"İSRAİL BÖYLESİNE BİR DESTEĞİ ARKASINA ALMAMIŞ OLSA BU SALDIRILARI YAPAMAZ"
BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un suçlunun Hamas ve Filistin olduğu yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bu İsrail'in propaganda gücü ve dünyayı etkileme yeteneğinden kaynaklanıyor. İsrail böylesine bir desteği arkasına almamış olsa bu saldırıları yapamaz. Doğrudan doğruya bu saldırıların arkasında demek ki sadece o silahları ateşleme emrini verenler değil, İsrail'e bu desteği verenlerin de suçlu olduğunu görmemiz lazım. Çok şükür bu son saldırıda özellikle gördüğümüz bir şey var. Washington'da binlerce insan yürüyor. Londra'da binlerce insan yürüyor. Atina'da insanlar yürüyor. Latin Amerika'da insanlar yürüyor. Yani ülkeleri ne yaparsa yapsın, o ülkelerin yönetimleri ne yaparsa yapsın halkların büyük çoğunluğu, hatta Yahudi halkının içerisinde de hem İsrail'deki Yahudiler bakımından söylüyorum hem de dünyadaki Yahudiler bakımından söylüyorum. Artık bu meselenin Yahudi camiası için de katlanılamaz bir durum olduğunu gören ve biran evvel bir barış sağlanmasını isteyen gruplar var. İsrail içerisinde de bu gruplar seslerini yükseltiyorlar. Dolayısıyla ortada son derece vahim bir durum var. Dünyanın şartları, BM'nin şartları özellikle İslam coğrafyasının ve Ortadoğu'nun bu bölünmüş hali. Suriye'nin meselesi, Irak meselesi, bir Sünni Şii geriliminin hat safhaya yükselmiş olması. Arap Baharı'yla birlikte başlayan sürenin yarım kalması bütün bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman, bir de İslam coğrafyasındaki siyasi irade zaafını ortaya koyduğunuz zaman bu İsrail için bulunmaz bir fırsat oluyor."
"İSLAM COĞRAFYASINDA HEM ETNİK AYRIMI ORTAYA KOYMAYA, PARÇALANMIŞ YAPIYI DAHA DA PARÇALANMIŞ HALE GETİRMEK MESELE"
11 Eylül olaylarından sonra ABD'nin Dışişleri Bakanının "Bu Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında bir savaş değil, bu İslam'ın iç savaşıdır" sözlerini ve ABD'nin eski Dışişleri Bakanlarından Rise'ın Ankara'da söylediği "Bundan sonraki süreçte bu bölgede 22 tane yeni ülkenin kurulması muhtemeldir" sözlerini hatırlatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ortada bir plan var. İslam coğrafyasının tam bir asır evvel ortaya koyulan bir bölünme senaryosu var. Aynı oyun bir asır sonra karbon kağıdıyla kopya çekmiş gibi tekrarlanmaya çalışılıyor. Koskoca Osmanlı cihan devleti 10 yıl içerisinde Balkan Savaşları, Yemen savaşları, Medine ayaklanması, bir sürü iç karışıklıklarla 10 yıl içerisinde gümbür gümbür cephelerin hepsinde kaybederek maalesef Osmanlı İmparatorluğu dağıldı. Aynı şeyi bir asır sonra oluşturmaya çalışıyorlar. O zaman etnik kavga üzerinden insanları böldüler. Şimdi aynı şeyi yapıyorlar. İslam coğrafyasında hem etnik ayrımı ortaya koymaya, parçalanmış yapıyı daha da parçalanmış hale getirmek mesele. Bu İsrail'in güvenliği için hayatidir. Onun da ötesinde İsrail'in karşısında bir diplomatik blok oluşturulamaması için İslam coğrafyasının iç tartışmalarının da artması lazım."
Eski Soğuk Savaş döneminde bir tarafta Rusya ve onun etrafındaki Arap ülkeleri ve bir tarafta Amerika ve etrafındaki Arap ülkeleri olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, siyasi farklılıkları ne olursa olsun Arap ülkelerinin Filistin meselesi mevzu bahis olunca bütün İslam coğrafyasının birleştiğini anlattı.
"TÜRKİYE SİYASİ İSTİKRARINI KORUYABİLMİŞ, BÜTÜNÜNÜ KORUYABİLMİŞ BİR ÜLKEDİR"
Türkiye'nin iç politikasında Kıbrıs meselesinin bütün partilerin farklılıklarına rağmen ortak meselesi olduğunu anımsatan Kurtulmuş, Kudüs davasının da bütün Müslüman devletlerin ortak davası olduğunu anlatarak, "Kudüs gibi hayati ve ortak bir konuda dahi İslam coğrafyası bir araya gelemiyor. Bunun için diyoruz ki bu istiklal meselesidir, sadece Filistin meselesi değildir. Bu toprakların daha fazla bölünmesi, parçalanması meselesidir. 1990'lardan beri Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, şimdi Doğu Avrupa, bütün bu coğrafyadaki karışıklıklara rağmen Allah'a çok şükür istikrarını koruyabilmiş olan tek ülke Türkiye'dir. Türkiye siyasi istikrarını koruyabilmiş, bütününü koruyabilmiş bir ülkedir. Bu anlamda da özellikle son 2 yılda siyasi ve iktisadi istikrarı birlikte yaşamış olan bir ülkedir" değerlendirmesinde bulundu.
"DÜNYA BARIŞININ NİRENGİ NOKTASI ORTADOĞU'DUR. ORTADOĞU BARIŞININ KİLİDİ DE FİLİSTİN MESELESİDİR"
İran'ın ve Arap ülkelerinin İsrail'e tepki göstermemesiyle ilgili soru üzerine Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Bu komik olmanın ötesinde ilkesizlik. Yani zalime zulmediyorsun demeyeceğiz mi ya da haksızlık yapana haksızlık yapıyorsun demeyeceğiz mi? Dünya sisteminin çivisinin çıktığı nokta da burası zaten. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan dünya sistemi gücü esas almıştır. Haklı olma prensibini ise tamamıyla kaldırmıştır. Öyle bir noktaya geldi ki kimin gücü varsa ya da kim güçlüye arkasını yaslıyorsa onun dediği zaten oluyor. Suriye'de bunu görüyoruz. Esad istediğini yapıyor. BM'de veto sahibi bir ülke var. İsrail istediğini yapıyor. Arkasında veto sahibi bir Amerika var. BM adım atamıyor. Burada diğer uluslararası kuruluşların devreye girmesi lazım. AB'nin, NATO'nun, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, Arap Birliği'nin. Bütün bunların hepsinin ortaya çıkıp bir şeyler söylemesi lazım ama maalesef baktığınız zaman üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, herkes bizim meşhur sarı koyun hikayesi var ya kurt suyun başına geçmiş, sen benim suyumu bulandırıyorsun diye kendisinden aşağı olanları yemeye yutmaya başlıyor. Hiçbir şekilde suyunu bulandırması mümkün değil. Şimdi İslam coğrafyası böyle bir algı içerisinde ama kusura bakmayın ortada gerçek var. Bu bir haktır, adalettir, insaftır, vicdandır. Bunu dile getirmemiz lazım. Nasıl durdurabilirsek. Burada en önemli meselenin de 1967'den bu yana İsrail'in karşısında diplomatik blok çıkmıyor. Bu bloğu oluşturabiliriz. Türkiye olarak bizim gayretimiz bu. İlla Müslüman olan ülkeler değil, herkes Amerika'sı, Rusya'sı, Çin'i, kim haktan, adaletten, vicdandan yana davranmak istiyorsa burada en azından dur denilebilecek. Bütün bu dünya ülkelerinin şuanda İsrail karşısında sessiz kalanların unuttukları bir şey var.