Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit eden durumlar ortaya çıktığı müddetçe Suriye'nin neresinden gelirse gelsin, ister DAİŞ'ten gelsin ister YPG-PYD gibi örgütlerden gelsin, Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanır, angajman kurallarını uygular. Biz müttefiklerimizle, dost ülkelerle her konuyu müzakere ederiz, istişare ederiz ama Türkiye'nin ulusal güvenliği asla bir müzakere ve pazarlık konusu değildir" dedi.
BİZ PRENSİP OLARAK BU ATEŞKESİ DESTEKLİYORUZ
Kalın, Suriye'deki ateşkes kararına ilişkin "Biz prensip olarak bu ateşkesi destekliyoruz. Bu kararın alınmasında Türkiye de aktif bir rol oynadı. Fakat şu ana kadar yaşananları dikkate aldığımız zaman, Cenevre görüşmeleri ve sonrasında, hatta Münih Anlaşması'nın uygulanması tarihine giderken, yani bu gece itibarıyla dahi Rus uçaklarının bombardımanlarının, Esed güçlerinin karadan yaptığı saldırıların devam ediyor olması, ateşkesin geleceği konusunda bizi ciddi endişelere sevk etmektedir" dedi.
TÜRKİYE BU TÜR OLUŞUMLARA İZİN VERMEZ
Türkiye'nin mücadelesinin ne Suriye ne Irak ne Türkiye ne İran ne de coğrafyadaki başka Kürtlerle olduğunun altını çizen Kalın, "Bizim mücadelemiz PKK'nın güdümünde bir devlet oluşumuna giden süreçle ilgilidir. Türkiye sınırının hemen güneyinde PKK güdümlü bir devlet yapılanması, devlete benzer bir yapı, otonom yapı, kanton türü şeylere elbette izin vermez" diye konuştu.
KÜRTLERİ YOK SAYAN REJİM ŞİMDİ YANINA ÇEKMEYE AÇLIŞIYOR
"Düne kadar Kürtleri adeta yok sayan ezen rejim, şimdi onları kendi kirli savaşında kullanmak için yanına çekmeye çalışıyor" diyen Kalın, "Biz bu oyunun farkındayız. Elbette buna müsaade etmeyiz. Bu noktada, terörle mücadelede dost ve müttefik ülkeleri kendi yanında görmeyi talep etmek, Türkiye'nin en doğal hakkıdır. " dedi.
KARA OPERASYONU HAZIRLIĞIMIZ YOK
Suriye'ye kara operasyonu iddialarına ilişkin bir soruya Kalın, "Biz Suriye'ye bir kara operasyonu konusunda, herhangi bir bağlayıcı açıklama da yapmadık, böyle bir hazırlığımız da söz konusu değil" yanıtını verdi.
KILIÇDAROĞLU FEZLEKESİ HAKKINDA
Kalın, Kılıçdaroğlu'na yönelik hazırlanan fezleke hakkında görüşlerinin sorulması üzerine "Bu tabii yine Meclisin takdirinde olan bir konudur. Bir kere yalan, iftira, hakareti siyaset yapmak ya da basın özgürlüğü diye takdim etmeye çalışmak kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.
Eleştiriye her zaman açık olduklarını ve eleştiriden kaçmadıklarını belirten Kalın, şöyle devam etti:
"Siz kalkıp her gün Cumhurbaşkanına hakareti siyaset yapmak diye takdim ederseniz, cumhurbaşkanını izam etmeyi, yalan, yanlış, sahte, hayal haberlerle küçük düşürmeye kalkmayı gazetecilik, basın özgürlüğü, vesaire diye takdim etmeye kalkarsanız bunun tabii ki bir karşılığı olur. Bunu kabullenmemiz mümkün olmaz. Buna elbette biz itiraz ederiz. Burası cumhurun başıdır, cumhurbaşkanlığı makamıdır, karşılıklı saygı içerisinde her konuyu müzakere ederiz ama iş yalan, iftira ve hakarete döndüğü zaman bununla ilgili de net tavrımızı alırız."
AZERBAYCAN HALKININ YANINDAYIZ
Kalın, 26 Şubat'ın Hocalı katliamının 24. yılına da değinerek, şunları söyledi:
"26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan'ın Yukarı Karabağ Bölgesi'nde Hocalı şehrine düzenlenen saldırıda bildiğiniz gibi toplam 613 Azerbaycan vatandaşı, Ermeni işgalciler tarafından katledilmişti. Saldırı sırasında 76'sı çocuk, 487 kişi yaralanmış, bin 275 kişi de esir alınmıştı. O olaylar sırasında kayıp olan 150 kişinin akıbeti de hala meçhul. Sivil halka yönelik bu insanlık dışı saldırıyı burada bir kez daha kınıyor, Azerbaycan halkının yanında olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz."
CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL'E TAHLİYE KARARI
Bu karar bir tahliye kararı ve dava devam ediyor. Dünyanın başka ülkelerinde bu tür casusluk davaları yapılıyor. Wikileaks davası olduğunda ABD'de tedbirler alındığını gördük. Assange Ekvador Büyükelçiliği'ne sığındığını unutmayın. Manning hapishanede, Snowden Rusya'da gizleniyor... Bu tür benzer davalarda batılı ülkeler tedbirler alınca, Türkiye'de yapılan muamelenin başka yerlere çekilmesi kabul edilemez. Hukuka uygun şekilde devam etmesi esastır, biz de bunu yanından takip edeceğiz.
PKK hem ABD hem de Avrupa terör örgütü listesindedir. PYD'nin Abdullah Öcalan isteğiyle kurulduğu açık şekilde bilinmektedir. Türkiye tarafına geçince PKK Suriye tarafına geçince PYD kimliği taşındığı bilinmektedir. Bu rağmen PYD'ye soralım terör örgütü mü değil mi derseniz terörle mücadelede zaafa düşersiniz?