Esas mesleğiniz doktorluk. Artık eskisi gibi hasta kabul ediyor musunuz?
Programım ne kadar yoğun olursa olsun hastalarıma muhakkak zaman ayırırım. İstanbul'a her geldiğimde arkadaşlarımı veya ailemi ziyaret etmek yerine hastalarımı kabul ediyorum. İstanbul'a son geldiğimde iki doğum yaptırdım. Çok uzun zamandır takip ettiğim hatta beşinci doğumunu yaptırdığım hastalarım var. Bu çok mahrem ve yakın bir ilişki.
Bu tempoda hasta sayınızda bir azalma oldu mu, hasta kaybettiniz mi?
Mutlaka oluyordur. Mesela fark ettiğim bir iki hasta oldu bir daha gelmeyen, haklı olarak. Mesleğim benim için kendi belirlediğim ve rahat ettiğim bir alan. Çok mutlu oluyorum işimi yaparken.
Son dönemde iktidara destek veren sanatçılara verilen tepkilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Maalesef öyle, akademik çevrede de var bu tarz tutumlar. Eşim bakanken, uçağa gitmek için VIP otobüsüne biniyoruz ben selam veriyorum, çoğunluk selamımı almıyor. Kim olduğumu öğrenince selam veriyorlar. Bunda bir faktör de başörtüsü olabilir. Türkiye başörtüsü sorununu hala aşamadı. Şimdi bir normalleşme süreci yaşanıyor.
Ne yaşadınız siz 80'den bu yana?
Ben, lise sona Eskişehir Anadolu Lisesi'ne başörtülü olarak gittim. Tabii ki kapıda açıyordum. Çok güzel bir spor salonumuz vardı ama spor dersine hemen hemen hiç giremedim, çünkü çok kısa şortlarla ders yapılıyordu. İstanbul Üniversitesi'nde koskoca kampusta sadece altı kişi başörtülüydü ve bizim sınıfta ben tek başımaydım. Ben üçüncü sınıftayken başörtüsü yasakları başladı. Derse girmemeye başladım. Yasak hafiflediğinde ses çıkarmayan hocaların derslerine giriyordum. Pratik derslerinde ise kısa boylu olmanın avantajını yaşadım. Benimle beraber pratik yapan grupta tesadüf uzun boylu erkek arkadaşlar vardı. Bir hoca geldiğinde "Sare!" diye seslenip halka yaparlardı ve beni saklarlardı.
KEŞKE ÖN YARGILARDAN KURTULSAK
Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşine annesinin vefatı dolayısıyla taziye ziyaretinde bulundunuz. Bu ziyarete nasıl karar verdiniz?
Aslında vefat olduğunda biz hemen aradık ve imkân olsa hemen ziyaret edecektik ama o an çok mümkün olmadı. Ankara'ya dönünce ben Selvi Hanım'ı aradım, 'buyurun gelin' dedi ve çok güzel karşıladı. Şunu söyleyebilirim, aslında biz Türkiye'de kompartımanlar halinde yaşıyoruz. Ve bu, beni gerçekten çok rahatsız ediyor. Keşke ön yargılarımızı bırakıp sadece insan olarak ilişki kurabilsek, inanın o zaman birçok şeyi aşarız. Ama çok travmatik bir hafızaya sahibiz. Bu bir süreç, inşallah bunu aşacağız.
EŞİM ÇOK ADALETLİDİR
Sare Davutoğlu, eşi Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da şöyle tarif etti: Çok çalışkan, çok muhabbetli, çok adaletli bir insandır ve çok zariftir. 31 yılın içindeyiz, tartışmalar olur, anlaşamadığımız konular olur ama daha bu güne kadar beni rencide edecek hiçbir şey yapmamıştır. Çocuklarına çok düşkündür. Onlarla arkadaş gibidir. Ama Başbakanlıktan sonra bunlar hakikaten çok zor oluyor.
Meryem ATLAS