kabul etmek durumundayız. Hava sıcaklığı, vücudun iriliği (Sultan'ın güreşçi olduğu da rivayet değil kesin bir bilgidir), cesedin beklediği yer ve giysiler gibi ayrıntılar, ölü soğukluğunun meydana gelme süresini çok arttıran veya azaltan ekstrem, aşırı unsurlar da değil.
Ölümü bilim çeşitli aşamalara ayırmış. Bizim gibi yani hekim olmayan insanların bildiği klinik ölüm, ölümün ilk evresidir. Sonraki evreye moleküler yani hücresel ölüm deniyor. Bu aşamada hücreler ve dokular ölmeye başlıyor.

* * *
KADEVERİK SPAZM BİLGİSİ YOK
Moleküler ölüm esnasında aktif kas gevşemesi olmaması durumuna kadeverik spazm deniyor. Bu durum daha çok boğuşmalı ölüm veya intihar durumlarında yani tam da bizim örneğimizde görülüyor. Şakağına tabanca dayayarak intihar eden kişinin yüzündeki ifade ve kolunun o pozisyonda kalması ya da boğuşma sonucu öldürülen kişinin boğuştuğu kişiye ait bir parçanın ölünün kapalı avucunda kalması gibi durumlar kadeverik spazmdan dolayı oluyor. Merhum intihar ettiyse ya da boğuşma sonucu öldürüldüyse kadeverik spazm olabilir. Eğer olduysa da defnedilene, en azından gasile kadar sürmesi beklenir. Ama buna dair bir bilgi nakledilmemiş.

* * *

YARIN: Kesik bilekler


TAYFUN ER