Kılıçdaroğlu Kağıthane'de oturmadı

İçişleri Bakan Beşir Atalay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandumda oy kullanamamasıyla ilgili olarak açıklama yaptı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :13 Eylül 2010 , 00:00 Güncelleme Tarihi :13 Eylül 2010 , 16:02
Kılıçdaroğlu Kağıthane’de oturmadı

İÇİNDEKİLER

İçişleri Bakan Beşir Atalay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandumda oy kullanamamasıyla ilgili Emniyet'e yönelik iddialarına ilişkin olarak, burada polisin ''hiçbir günahı'' olmadığını belirterek, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu İstanbul Kağıthane'de gösterdiği adreste zaten hiç oturmadığını söyledi.

Bakan Atalay, Başbakanlık Merkez Bina'da yaptığı açıklamada, referandumu değerlendirdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Demokratikleşme ile ilgili çok önemli adımların atıldığı, daha insan merkezli bir anayasa yolunda mevcut anayasanın büyük oranda değiştiğini ifade eden Atalay, referandumun güvenlik boyutuyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulundu.

31 Mayıs 2011 tarihinden itibaren Yüksek Seçim Kurulu'nun referandum sürecini başlatmasının ardından tedbirleri almaya başladıklarını anlatan Atalay, siyaset kesimi, mülki idare ve basın mensuplarının tatil dahi yapmadan yaz boyunca çalıştığını söyledi.

Halk oylaması sürecinde, hükümet ve İçişleri Bakanlığı olarak, kampanyanın ''evet'' boyutunu yürütürken, bir yandan da huzur ve güvenlik yönünde büyük çaba sarf ettiklerini kaydeden Atalay, kampanya sürecinde hiçbir yerde, çok önemli, üzüntü verici güvenlik olayının yaşanmadığını bildirdi.

Bütün siyasi parti liderlerinin, her il ve ilçede mitinglerini huzurla yaptıklarını bildiren Atalay, ''Hiçbir mitingde provokasyon olmadı, huzuru bozan olay olmadı. Çünkü miting girişlerini çok iyi kontrol ettik. Çok kararlı olduk. Ülkemizde huzur ve güven tam olacaktı. Halk oylamasının olduğu gün de bütün il ve ilçelerimiz, belde ve köylerimiz güvenliydi. Her yerde güvenlik birimlerimiz vardı. Çok sakin ve çok huzurlu bir oylama günü geçirdik'' dedi.

Bazı yerlerde seçim yasaklarına uymadıkları ve oy vermeye gitmeye çalışanları engellemeye yönelik davranışlar nedeniyle göz altı olaylarını yaşandığını, bunların da yargıya teslim edildiğini anlatan İçişleri Bakanı Atalay, huzur ve güvenli bir seçimin yaşanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Oylamanın, ''Bir demokrasi şöleni olarak yaşanıp bittiğini'' dile getiren Atalay, bundan sonra pek çok şeyin farklı olacağını belirterek, ''Milletimiz sandığa gitti özgür iradesiyle kararını verdi. Millet iradesinin bir kez daha ortaya çıkmasıdır. Onu ülke olarak başardık. Çok büyük bir köşe dönüldü'' dedi.

KILIÇDAROĞLU'NUN OY KULLANAMAMASI

Bakan Atalay, Anamuhalefet Partisi CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandumda oy kullanamamasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Bu konuda açıklama yapıp yapmama konusunda tereddüt ettiklerini anlatan Atalay, ''Önce CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın bir açıklaması oldu. Orada Emniyet'in ismi geçen bir cümle var suçlayıcı değil ama sanki bir atıf var. Bunun üzerine de bir açıklama yapmadık. Bu konuda hassasız. Suçlanırsak cevap veririz'' dedi.

Referandumun ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ''siyasi bir erdem içeren bir konuşma yaptığını'' belirterek, şöyle konuştu:

''Ama akşam Sayın Kılıçdaroğlu'nun basın toplantısında, kendisi bu konuyu açıklamak istemiyordu ama biraz da basın mensuplarının kurcalaması üzerine bir cümlesi oldu. O bizim için önemli. 'Polisleri oraya kim gönderdi? Bunu siz araştırın' dedi. Hatta basın mensuplarına 'araştırın' dedi. 'Muhtarın da benim de haberim yok' dedi. Orada bir suçlama olduğu için o konuyu aydınlatmak istiyorum.

Bakın, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemini biz 2006 yılında yürürlüğe koyduk. Ben o zaman TÜİK bana bağlıydı. O zaman ki İçişleri Bakanımızla 2 yıl çalıştık, İstatistik ve Nüfus Kanununu değiştirdik. İstedik ki çağdaş bir nüfus sistemimiz olsun. İnsanları eve kapatmak çağ dışı bir şeydi. Kendisini güncelleyen bir nüfus sistemi oluşturduk. Dün mürekkeplenmedi eller. Sebebi bu sistemdir. Çünkü artık mükerrer diye bir şey olamıyor. Mürekkep gibi ilkel denetimlere de gerek yok.''

Bir köşe yazarının, ''6 milyon seçmen yine fazla'' diye yazdığını ifade eden Bakan Atalay, eski sistemde seçim kurullarının muhtarlıklar kanalıyla seçmen listelerini ilan ettiğini, seçmen listesinde ismi olmayanların başvurusu halinde bu listelere isimlerinin yazıldığını anlattı.

''O ADRESTE OTURMUYOR''

Seçim kurullarının da bir önceki seçmen listesini askıya çıkardığını anlatan Bakan Atalay, yeni sistemde ise seçim tarihinde seçmen hakkını kazanacak herkesin otomatik olarak listede yer aldığını anlattı.

''Olay bunun yürümesinden kaynaklanıyor'' diyen Bakan Atalay, şöyle konuştu:

''Eğer birileri adres değişikliği yaptıysa, onun bir denetimi oluyor. Sayın Kılıçdaroğlu, İstanbul'da belediye başkanı adayı olduğu dönemde 2009 yılının Ocak ayında, kayıtlı olduğu Çankaya Nüfus idaresiNe başvuruyor ve ikametini İstanbul Kağıthane'ye alıyor. Tabii olarak orada işlem görüyor. Ama nüfus idarelerimiz şunu yapar; hemen muhtarlara yazar, ilçe ilçe... Aylık olarak yazar. 'Sizin ilçenize bu ay içinde bu kadar nakil oldu' diye yazarlar. O mahallelerini muhtarlarına yazarlar, ilçe ilçe, mahalle mahalle. O mahallenin muhtarına da yaklaşık 400 kişilik bir listeyi, sadece Kılıçdaroğlu'nun ismi değil, nüfus idaresi yazıyor. 'Sizin mahallenize bu işte geçen ay içinde 2 Şubat'da oluyor bu yazı, '400 kişilik nakil oldu, bunların listesini gönderiyoruz' diyor. Muhtarlar bunu denetlemek durumunda... Gidiyorlar bakıyorlar, adresleri kontrol ediyor, 'şu var, bu var orada yani adresleri kontrol ediyorlar, bunlar oturuyor, bunlar oturmuyor' gibi... Sayın Kılıçdaroğlu'nun o gün gittikleri yerde aldıkları bilgi, 'burada oturmuyor'. Çünkü o adreste verilen yerde başkaları oturuyor. Yani orada başka bir aile oturuyor. Ve muhtar geri dönüyor nüfusa, elimizde bütün onları listeleri var. 'Gönderdiğiniz listede şunlar şunlar yer alıyor, ama şunlar orada oturmuyor'. Bu bir problem demektir. Bunun üzerine nüfus müdürlüğü ikinci bir işlem yapar. O zaman nüfus müdürlüğü bunu emniyete yazıyor. Böyle bir olay oldu bunları kontrol edin, böyle bir şey var mı yok mu' diye. onu pekiştirmesi gerekiyor ve bir daha denetliyorlar. O zaman da Emniyet gidiyor. Emniyetin rolü bu kadardır. Muhtarın dediği, 'burada kimse oturmuyor' dediği kişiler, burada kimse oturmuyor diye.... O da kaymakamlığa bildiriyor. Olay bu.''

''KEŞKE KAYIT ETTİRSEYDİ HER VATANDAŞ GİBİ''

Burada aslında polisin yaptığı işin ''angarya' olduğunu ifade eden bakan Atalay, olayın bundan ibaret olduğunu denilenin aksine olaydan muhtarın haberdar olduğunu söyledi.

Bakan Atalay, şöyle devam etti:

''Muhtarın el yazısıyla listesi var bizde. Yani tutmuş listeyi. Nüfus müdürlüğüne, şu şu bildirdikleriniz şurada ikamet ediyor ama şunlar şunlar etmiyor' diye. Muhtarın kendi altında imzasıyla bildirimi var. Bunlar kolay şeyler değil. Sayın Kılıçdaroğlu, Kağıthane'de gösterdiği adreste zaten hiç oturmamış. Zaten orada başka bir aile oturuyor. O dönemde böyle bir nakil yapılmış... Zaten kendisi de 'bizim suçumuz, biz denetlemedik, bu bizim kusurumuz' dediler. Polisle ilgili bir yanlış değerlendirme olmasından endişe ediyoruz. Bir de haksız yere herkes onları da suçlasın istemiyoruz...

Keşke kendisine bile gerek yok, özel kalemler var. Burası koskoca Anamuhalefet partisi. Bunun genel başkanı, keşke zamanında baksalar, denetlense, milletvekillerinin oy kullanması çok kolay. Keşke kayıt ettirselerdi, her vatandaş gibi... Bunlar kolay telafi edilecek bir şeydi.''

Bakan Atalay, bir soru üzerine, konuyla ilgili kendisiyle görüşülmediğini, ''Bir gazetede var işten iki ay önceden haberdar oldukları'' yönünde haberler yer aldığını söyledi. Listeye itirazın seçim kurullarının yetkisinde olduğunu ifade eden Atalay, ''Bir vatandaş bir yerde ikamet ediyor mu etmiyor mu? Eskisi gibi yuvarlar değil bunlar'' dedi.

Her yerde kesin kayıtların olduğunu, sistemin artık böyle çalıştığını anlatan Bakan Atalay, yıllar önce ölenlere de seçmen pusulası gittiği yönünde haberler olduğunu ifade edilmesi üzerine Bakan Atalay, ''Varsa telafi edilebilir. 73 milyon nüfusumuz var. Varsa gidilir üzerine...'' dedi.