DAVA DOSYALARIYLA OYNANIYOR
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) klasik bir hukuk düzeni yok. Bunu halkın görmesi lazım. Ben bizzat yaşadığım hikayelerden biliyorum HSYK'nın çalışma yapısını. 3 günde işleme konulması gereken evrak 1 ayda işleme konmuyor. Bir hakimin önüne gitmemesi gereken evrak bir şekilde ayarlanarak onun önüne gidiyor. Dosyadaki evrakla onun önündeki evrakın numaraları birbirinden farklı, tutmuyor. Mesela bir davamda hakim Ömer Diken aynı gün hem mahkeme üyesi hem de mahkeme başkanı görünüyordu. Şikayet ettim. Hakim inceledi, "Ben suç görmedim" dedi. Sonra onu (Ali Alçık) Yargıtay üyeliğine terfi ettirdiler.
SAVCI MİT'E BAKAMAZ
Fethullah Gülen'in internete düşen ses kayıtlarından -ki bende basından takip ettim; iş adamları ile anormal bir ilişki kurduğu anlaşılıyor. Bu ilişkilerin ortaya çıkması için kayda gerek yok aslında. Türkçe Olimpiyatları'nın sponsorlarına bakmak yeterli. Ben de birkaç kez gittim o organizasyonlara. O zamanlar sadece cemaat gönüllüsü esnaf ve işadamlarından destek alırlardı. Son dönemlerindeki sponsorlar ise Türkiye'nin devler liginde olan patronlar. Daha önceki sponsorlarına bakın, bir de şimdiki sponsorlarına bakın. Baskı yapılıp yapılmadığını anlarsınız. Devletin bir kurumunun yaptığına diğer kurumu mani olamaz. MİT bir şey sevk ediyorsa savcı buna bakamaz. Bu işin şaka kaldırır yanı yok. Bu bir devlet politikasıdır. Devlet isterse silah isterse başka şey nakleder. Eğer devlet 'Bu benim malım bana ait' diyorsa orada kimsenin müdahalesi söz konusu olamaz. Adana ve Hatay'da yaşananlar skandal ötesi, Türkiye'nin dış dünyada itibarını sarsmaya dönük bir tutum. Çoğu insan sanıyor ki bunların tek amaçları Türkiye'yle ilgili dünyada teröre yardım ve yataklık eden bir ülke algısı yaratmak. Bir amaçları da Türkiye Devleti'nin istihbaratının nasıl bir zafiyet içerisinde olduğunu göstermek. Bütün gizli servisler olanı biteni hayretle izliyordur. TIR olayları paralel örgütün sadece MİT'te değil aynı zamanda askerde de olduğunu ortaya koyuyor. O TIR'ları durduran polis değil, jandarmadır. Hiç kimse bilmese bile asker devletin milli istihbaratının kontrolünde olan TIR'ları durduramayacağını bilir. Asker bunu bile bile durduruyorsa durup düşünmek lazım.
BAŞBAKAN BU ÖRGÜTÜN FARKINA ODA TV'DE VARDI
BAŞBAKAN bu örgütün farkına 7 Şubat'ta değil Oda TV davasında vardı. Savcı Zekeriya Öz, sahte delil üreterek Oda TV'yi Zirve davasıyla birleştirmek istedi. Bu sayede Diyanet'ten medyaya kadar onlarca insan tutuklanacaktı. Ancak MİT bunun bilgisini Başbakan'a verdi. Önce İstanbul Emniyeti'nde bu yapının en önemli ismi olarak bilinen Ali Fuat Yılmazer, sonra da Öz görevden alındı. Bu operasyonlar engellenince hem MİT hem de Başbakan onlar için bitti. Sonrasında ise 7 Şubat darbesi devreye sokuldu. Aslında bu yapıyı bitirmek için 7 Şubat şanstı. Ancak sanırım cemaate yakın bazı çalışma arkadaşları olayın 7 Şubat'la dondurulacağını söyleyip aldattılar Başbakan'ı.
CEMAATİ ELEŞTİRMEK SUÇ HALİNE GETİRİLDİ...
Öyle bir ortam yaratıldı ki herkes "Bir numara" yapılmaktan korktu. Özel Yetkili Mahkemeler istediğini alıp içeri attı. Hükümetin de büyük hatası oldu. Özel yetkili savcılıklar ve mahkemelerle çift başlı bir hukuk oluşmasına olanak tanındı. Bunu da paralel yapı çok güzel kullandı. Cemaati eleştirmek suç haline getirildi. Eleştiren bertaraf edildi. Ahmet Şık ve Nedim Şener, yayımlanmayan kitaptan cezaevine girdi. Benim durumum zaten ortada. Hal böyle olunca tabii vatandaşın devlete güveni sarsıldı.