"Savunma sanayindeki gelişmelerin ardından yerli üretim helikopter ATAK ve piyade tüfeği askerlerin kullanımına sunuldu. Milli tank ve milli savaş uçağına ilişkin çalışmalar da yapılıyor. ATAK ile ilgilenen ülkeler var mı ve ihracatı yapılacak mı? Ayrıca, Milli Tank projesi Altay'ın ne zaman kullanıma hazır hale gelmesi hedefleniyor?" sorusu üzerine Yılmaz, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, yeterli haberleşme sistemi bulunmadığından, kendi uçağıyla, gemisini vurmuş bir Türkiye'nin olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin, kendi savunma sanayisi, dost, düşman ayırıcı sistemi olmadan, haberleşmeyi sağlamadan güçlü olamayacağını, savaşa giremeyeceğini, girse de başarıya ulaşamayacağını yaşayarak gördüğünü belirten Yılmaz, milletin de katkılarıyla, bir yerli savunma sanayi oluşturulması yolunda girişimin başladığını, en büyük atılımın da son 12-13 yılda yapıldığını ifade etti.
Mayına dayanıklı Kirpi'nin Tunus'a, insansız hava aracı "Bayraktar mini İHA"nın Katar'a ihraç edildiğini, TSK'ya teslimatı yapılan taktik seviyedeki "Bayraktar" üzerindeki çalışmaların devam ettiğini anlatan Yılmaz, 30 bin feete kadar çıkan ve 24 saatin üzerinde havada kalabilen insansız hava aracının üretildiğini kaydetti. İnsansız hava aracı olarak ayrıca "Karayel" ve "ANKA"nın da bulunduğunu belirten Bakan Yılmaz, bu araçların silahlı olması için de çalışmaların devam ettiğini dile getirdi.
"EN İYİ REFERASN TSK"
Bakan Yılmaz, Türkiye'nin kendi tankını, milli gemisini ürettiğini ifade ederek, "Altay tankımızda bir noktaya geldik, testleri devam ediyor. Seri üretime ilişkin çalışmaların başlatılması hususunda kararı aldık, çalışmalar devam eder, olumlu neticeler alınırsa, 2018'de Altay tankı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine girer diye düşünüyoruz" ifadesini kullandı.Altay'ın, 2000-2010 yıllarının teknolojisiyle üretildiğini, atış kontrol, zırh ve diğer sistemlerinin yeni olduğunu anlatan Yılmaz, Altay'la ilgilenenlerin bulunduğunu, önceliğin seri üretime geçilip, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslimi olduğunu söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir marka olduğunu, kılı kırk yardığını belirten Bakan Yılmaz, şöyle devam etti:
"A-400M uçağını her tarafa teslim ettiler ama bizim Türk Silahlı Kuvvetleri hemen almadı. Onun üzerine, 'haksızsınız falan', Fransa diyor ki 'ben aldım', İspanya, 'ben aldım da sen niye almıyorsun?' Sen alırsın ama Türk Silahlı Kuvvetleri almaz. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terazisi yüzde yüz, mükemmel bir eser almak. Yani 'kervan yolda düzülür' anlayışı yok. Silahlı Kuvvetlerimize teslim edildikten sonra diğer ülkeler için iyi bir referans olur. Silahlı Kuvvetlerimize teslim edilmişse demek ki o ürün başka ülkelerin silahlı kuvvetleri için de güvenilir bir ürün haline gelmektedir. En iyi referans Silahlı Kuvvetlerimizin, kendi ürettiğimiz ürünleri kullanmasıdır."
"ATAK, TÜRKİYE'NİN MARKASI"
Yılmaz, ATAK helikopterinin 8'inin Silahlı Kuvvetlere teslim edildiğini, bunların Siirt operasyon bölgesine gönderildiğini dile getirerek, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Süleyman Şah'a yaptığı ziyaret esnasında, bu helikopterlerin de refakat ettiğini kaydetti.ATAK'ın Türkiye'nin bir markası olduğuna değinen Yılmaz, şu ana kadar Polonya'nın, Pakistan'ın, Tunus'un, Suudi Arabistan'ın, Katar'ın, Azerbaycan'ın, Türkmenistan'ın ATAK'la ilgilendiğini ifade etti.ATAK'ın, kendi sınıfında en iyi kabiliyete sahip helikopterler olduğunu belirten Yılmaz, "Türkiye'nin gururudur" dedi. "Türkiye'nin uzun menzilli hava savunma füzesi ihalesinde Çin, 3,4 milyar dolarla en uygun teklifi vermişti. İhaleye ilişkin daha sonra çeşitli nedenlerle bazı gecikmeler yaşandı. Şu anda son durum nedir?" sorusuna, Bakan Yılmaz, şu yanıtı verdi:
"Hava ve füze savunmasıyla ilgili bir ihaleye çıkıldı. Bu ihaleye Çin'den, Rusya'dan, Fransa ve İtalya işbirliği Eurosam'dan ve Patriot, Amerika'dan teklif verildi. Arkadaşlarımız bunun üzerinde çalışma yaptı, dört kriteri esas alarak bir karar oluşturduk. Teknoloji transferi yapılacak, Türkiye'de ortak üretim olacak, en kısa zamanda teslim olacak ve fiyatı da makul olacak. Dört unsur, sac ayağı. 'Sağlam olarak ayağı yere basarsa, biz onunla sözleşme imzalarız' dedik. Bu yapılan değerlendirmelerde birinci sırada, gerek en kısa zamanda teslim gerek fiyat gerek yerli katılım, ortak üretim gerekse teknoloji transferi konusunda Çin firması bir adım daha önde olduğundan, Çin firması ile görüşmelere başlanması hususunda, Savunma Sanayi İcra Komitesi kararı alındı ve görüşmelere başlandı. Eğer bununla sözleşme imzalanamaz ise ikinci sıradaki Eurosam ile görüşmelere başlanması, bununla da sözleşmeye varılamaz ise üçüncü sıradaki Amerika'daki Patriot. Rusya ise tamamen gündem dışı bırakıldı, çünkü fiyat olağanüstü, 9,9 milyar dolar. Çin'inki 3,5 milyar dolar gibi bir şeyken, Ruslarınki 10 milyar dolar civarında, dolayısıyla o kapsam dışı tutuldu."
Bakan Yılmaz, Rusya dışındaki firmaların, tekliflerini daha iyi şekilde güncellediğini ancak yazılı teyit istediklerini anlatan Yılmaz, "Her an her bir görüşme masasında bulunan bir adım Çin ama diğerleri de var, her birisi 'Türkiye ile bu projeyi gerçekleştirmek istediklerini, gerek teknoloji transferinde gerekse ortak üretim konusunda kırmızı çizgilerinin olmadığını' beyan ediyorlar. İnşallah biz bu projeyi Türkiye'nin lehine olacak şekilde neticelendireceğiz" diye konuştu.Gecikmenin, firmaların yazılı teyidi vermemesinden kaynaklandığını belirten Yılmaz, yazılı, açık taahhüdün verilmesi durumunda, sözleşmeye hazır olduklarını, Türkiye'nin lehine neyse, onunla sözleşmeyi imzalayacaklarını söyledi.
"BU YIL 35 PİYADE TÜFEĞİ"
"Tasarımı Makina Kimya Endüstrisi Kurumu ve Kale Kalıp tarafından yapılan milli piyade tüfeğinin seri üretim sözleşmesi ne zaman imzalanacak. İlk etapta ne kadar üretilmesi planlanıyor? TSK envanterine katılan ürünlerde yerli üretim oranı ve bu alandaki hedef nedir?" sorusu üzerine Yılmaz, şu ana kadar Almanların ve Amerikalıların tüfeğinin kullanıldığını, Türkiye'nin ilk defa kendi tasarımıyla, emsallerinden kat kat nitelikli bir piyade tüfeği ürettiğini söyledi.Bakan Yılmaz, piyade tüfeğinin üretiminin basit gibi görülmesine rağmen zor olduğuna değinerek, Makina Kimya Endüstrisi ve Kale Kalıp'ın ortak çalışmasıyla, bir eserin ortaya çıktığını ifade etti.Silahlı Kuvvetlerin, bu yıl için 35 bin piyade tüfeği talebinin olduğunu kaydeden Yılmaz, bu tüfeklerin 20 binini Makina Kimya Endüstrisi'ne, 15 binini ise Kale Kalıp'a ürettirme kararı aldıklarını dile getirdi.
"İHRAÇ EDEBİLME YETENEĞİ KAZANACAĞIZ"
Yerlilik için çok ciddi bir çalışma yapılması gerektiğinin altını çizen Bakan Yılmaz, "Önceden yüzde 85-90 Silahlı Kuvvetlerimizin dışa bağımlılığı varken, şimdi bağımlılık yüzde 50'nin altına düştü. Yerlilik oranı yüzde 55 oldu. Peki hedefimiz ne? Yüzde 100'ü sağlayabilmek" diye konuştu.
Bakan Yılmaz, Türkiye'nin ürettiği SOM füzesinin motorunun Fransa'dan alındığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"SOM füzesini bir yere ihraç etmek istediğinizde, Fransa 'bendeki olan motoru, üçüncü ülkelere ihraç edemezsin' diye bir kısıt koyduğunda, kendi ürününüzü de satamıyorsunuz. Demek ki bütün malzemeleri içinde bulunan, yazılım, motor, kamera dahil, hangi sistem olursa olsun, en ufacık bir sistem bile olsa, o sistemin yüzde 95'i sizin ama yüzde 5'i yabancı. O yabancılıktan dolayı yüzde 95'i ihraç edemiyorsun. Dolayısıyla yüzde 100'ü yakalamak bizim hedefimiz. Arkadaşlarımız bu doğrultuda bir çalışma yapıyor ama şu andaki global, brüt rakam yüzde 55. Çok iyi, detaylı bir çalışma arkadaşlar yapacaklar. Kendi ürünlerimizi hiçbir kısıtlamaya tabi kalmaksızın, ihraç edebilme yeteneğini kazanacağız diye düşünüyorum."
Bu engelleri aşabilmek için çalıştıklarını belirten Yılmaz, AK Parti iktidarının, millete özgüven kazandırdığını, Türkiye'nin artık "yaparız" dediğini söyledi.
"AK PARTİ ÖZGÜVEN KAZANDIRDI"
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, kısa ve orta menzilli hava savunma sistemlerinin Türkiye'de yapıldığını vurgulayarak, "Aselsan ve diğer alt yüklenicilerle birlikte, alt irtifayı yaptık, ortayı yaptık, üst irtifa, o Çin'den, Fransa-İtalya Eurosam'dan veya Amerika'dan alacağımız Patriot sisteminin, alt ve ortasını biz burada yapıyoruz. Diyorlar ki bizim arkadaşlar, 'bize biraz da zaman verin, biraz daha destekleyin, biz onu dahi Türkiye'de yaparız' diyorlar. Yaparlar mı? Yaparlar, hiç şüpheniz olmasın. Çok şey yaptık ama en büyük yaptığımız şey, bu ülkenin özgüvenini yeniden kazandırmak" diye konuştu.
Bakan İsmet Yılmaz, ilim ahlakına sahip bilim adamı Prof. Dr. Kemal Karpat'ın, "Türkiye, son 200 yılda, en güçlü dönemini yaşamaktadır ve hiçbir dönemde olmadığı kadar da diğer ülkelerin dikkatini üzerine çekmiştir" dediğini aktararak, bu güveni yaratan, özgüveni kazandıranın AK Parti iktidarı olduğunu söyledi. Bakan Yılmaz, "Hamdolsun, her sözümüz hak, yüzümüz ak" dedi.