"Ecevit siyasi linç kampanyası başlattı"

Türkiye'nin ilk başörütlü kadın milletvekili olan Merve Kavakçı, başörtülü olarak seçilmek bana nasip oldu, dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :28 Şubat 2011 , 00:00 Güncelleme Tarihi :01 Mart 2011 , 12:08
Ecevit siyasi linç kampanyası başlattı

İÇİNDEKİLER

1994 yılında siyasete Refah Partisi'nden giren Merve Kavakçı İslam, Habertürk TV'de Belkıs Kılıçkaya'nın sunduğu Habertürk Gündem Özel'e katıldı. Canlı yayında 28 Şubat dönemini değerlendiren ve yaşadıklarını anlatan Kavakçı, şöyle konuştu:

"Hocamız hepimizin manevi babası gibiydi. İki küçük kızın annesi olarak çocuklarımı da partiye götürüyordum, onlara her zaman çok sevecen davranırdı. Kadınların önünü açan bir lider oldu. İslamcı hareketler için fazla söylenmez bu genelde, ama o bize güç veren bir lider oldu."

"ÇOCUKLARIM BAŞBAKAN ERBAKAN DİYE SLOGAN ATARDI"

"Kızlarım gözlerini partide açtılar hayata. Anaokulunda yanlarındaki arkadaşlarına soruyorlar 'senin annen partiye ne zaman gidiyor' diye. Dışarıda Erbakan Başbakan sloganını söylemeyi severlerdi.

Ben zaten siyasetin her zaman içinde olan bir aileden geliyorum. Sayın hocamız dayımların çok yakın arkadaşıydı, 70 senelik bir dava arkadaşlığı vardı. Siyasete en ön planda değil ama hemen hocamızın yanında madden manen destek olan dayımların vesilesiyle ben doğmadan önce bile siyasetin içindeydim. Erbakan ailesi partide siyaset yapmamı arzu ettiler, ben de kabul ettim. 200 bin kadın neferden bir tanesiyim."

"BAŞÖRTÜLÜ OLARAK SEÇİLMEK SADECE BANA NASİP OLDU"


"Refah Partisi'nin kapanması, Fazilet Partisi'nin açılması döneminde kadın sorunu eleştiri olarak kullanıldı. Bunun üzerine ön değerlendirme yapıldı. 17 tane kadından bir tanesiydim, ondan sonra seçilmiştim. Başörtülü olarak seçilmek sadece bana nasip oldu. 11 sene geçti benim yaşadığım şeyin üzerinden.

28 Şubat'ta Sayın hocamızın eşiyle birlikteydim. Bir ev toplantısında beraberdik, telefonu kapatınca bize haberi verdi. Zor bir süreçti. Malum Refah-Yol iktidarı yolsuzluklara, israfa karşı müthiş bir mücadele başlatmıştı. O da belli güç odaklarını rahatsız etmişti, o sebeple 28 Şubat süreci yaşatıldı. Türkiye'ye vakit kaybettirildi diye düşünüyorum. Başörtülü kadınlar da bundan nasibini aldı.

Bir genç hanım olarak bir taraftan bunu duyuyorsunuz. Siyaset, kadınların çok fazla içinde bulunabildikleri bir meslek değil, o yüzde seçilmişlik çok önemli. Dönemin en genç milletvekiliydim. Başörtülü bir kadının Ankara gibi bürokratik bir şehirde sokakta bile zaman zaman sıkıntı çekmiş bir kadın olarak, Ankara Tıp Fakültesi'ni bırakmak zorunda kalan bir insan olarak, bazı realitelerin farkındaydık. Ama ortaya çıkan tepkilerin bu derece antidemokratik olacağını tahmin etmezdim. "

"BÜLENT ECEVİT SİYASİ LİNÇ KAMPANYASI BAŞLATTI"


Bülent Ecevit siyasi linç kampanyasının startını vermiş oldu 'Bu kadını.....' cümlesiyle. Kalbimin çarpıntısını işitebiliyordum o anda. Bir ara verilip bir sakinleşme oldu. And içmem gerekiyor çünkü iç tüzük çok açık. Aklı selimin ortaya çıkacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Benim başörtüm bahane edilerek başlayan süreç, daha sonra gelecek sıkıntıların bir başlangıcıymış.

11 sene üzerinden geçtikten sonra Türkiye biraz daha rahatlamış olduğu, serbest günlere geldiği için kendimi aktör olarak düşünmeden daha sakin konuşabiliyorum. 312'den yargılanma durumum oldu. Başörtülü olarak emclise girmekten dolayı. Bu kadını öyle bir örnek haline getirelim ki bir daha kimse başı örtülü olarak kamusal alnada bulunamasın mesjaı verilmek istendi. Ama tabi Türkiye'de İnsan Hakları için inandıkları doğrultusunda sesini çıkaran haklı bir pozisyonu olan herkes bir şekilde 312 davasından ve başka davalardan yargılanabiliyor. Biz bunları kendimiz için birer şeref madalyası olarak görüyoruz. Çok şükür bütün davalrdan beraat ettim. Vatandaşlıktan çıkarılmam ağır oldu. Vatandaşlığa geri döndüm ama hala bana Türk pasaportu verilmedi."

"ŞİMDİ TÜRKİYE'Yİ DAHA İYİ GÜNLER BEKLİYOR"

Şimdi Türkiye'yi daha iyi günler bekliyor. İyi yönde gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Sivil toplumun oluşması ve gelişmesi gözümüzün önünde gerçekleşiyor. Demokratikleşmenin yüzeysel değil de, içte temelde kurumsallaşarak köklü olduğunu görüyoruz. Uzun bir süreç tabii bu. Her şeyin günlük güneşlik olduğu anlamına da gelmiyor. Aynı sebatla çalışılırsa yakın zamanda daha büyük özgürlüklere kavuşulacağına inanıyorum."