"Zekeriya Öz yalancı şahitlik yapmamı istedi"

Ergenekon davasının temyiz duruşmaları, Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi'nde yapıldı. Sanık emekli Albay Mustafa Koç, "TSK'da ilk sıralarda, geleceği parlak olanları topladılar ki kendi adamlarının önü açılsın. Tırları durduran adam terfi etsin diye bizleri aldılar" dedi...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :19 Ekim 2015 , 00:00 Güncelleme Tarihi :19 Ekim 2015 , 20:54
Zekeriya Öz yalancı şahitlik yapmamı istedi
Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ndeki duruşmaya emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu bazı sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.

Sanık Mustafa Koç, 14 yaşında askeri liseye başladığını, çorabını bile devletin verdiğini belirterek, bu nedenle her zaman ülkeye, millete hizmet etme gayretinde olduğunu söyledi.

Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında Kastamonu ve Ankara'da Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptığını anlatan Koç, terfi etmesine 6 ay kala kendisini "akıl almaz bir komplo"nun içinde bulduğunu ifade ederek, "Hayatım boyunca hem milliyetçi hem dindar hem sosyal adaletten, haktan, hukuktan yana olunabileceğini savundum. Bu hep karşıma çıktı" dedi.

Eski savcı Zekeriya Öz'ün kendisine "Terfi etmene 6 ay kalmış. Bak komutanların seni paketlediler. Sen de kendini harcama onları ele ver" dediğini ileri süren Koç, Çetin Doğan'ın da Şener Eruygur'un da iftiraya uğradığını söylediğini aktardı.

"TIRLARI DURDURAN ADAM TERFİ ETSİN DİYE BİZLERİ İÇERİ ALDILAR"
Jandarmada görev yaptığı dönem boyunca bütün komutanların el üstünde tuttuğu bir subay olduğunu dile getiren Koç, "TSK'da ilk sıralarda, geleceği parlak olanları topladılar ki kendi adamlarının önü açılsın. Tırları durduran adam terfi etsin diye bizleri aldılar. Suçlamalarla ilgili delil yok, hukuk yok, illiyet bağı yok. Ne bilgisayarımda ne odamda bir şey yok. Hakkımda tanık beyanı da yok" diye konuştu.

Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanlığı döneminde 1 yıl emrinde çalıştığını aktaran Koç, onun zamanında kurulan istihbarat şubesinin, Fevzi Türkeri tarafından kaldırıldığını anlattı.

Koç, o şubenin kapatılmasıyla kendisinin de başka bir yere atandığını belirterek, "Bana, 'Seni, cunta yapılanmasının sekreteryasına seçmişler, Eruygur gidince sürülmüşsün' diyorlar. Yok böyle bir şey. 'Sorun Genelkurmay'a' diyorum ama oradan gelenleri dikkate almıyorlar" dedi.

"GERİ DÖNÜLEMEZ KAYIPLARIMIZ OLDU"
Hukuk eğitimi aldığı için yargılamalar sırasında hep "dava delilsiz yürümez, bu dava düşecek" dediğini, yerel mahkemede ceza aldıktan sonra ise Yargıtay'dan döneceğini söylediğini ifade eden Koç, "Yargıtay da onayınca gördük ki ne o zamanki Yargıtay devletin yargıtayı ne mahkeme devletin mahkemesi. 'Hard disk' demeyi bilmeyen hakimler dijital veri değerlendirerek mahkumiyet karar verdi. Bu hukuksuzluktan artık geri döndürülemez kayıplarımız oldu. Herkesin korgeneral olarak baktığı adam bir vebalı gibi sistemin dışına itildi" diye konuştu.

"YALANCI ŞAHİTLİK YAPMADIM DİYE CEZA İSTEYEN ZEKERİYA ÖZ BUGÜN KAÇAK"
Koç, kimsenin kendisine darbeci diyemeyeceğini ancak diğer taraftan "avucunu oluşturanlara" fırsat verildiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

"O fırsat onların kucağında kalmalıdır. Bana yalancı şahitlik yapmadım diye ceza isteyen Zekeriya Öz bugün kaçaktır. O, Alman istihbaratının kucağına oturmuş, benim ise yurt dışına çıkış yasağım var. Lütfen yurt dışı yasağımızı kaldırın. Bir suç var ise bedelini ödemeyen namerttir.

Herkes giydiği cübbenin, üniformanın, milletin emrinde hareket etmesi gerektiğini bilmek zorunda. Bir doğru var, ya ben darbeciyim içeri girmeliyim ya da bana bu zulmü yapanlar içeri girmeli. En karanlık günlerde bile bu işin böyle yürümeyeceğine, adaletin tecelli edeceğine inandım. Bu işlerin buraya geleceğini biliyordum. Bu şeref heyetinize nasip olmuştur, lütfen bu zulme son verin ve karanlığa ışık tutun."

Koç'un avukatı Nazlı Çubuklu da müvekkilinin hukuka aykırı delillerle asılsız şekilde suçlandığını savunarak, davanın esastan bozulmasını istedi.

Salonda başka sanık bulunmaması nedeniyle bugünkü duruşma erken tamamlandı. Duruşmaya yarın devam edilecek.