2010' da, Savcı Zekeriya Öz'ün talimatıyla, futbol kulüpleri teknik ve fiziki takibe alındı. Paralel yapı mensubu polisler futbol camiasının önde gelenlerinin telefonları dinlendi. Olağan, günlük konuşmalar, şifreli şike konuşması olarak değerlendirildi. 8 aylık incelemeyle toplanan tapeler ve bazı fotoğraflar delil olarak kabul edilerek, 3 Temmuz'da operasyon yapıldı.
Plana göre, şike ile suçlanan kulüplerin Türkiye'nin dört bir yanındaki taraftarları sokağa dökülecekti. Böylece AK Parti hükümeti genel seçimde oy kaybederek iktidardan uzaklaştırılacaktı. Ancak 12 Haziran 2011'de yapılan genel seçime kadar soruşturma tamamlanamadı.
Futbol Federasyonu, 2010-2011 sezonu sona erer ermez, 2 Haziran'da ligleri tescil etti ve genel kurul kararı aldı. Soruşturma Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk'e devredildi. Berk, 3 Temmuz 2011'de operasyonu başlattı. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu, 49 kişi gözaltına alındı. Türkiye'nin önde gelen kulüpleri hallaç pamuğu gibi atıldı ancak tapelerde isimleri geçmesine ve kayıtları bulunmasına rağmen TFF'den hiçbir yönetici şike iddianamesinde yer almadı. Tek istisna, TFF Profesyonel Futbolcu Tescil İşleri Müdürü Haldun Şenman oldu. Şenman, 31 Mart 2011'de yapılan menajerlik sınav sorularını Olgun Peker'e vermekle ve nitelikli dolandırıcılığa teşebbüsle suçlandı. Şahin Ulu, "Federasyon yönetimine hiçbir işlem yapmayan paralel yargı, tabiri caizse, faili belli cinayeti bırakıp, adam yaralamadan Şenman'ı içeri attı" diyor. Paralel yapı ise medyada kulüpler aleyhine algı oluşturdu. Amaç, UEFA'nın şikeye el koymasıydı. Onca haberden ve programdan sonra UEFA şike iddialarına el koydu, Fenerbahçe'yi şampiyonlar liginden çıkarttı. Gezi olayları süresince de taraftar grupları hep kışkırtmalarla sokağa çekilmek istendi.