İşte skandal kararın perde arkası!

İdris Kardaş bugünkü yazısında ABD’nin skandal vize kararının perde arkasını kaleme almış. 30 yıl boyunca kayıtlara geçmeden ABD Konsolosluğu çalışan kripto FETÖ’cü Metin Topuz’un SABAH’ın manşetiyle deşifre olmasının ardından giderayak Türkiye medyasına saldıran ABD Büyükelçisi John Bass, bu skandal kararın ipuçlarını da vermişti. Peki bu güne nasıl gelindi. Sıkı bir arşiv çalışması yapan İdris Kardaş, bu konudaki bilgilerimizi tazelerken bir skandalın da hikayesini kaleme almış.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :09 Ekim 2017 , 00:00 Güncelleme Tarihi :09 Ekim 2017 , 11:28
İşte skandal kararın perde arkası!

işte İdris Kardaş'ın bugünkü yazısından başlıklar:

HER ŞEY ABD KONSOLOSLUĞU ÇALIŞANININ DEŞİFRE OLMASIYLA BAŞLIYOR
Fethullahçı Silahlı Terör Örgütü tarafından Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti ile birlikte Anayasal Düzeni hedef alan 17/25 Aralık yargısal darbe girişiminin arkasında kim yada kimlerin bulunduğunu tespit etmeye yönelik Cumhuriyet Başsavcılığımızın yürütülen soruşturma kapsamında... cümlesiyle başlıyor Metin Topuz'un tutuklanma kararı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı titiz bir çalışma yürütüyor ve 17/25 Aralık yargısal darbe girişimini yürüten, yöneten, içinde olan emniyet ve yargı mensuplarının tümünün iletişim içerisinde oldukları ortak bir isme ulaşıyorlar. O kişi ise ABD Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz.

KONSOLOSLUK ÇALIŞANI BÜTÜN FETÖ'CÜLERLE DÜZENLİ İLETİŞİM HALİNDE
Topuz'un iletişimde olduğu listede kimler yok ki. 17/25 Aralık darbe girişiminde görev alan ve bylock kullandığı da tespit edilen tüm önemli isimler ile yoğun bir iletişim içinde olmuş. Mahir Çakallı, Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Yasin Topçu, Kazım Aksoy, M.Akif Üner, Arif İbiş, İbrahim Şener, Serdar Güldalı, Özcan Bulduk ve Oğuzhan Ceylan 17/25 Aralık operasyonunun kilit isimlerinin Emniyet ayağındaki isimler. Yine aynı kapsamda savcı Zekeriya Öz ile de tespit edilen 6 telefon görüşmesi, 2 de makamında görüşme yapmış Metin Topuz. Detaylarına birazdan geleceğiz.

ADİL ÖKSÜZ'Ü DE ARAYAN METİN TOPUZ MUYDU?
Metin Topuz'un, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif olarak Zeki Taşkın ile de irtibatı var. Hani şu Ankara Emniyet'ini kuşatan ve darbeye direnen herkesi vurun talimatını veren kişi. 15 Temmuz aktörlerinden tespit edilen ikinci önemli bağlantısı ise Oktay Akkaya. Hem darbe girişimi öncesi İstanbul'daki darbe hazırlık toplantılarına katılan hem de İstanbul'da jandarmaya silah dağıtan kişi. Hemen burada aklımıza darbeden hemen sonra tüm Türkiye'nin aradığı, darbenin Gülen'den sonraki en önemli kişisi olan Adil Öksüz'ün yine İstanbul Başkonsolosluğu tarafından telefonla aranması hadisesi geliyor. Acaba Öksüz'ü arayan yine Metin Topuz muydu? Açıkçası bu sürpriz olmaz.

MİT TIRLARINI DURDURAN SİVİL İMAMLAR DA AYNI NUMARAYI ARIYOR
Son olarak MİT tırlarının durdurulması olayında da ABD konsolosluğu ile tırları durduran sivil imamlar arasında telefon trafiğinin tespit edildiğini hatırlatarak devam edelim. MİT tırları ile ilgili hazırlanan iddianamede; sivil imamlar olarak adlandırılan Bayra Andaç ve Muharrem Gözüküçük'ün TIR'ların durdurulmasının ertesi gününde Amerikan Başkonsolosluğu ile konuşmalarının da tespit edildiği yer aldı.

BÜTÜN İMAMLARIN ARADIĞI İSİM AYNI
Öğretmen olan sivil imam Bayram Andaç'ın ABD Büyükelçiliğini 20 Ocak'ta arayıp 48 saniye görüştüğü, yine aynı gün 46 saniyelik görüşme yaptığı, aynı günün akşamı ABD İstanbul Konsolosluğu'nu arayarak 36 saniye görüştüğü tespit edildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışanı olan sivil imam Muharrem Gözüküçük'ün ise ABD elçiliğini 2 kez arayıp 155 saniye ve 33 saniye konuştuğu tespit edildi.

DEVLET TÜM BİLGİLERE SAHİP
Anlaşılan o ki bu görüşmelerin de kontak kişisi Metin Topuz olmalı. Zira 121 bylock kullanıcısı FETÖüyesi ile yoğun görüşme trafiğinin olduğunu yine kendi ifadelerinden okuyoruz. Bu son görüşmeler ABD Konsolosluğu ile yapılıyor ancak Metin Topuz tarafından yapılıp yapılmadığı bilgileri soruşturma kapsamında henüz yer almıyor. Zira dosya 17/25 Aralık üzerine yoğunlaşmış. Ancak devletin bu bilgilere de sahip olduğu belli. Sanırım ileriki günlerde bu konu da açığa kavuşacaktır.

ABD KONSOLOSLUĞU ÇALIŞANI METİN TOPUZ 17/25 ARALIK'TA DA SAHNEDE
Gelelim Metin Topuz'un 17'25 Aralık yargısal darbe girişimindeki rolüne.

Metin Topuz, 17 Aralık'tan 25 gün önce 22 Kasım 2013'te M.Akif Güner ile görüşmeler yapmış. Güner; İstanbul Nitelikli Dolandırıcılık Büro eski Amiri. 17 Aralık soruşturmasını yürüten büronun başında yer alan kişi. 15 Kasım'da 2 kez, 16 Kasım'da 4 kez, 18 Kasım'da 2 kez, 19 Kasım'da 1 kez Topuz ile görüşmüş. Tahmin edeceğiniz gibi Güner bir bylock kullanıcısı ve şu an tutuklu.

BYLOCK KULLANICILARI İLE TEMAS HALİNDE
Metin Topuz'un 17 Aralık'tan önce sık sık görüştüğü diğer önemli isimlerden biri de o dönem İstanbul Mali Şube Müdürü olan Yakup Saygılı. Kendisi, 25 Aralık'ta başlatılan yargı darbesi girişiminin de mimarı ve bylock kullanıcısı.

Metin Topuz'un 17 Aralık'tan 20 günce de eski savcı firari FETÖ üyesi Zekeriya Öz ile görüştüğü tespit edilmiş. Metin Topuz Zekeriya Öz'e iki kez makamında ziyaret ediyor. Bu ziyaretlerde ABD'li heyetler ile toplantı yapıyorlar. 17 Aralık'tan önce gerçekleşen bu toplantıları, Topuz ifadesinde de belirtiyor.

Metin Topuz ile 17 Aralıkçı polis ve savcıların ilişkileri sadece Türkiye'de değil, ABD'de de devam etmiş. Topuz ifadesinde 25 Aralık darbe girişimini yöneten Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ve iki komiserle birlikte ABD'ye gidip bir ABD savcısıyla görüştüklerini de anlatmış.

Anlaşılan o ki Metin Topuz bir buzdağı. Görünen kısımdan çok görünmeyen kısımları da var. 35 yıl boyunca ABD konsolosluğunda görev yapmış ve bu süreçte FETÖ üyeleri ile yoğun ilişki kurmuş biri. Buradaki ilişkinin maiyetini bilemiyoruz. İletişim mi kurulmuş, talimatları mı iletmiş yada bilgi taşınmasında mı rol almış bu konuda her türlü tahmini yapmak mümkün. Ancak bugünlerde ABD'nin verdiği tepkiye bakılırsa basit bir bilgi kuryeliğinden daha fazlası olabileceği ortaya çıkıyor. Birlikte bakalım.

ABD NEDEN RAHATSIZ
ABD Büyükelçiliği ilk açıklaması 5 Ekim'de geldi. "Amerikan hükümeti, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunda görevli bir yerel çalışanın 4 Ekim tarihinde tutuklanmasından ve Türk hükümeti kaynakları tarafından sızdırılan ve görünüşe göre bu çalışanın hukuka dayalı bir mahkeme yerine medyada yargılanmasının amaçlanmasından büyük bir rahatsızlık duymaktadır. Biz bu iddiaların tamamen temelsiz olduğuna inanmaktayız."

Açıklama sıra dışıydı. Elbette Topuz hakkında iddiaları reddediyorlardı ancak önem verdikleri ve rahatsız oldukları asıl husus; Metin Topuz ile ilgili bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması yani medyada yer almasıydı. Anlaşılan o ki ABD; hükümeti devirmeye yönelik 17/25 Aralık, MİT tırları ve 15 Temmuz'un Metin Topuz ile ilişkili olduğunu Türk halkının bilmesini istemiyordu. Dolayısıyla Türkiye devletini, Metin Topuz'un itiraflarını medyaya servis etmekle suçlayan bir açıklama yaptı. Yani süreç gizli işlese ABD, bir şekilde kapalı kapılar ardında bu meseleyi çözeceğini düşünüyor olmalıydı.

METİN TOPUZ ABD DEĞİL TÜRKİYE VATANDAŞI
Bu açıklamaya karşı Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'dan bir açıklama geldi. Bozdağ özetle Metin Topuz'un ABD konsolosluğunda çalıştığı Türkiye devletine bildirilmediğini, ayrıca bildirilmiş olsa da diplomatik dokunulmazlığa da sahip olmadığını söylüyordu. Açıklama bakmakta fayda var.

"Metin Topuz bir Türk vatandaşı. Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği'nde ve konsolosluklarında çalışanlar hem diplomatik personel, hem konsüler statüde olanlar hem de bu kapsamda olmayıp da orada resmen çalışan kişiler. Bunların bütün bilgileri büyükelçilikler tarafından Dışişleri Bakanlığı'na verilir. Şimdi ABD Büyükelçiliği'nin verdiği listede hem diplomatik, hem konsüler, hem de resmi çalışanlar arasında Metin Topuz diye bir isim yok. Onların çalışanı olarak gözükmüyor kayıtlarda. Çalışıyorsa bunu bildirmemişler demektir. O onların ayrı bir eksikliği. Kaldı ki çalıştığını bildirmiş olsa bile diplomatik dokunulmazlığı veya konsüler korumacılığı yoksa onlarla ilgili işlem yapmak uluslararası hukuka uygundur"

SABAH GAZETESİ OLAYIN ÜZERİNE GİDİNCE
Peki sonra ne mi oldu?

Sabah gazetesi ve diğer gazeteler olayın üzerine daha çok gittiler. Tüm yukarıda derlediğim bilgiler gün gün bu gazetelerde işlendi. Metin Topuz ile FETÖ'cülerin ilişkileri ortaya döküldü. ABD Büyükelçisi John Bass veda için çağırdığı bir grup gazetecinin olduğu toplantıya bir Sabah yazarının davetini bu haberlerle ilişkili olmadığı halde iptal etti. Zira haberleri yapan Sabah artık Büyükelçiliğin hedefindeydi ve bunun açıkça bilinmesini istiyordu. Büyükelçinin bu toplantıda DEAŞ ile ilgili söylediği bazı sözleri ise tartışmalar arasında pek ilgi bulmadı.

"Bugün ilişkilerimizde bazı anlaşmazlıkların olduğu açık" diyen Bass, özetle şunları söyledi: "Fakat bu, durup birlikte çalışmayı bırakacağımız anlamına gelmiyor. Bazı konularda birlikte çalışmada başarılı oluyoruz. Bu ülkenin ve Avrupa vatandaşları, DEAŞ tehdidi karşısında birlikte yaptığımız işler sayesinde bugün daha güvendeler. DEAŞ 9 aydır bu ülkede büyük bir terör eylemi yapmadı. Bunun birlikte çalışmamızın başarısının kanıtı olduğunu düşünüyorum. Bu, DEAŞ'ın böyle bir karar almış olmasından değil bunu 'yapamamış' olmasından kaynaklanıyor."

Görüşmeye katılan bazı gazeteciler de dahil olmak üzere birçok kişi bu satırları okuduktan sonra, Büyükelçi'nin aslında ne söylemek istediğini anlamaya çalıştı. Acaba bu bir tehdit miydi yoksa sadece teröre karşı iş birliğinin zora girdiğini mi söylüyordu. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.

METİN TOPUZ'DAN BAŞKA KİM VARDI?
Gelelim ABD'nin son hamlesine.

ABD Ankara Büyükelçiliği 8 Ekim Pazar gecesi Türkiye'ye yönelik vize işlemlerini askıya aldığını açıkladı. İlk defa yaşanan bir gelişmeydi bu. Bu hamle ABD'nin hemen hiç bir ülke için uygulamadığı bir hamleydi. En son Rusya için geçici bir süre için böyle bir karar alınmıştı. Bu da gösteriyor ki Metin Topuz olayı göründüğünden çok daha derin ve mühim. Alınan bu kararla Metin Topuz ile ilgili soruşturmanın daha fazla derinleşmemesi ve halkın bu bilgilere daha fazla erişememesi isteniyor olabilir. Ancak konu devletler arasında gizlice çözülebilecek bir konu olmaktan çoktan çıktı. Sıradan bir casusluk olayı değil karşımızdaki sorun. Son birkaç yıldır seçilmiş hükümeti yıkmak için yapılan tüm darbe girişimleri ve kumpasların odağında ABD kontrolünde olan bir kişi söz konusu olan. Tüm bu darbe ve kumpasların halk tarafından püskürtüldüğünü ve engellendiğini de düşündüğümüzde bu sürecin halktan habersiz yürütülmesi mümkün olamazdı. Gerek MİT tırları ile ilgili iddianamede gerekse 17/25 Aralık ve 15 Temmuz'un iddianamelerinde olsun, FETÖ'cüler ile hep ABD Konsolosluğu tarafından iletişime geçilmiş. Ortaya çıkmayı bekleyen daha kaç FETÖ merkezli kumpas, operasyon ve darbe girişiminde Metin Topuz ve benzerleri yer aldı? ABD, araba farıyla hareketsiz kalan bir tavşan misali ortada öylece gözüküyor. Komplo teorilerinden çok daha fazlası var elimizde. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor.