Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'ndeki toplantıya, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim'in de yer aldığı çok sayıda yabancı konuk ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu katıldı.
ERDOĞAN'IN ESPRİSİ KONUKLARI GÜLDÜRDÜ
Başbakan Erdoğan konuşma yapmak için kürsüyü çıktığı sırada simultane çevirinin yabancı konuklara iletildiği kulaklıklarda sorun çıktı.
Duruma Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu müdahale etti. Hisarcıklıoğlu, elini kaldırarak Başbakan Erdoğan'a uyarıda bulundu.
Bunun üzerine Erdoğan konuşmasına ara verdi. Sorunun giderilmesi beklenirken konuklar, Erdoğan'ın esprisi ile güldü. Başbakan Erdoğan, az önce kendisine müdahalede bulunan Rifat Hisarcıklıoğlu'a seslenerek, "Fakat Rifat Bey senin anlaman lazım benim konuşmamı" dedi. Sorunun kısa sürede giderilmesiyle Erdoğan konuşmasına devam etti.
SEÇİMLERİN ANAYASAL SÜREDE YAPILMASI
Başbakan Erdoğan, seçimlerin anayasal sürede yapılmasına azami özen gösterdiklerini ifade ederek, "Burada sizlere bir rakam vereceğim. 11 yıl öncesine kadar ülkemizde çok partili siyasi hayatta ortalama seçim dönemi ne kadardı biliyor musunuz? 16 ay. Biz geldikten sonra ilan edilen süre ne ise biz şimdi o sürede seçimlerimizi yapıyoruz" diye konuştu.
'ZARARI DA OLSA HAYIR'
Genel seçimlerin 4 yılda, yerel seçimlerin ise 5 yılda bir yapıldığını anlatan Erdoğan, 'Bize bazen sorarlar 'Erken seçim var mı?' Hayır. 'Ama işte şunu şöyle yaparsanız şöyle olur'. Hayır. Zararımıza da olsa hayır. 4 yılsa 4 yıl, 5 yılsa 5 yıl bu böyle yapılacaktır. Biz seçim öncesinde buna yönelik asla disiplinden taviz vermedik ve bunların önüne geçtik. Tüm bu çabalarımız Türkiye'nin yerli ve uluslararası yatırımcılar açısından tercih edilen bir yatırım yeri olma özelliğine önemli katkılar sağladı" ifadelerini kullandı.
'KALEM KALEM, MADDE MADDE HEDEFLENEN BİR TÜRKİYE'
Başbakan, 11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımının tesis ettikleri istikrar ve güven ortamı olduğunu belirterek, "Daha ilk andan itibaren politikalarımız, hedeflerimiz, planlarımız, programımız gayet net bir biçimde açıklanmış, verilen sözlere sadakat gösterilmiş, sürprizlere yer verilmemiştir. 1 gün sonra ne olacağı kestirilemeyen bir Türkiye'den, 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrası kalem kalem, madde madde hedeflenen bir Türkiye'ye gelinmiştir" dedi.
Erdoğan, konseyin, uygulanan reformlarla ilgili olarak uluslararası iş dünyasının görüş ve önerilerini almak amacıyla 2004'te oluşturulduğunu hatırlattı.
Konseyin her toplantısında, Türkiye'nin ekonomik görünümü ve sorunlar noktasında konsey üyelerinin katkıları olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Konseyin, bizlere çok farklı ufuklar kazandırılması noktasındaki katkılarını inkar edemem. Her bir öneriyi, her bir tavsiye ve eleştiriyi not ettik; bunları da 1 yıl sonraki toplantıya kadar takip ettik. Her konsey toplantısında, bir önceki yıl dile getirilen konuları gündeme getirerek, o konulardaki ilerlemeleri birlikte değerlendirdik. Şunu burada özellikle vurgulamak isterim; Yatırım Danışma Konseyi toplantıları sadece oturduğumuz, konuştuğumuz, sonra da dağıldığımız toplantılar değildir. Bu toplantılarda, küresel boyuttaki otoritelerin, ekonominin bir röntgenini çekmesini sağlıyor, ortaya çıkan fotoğrafı da büyük bir ciddiyet ve kararlılıkla değerlendirmeye alıyoruz."
Erdoğan, ülke yönetiminde "her alanda hakim kılınan" istişare mekanizmasını, ekonomide de böyle farklı bir boyutla sürdürdüklerini, Türkiye ekonomisi adına da son derece olumlu neticeler elde ettiklerini söyledi. Erdoğan, "Konseyimizin bu yılki üyelerine de Türkiye'ye, Türkiye ekonomisine yapacakları eşsiz katkıdan dolayı şimdiden teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı'nı Temmuz'da kamuoyuna duyurduklarını, plana paralel 8 Ekim'de 2014-2016 dönemi politika önceliklerini, Orta Vadeli Program'la açıkladıklarını hatırlattı.
Erdoğan, dün 5. İzmir İktisat Kongresi'ni düzenleyerek, 90 yıllık Cumhuriyet tarihininin bir muhasebesini yapma, Türkiye ekonomisinin ve küresel ekonominin geleceğini uluslararası ölçekte değerlendirme imkanı bulduklarını anlatarak, İzmir İktisat Kongresi'nin üçüncü gününde, yarın, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın 10. Kalkınma Planı'nı Türkiye ve dünya kamuoyuna açıklayacağını bildirdi.
'AKŞAM YATIYORLARDI, SABAH KALKIYORLARDI BİR SIFIR...'
Erdoğan, 2014 yılı bütçesiyle ilgili hazırlıkların başladığını, bütçenin Meclis'e sunulduğunu ve komisyonda müzakerelerin başladığını dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Geleceğe dönük planlamanın ekonomiler için ne derece önemli olduğunu bizler yaşayarak ve acı tecrübelerle öğrendik. 11 yıl öncesine kadar Türkiye'de bırakınız 5 yıl, 10 yıl sonrasını görmek, 1 ay hatta 1 yıl sonrasını görmek bile mümkün değildi. Ulusal ve uluslararası dalgalanmalar, piyasaları etkilediği kadar hükümetlerin plan ve programlarını da etkiliyor, hedefler sürekli değişiyor, açıklanan plan ve programlar, sürekli bozuluyordu.
Türkiye ekonomisinin geçmişteki en önemli sorunlarından biri, hiç kuşkusuz, belirsizliktir. Sanayici, girişimci, ihracatçı, esnaf, çiftçi özellikle de yatırımcı önününü göremiyor ve orta vadeli, uzun vadeli planlar yapamıyordu. Enflasyonun ne olacağı, faizlerin nasıl bir seyir izleyeceği, vergi sisteminin nasıl değişeceği, finans sistemini nelerin beklediği tahmin edilemiyor ve istikrarsızlık ve güvensizlik ortamı herkesi belirsizliğe itiyordu. 11 yıl öncesinden bugüne kadar ekonominin en büyük kazanımı, tesis ettiğimiz istikrar ve güven ortamı olmuştur. Daha ilk andan itibaren politikalarımız, hedeflerimiz, planlarımız, programımız gayet net bir biçimde açıklanmış, verilen sözlere sadakat gösterilmiş, sürprizlere yer verilmemiştir. 1 gün sonra ne olacağı kestirilemeyen bir Türkiye'den, 1 yıl, 5 yıl, 10 yıl sonrası kalem kalem, madde madde hedeflenen bir Türkiye'ye gelinmiştir.
Türkiye'de çok sık seçim yapılırdı. Her bir seçim, popülist ekonomi politikalarının uygulanmasını beraberinde getirirdi. Merkez Bankası'na sürekli para bastırılırdı. Düşünebiliyor musunuz 1'in yanında 6 sıfır vardı. Akşam yatıyorlardı, sabah kalkıyorlardı bir sıfır... Göreve geldiğimizde, paramızın artık değeri kalmamıştı. Göreve geldik ve biz, bu 6 sıfırı attık ve paramız kendine geldi. Mali disiplin diye bir şey yoktu zaten. Bunu tesis ettik, sağladık ve terk edilmiş olan hedefleri yeniden tesis ettik ve bu hedefler istikametinde yürümeye başladık."