DÖNEMİN FLASH İSİMLERİ
Nesterin Hanım'ın diğer dedesi Sadrazam Halil Rifat Paşa'dır. Ortak dedeleri Süleyman Paşa'nın oğullarından Simavizade Ahmet Şükrü Paşa'nın kardeşi Hürriyet'in kurucu sahibi Sedat Simavi'nin babası Halil Hamdi Bey'dir. Hamdi Bey, Mithat Paşa'nın sağ kolu olarak tanınır, dönemin valilerindendir. Hamdi Bey'in diğer kardeşi Lütfi Simavi Bey, Sultan Reşat ve Sultan Vahdettin zamanında sarayın başmabeyncisi olup, o günlerin tanığı olarak yazdığı "Osmanlı Sarayının Son Günleri" adlı kitapla bilinir. Süleyman Sedat Simavi'nin 1989'da vefat eden Melek Hanım'la yaptığı evlilikten iki oğulları olur: Haldun ve Erol. İşte bu iki kardeş Günaydın ve Hürriyet gazeteleriyle bir dönemin hem basın hem de siyasi tarihine damga vurur. 1893'te doğan Sedat Simavi basın hayatına 1916'da çıkardığı "Hande" dergisiyle adım attı. Müdafa-i Milliye Cemiyeti adına arka arkaya filmler yaptı. Asıl büyük etkisi haftalık "Yedigün" dergisini 1933'te yayınlamasıyla başladı.
HÜRRİYET'İN İSRAİL İLİŞKİSİ
1946'da Gazeteciler Cemiyeti'ni kurdu ve ilk genel başkanı oldu. Hürriyet gazetesi 1 mayıs 1948'de yayın hayatına başladı. Bu tarihin İsrail devletinin kuruluşu ve Burla Biraderler'le olan ilişki kuruluşunda gazetenin İsrail ile ilişkili olduğu iddialarını doğurdu. Karşılıklı iddia ve savunmalara baktığımız zaman durum şudur: Kağıt, kırtasiye mürekkep ve matbaa malzemelerinde tekel durumunda olan iki kardeş Burla, yurt dışından getirdiği iki matbaa makinesinden birisini Sedat Simavi'ye satmıştı ve Hürriyet böyle basılmaya başlandı. Sedat Simavi, bu matbaanın parasını bir yıl içinde fazlasıyla çıkardı ve Burla'lara olan borcunu ödedi. Dönemin tanıklarından gazeteci ve sonra da siyasetçi olan Mekki Sait Esen, 40'lı yıllarda dünyada ve Türkiye'de esen Yahudi karşıtlığı havasından dolayı Burla'ların kendisinin bir gazete kuramadığı için makineyi sattıklarını söyler. İnsanların milleti, dini bizi ilgilendirmiyor; bizi ilgilendiren o yıllarda Hürriyet'in yayın politikası olabilir ancak. Hürriyet, diğer bütün gazetelerin aksine siyasi haberleri ikinci plana attı. Daha hafif, magazin ağırlıklı bir yayın çizgisiyle başladı. Bu çizginin üstüne bir de hiç yapılmamış olarak reklam ve ilanda ağırlığı dayanıklı tüketim mallarına verdi. Bu çok büyük bir gelir sağladı. Gazete ayrıca, kadın çıplaklığı da bindirilince muazzam bir tiraj yakalandı. İlerleyen yıllarda düzenlenen kuponla ikramiye ve hediye çekilişleri gazetenin büyümesinde önemli rol oynadı. Dönemin devlet politikasıyla uyumlu popülist milliyetçi çizgi Kıbrıs sorunuyla birleşince bir anda Hürriyet 6-7 Eylül'e giden süreçte ciddi bir rol oynadı. 6-7 Eylül'de öne çıkan "Kıbrıs Türktür Cemiyeti"nin gizemli başkanı Hikmet Bil aynı zamanda Hürriyet muhabiriydi. Uzun gazetecilik hayatının çok büyük bölümünü Simavi'lerle geçirmiş olan Necati Zincirkıran anılarında şöyle diyor: "Gazetenin yazarlarından Hikmet Bil, Sedat Bey'in misyonunda bulunuyordu. Yurtiçi ve yurt dışı seyahatlerinde hep yanında bulunuyordu." Demek ki Hikmet Bil öyle "Sıradan" bir muhabir değil, doğrudan patronun çok yakınında yer alan birisi. Bu yakınlık nereden kaynaklanıyor diye sorduğumuzda cevabın bir kısmını Hikmet Bil'in anılarında buluyoruz. Bil, "Türk Basın Birliği"nin başına Hakkı Tarık Us'un yerine Sedat Simavi'nin geçtiği örgütlenmeyi yapan kişidir. Sonra da "Gazeteciler Cemiyeti" adında yapılanıyorlar. Başına yine Sedat Simavi'yi geçiriyorlar. Sedat Simavi 1953'te vefat etti, gazete o yaşlarda 28 yaşındaki Haldun ve 23 yaşındaki Erol'a kaldı. 1966'da Haldun Simavi, Hürriyet'i kardeşi Erol'a bırakarak Günaydın'ı kurdu. Haldın Simavi'nin kişisel bir meselesi yüzünden Süleyman Demirel'in eşi Nazmiye Hanım hakkında akıl almaz bir ima yapılması dünya basın tarihine kara leke olarak geçti. Erol Simavi ise ağabeyine göre daha temkinli, dengeli bir gazete politikası sürdürdü.
DİĞER KOL: KOÇ AİLESİ
Erol Simavi gazeteyi babasının adını verdiği oğlu Sedat'a bırakmak istiyordu. Uzun süre gazeteyle olan ilişkisini asgari düzeyde tuttu, daha çok Avrupa'da yaşıyordu. Cebindeki kırmızı pasaport ona her kapıyı açıyordu zaten. Oğlunun gazete yönetiminden memnun değildi ve tirajlar hızla düşüyordu. Önce hisselerinin bir kısmını Erol Aksoy'a sonra Aydın Doğan'a sattı. 1994'te Aydın Doğan gazetenin tek sahibi oldu. Belma Başar'la olan evliliğinden iki çocuğu oldu Sedat ve Saffet. Saffet, uyuşturucu bağımlısıydı, yalılarında intihar etti. Gönül Yazar'la olan ilişkisinden doğan kızı Yasemin Simavi'dir. Belma Başar Simavi ise partilerle medyanın ilgi odağı olmaya devam ediyor. Simavi İmparatorluğu'nun diğer kolu Haldun Simavi Fehime Hanım'dan sonra Çiğdem Meserretçioğlu'yla evlendi. Çiğdem Meserretçioğlu daha önce Rahmi Koç'la evliydi. Koç İmparatorluğu'nun veliahtları olan Mustafa, Ömer ve Ali Koç bu evlilikten doğdu.
TAYFUN ER