GÜLEN'İ NEDEN SEVMİYORSUN?
2010 yılında 13 ilde Fetullah Gülen'in talimatıyla gerçekleştirilen uydurma 'Tahşiye örgütü operasyonu' kapsamında gözaltına alınan 122 kişinin adeta hayatı karardı. Bunlardan biri de Ergani Noteri emekli Savcı Mehmet Selim Çelik. 21 yıl savcılık yapan ve Mehmet Doğan'ın da akrabası olan Çelik'in ismi iddianameye "El Kaide Yanlısı Molla Muhammed'in Yanlısı" şeklinde geçirildi. Gözaltında Tevbe Suresi'nin Hristiyanlarla ilgili ayetinin okunup "Ne düşünüyorsun?" diye sorulduğunu anlatan emekli Savcı Çelik, olarak soruların saçmalığı nedeniyle kendini savunamadığını kaydetti. 6 ay 10 gün Diyarbakır Cezaevi'nde tutuklu kalan Çelik, kendilerine "Fetullah Gülen'i niçin sevmiyorsun?" sorusunun da yöneltildiğini anlattı. Çelik şunları söyledi:
DÜNYA BÖYLE BİR SUÇ YOK
"Hiçbir delil bulamadılar. İddianameye 'El Kaide yanlısı Mehmet Doğan'ın yanlısı' şeklinde yazdılar. Dünyada böyle bir suçun yazıldığı bir iddianame daha varsa her şeye razıyım. Beni Mehmet Doğan'a hukuki yardımım olmaması için dahil ettiklerini düşünüyorum. 21 yıl savcılık yaptım. Gözaltında sordukları sorular kadar saçma sorular görmedim. Bana Tevbe Suresi'nden ayetler okuyup ne düşündüğümü sordular. Fetullah Gülen'i sevip sevmediğimizi sordular. Soruların saçmalığı nedeniyle bir savcı olarak kendim savunamadım. El Kaide yaftasıyla insanlara hayatları zindan edildi. Herkes bize vebalıymışız gibi baktı. Davalar hâlâ bitirilmedi. Noterlik ruhsatım iptal edilmedi, ancak 4,5 yıldır noterlik ücretimin yarısı bloke ediliyor."
TAHŞİYE KUMPASININ MAĞDURLARI
Kelimelere dökmek zor
M.Ö. (Devlet Memuru - 9 ay tutuklu kaldı): "Yaşadıklarımızı kelimelere dökmek çok zor; olaylar çok fenaydı. Hayatımda trafik cezasından başka bir cezam yoktu. En yakın akrabalarımızın bile inanmakta güçlük çektiği bir kumpastı bu. Aniden bir gecede azılı terörist muamelesi gördük. Ailem beni ziyarete gelirken kaza geçirdi. Kızım ve eşim ağır yaralandı, bacanağım ise hayatını kaybetti. Ailemin de kaza geçirdiğini öğrendiğimde daha da kötü günler geçirdim."
Habercilikle alakası yok
Bünyamin Ateş (Belediye görevlisi - 9 ay tutuklu kaldı): "Biz kitaplarımızın yayınlarının müdafaasını nasıl yaparız diye bekliyorduk. Ancak canımızı-malımızı teslim ettiğimiz kurumlar bize kumpas kurdu. Benim emniyetimi sağlayacak kurumlar bana kumpas kurarsa benim yapabileceğim bir şey var mı? Bu işin içerisine hakim girmiş, savcı, polis girmiş. Biz ne yapabiliriz? Basını silah olarak kullandılar. Pensilvanya'daki adamın konuşması üzerine senaryo kurulmuş. Gazetecilikle ne alakası var? Zulüm arşı alaya çıktı. Allah'a havale ediyoruz."
Babam kahrından kanser oldu
Sabahattin Recepoğlu (Mağdur Alaattin Recepoğlu'nun oğlu): Kendisine yapılan suçlamalar nedeniyle tüm çevresini kaybeden babam kahrından kanser oldu. Eylül 2012'de vefat etti. Babam öldü, davası devam ediyor. Operasyon sonrası tüm mahalleli bizim örgüt mensubu olduğumuza inandı. Eşimiz-dostumuz kim varsa bizimle selamı sabahı kesti. İade-i itibar davası açacağım, babama reva görülen zulmün bedelini ödemelerini istiyorum. Babam Risale-i Nur okuyan ve tahribatına karşı çıkan biriydi. Zaten başımıza ne geldiyse bu yüzden geldi."
Kaynak: Yeni Şafak