"ENDİŞEM... "
7 Şubat 2012'deki MİT krizinden bu yana olağanüstü günler yaşıyoruz. Çünkü ilk defa o tarihte, bugün Paralel Yapı dediğimiz organizasyon ray değiştirdi. İstanbul'da Savcımızın şehit edilmesi, İstanbul Emniyeti önünde o teröristin el bombası atarken vurulması, Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırı ve son olarak Diyadin'de PKK'lı teröristlerin jandarmamıza yönelik hain saldırısı... Ben, PKK terörünün de devreye girmesiyle şer ittifakı tarafından bir düğmeye yeniden kesin basıldı diyorum. Benim endişem de burada başlıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan düşmanlığında gözleri dönmüş durumda. Gezi provokasyonundan daha hazırlıklı, daha acımasız olacaklar. Seçim öncesinde kaos planının parçası olarak siyasi cinayetler bile işlenebilir. Hedef, kamuoyunun yakından tanıdığı bir sanatçı, fikir adamı, gazeteci ya da siyasetçi olabilir. Vermek istedikleri mesaj çok açık: 'Hükümet Türkiye'yi yönetemiyor. Erdoğan diktatörlüğe gidiyor...' Yaklaşık 3 yıldır Türkiye genelinde tabana şu propagandayı, telkini yaptılar: Erdoğan, hizmet hareketine ihanet etti. O yüzden Erdoğan'ın, AK Parti'nin önünün kesilmesi gerekiyor. Malum kitle, bu ülke topraklarında daha önce hiç görülmemiş şekilde mütedeyyin bir lider aleyhine kin ve nefretle dolduruluyor. 30 Mart yerel seçimlerinden bir hafta önce Pensilvanya'dan şu mesajın geldiğini duydum: 'AK Parti'nin oyu yüzde 23.5'e düştü, dayanın' dendi. Fakat sonra yüzde 45 oy alınca bir şey olmamış gibi 'Mücadelemize devam ediyoruz' dendi. Bu kadar somut yanlışlara rağmen Gülen neye güveniyor da yanlışa devam ediyor? Benim cevabını aradığım soru budur. Bir yerden teminat almış olması lazım.
"SOKAĞA ÇIKAMAYACAKLAR"
7 Haziran seçimlerinden AK Parti tek başına bir hükümet kuracak şekilde çıkarsa Gülen tabanda artık sorgulanmaya başlar. Siyasallaşmanın, Erdoğan düşmanlığının getirdiği bu savrulmanın hesabı mutlaka sorulacaktır. Şu anda başta KPSS yolsuzluğu olmak üzere haram lokma ve kul hakkı meselesiyle ilgili çok önemli bir soruşturma yürüyor. 7 Haziran'dan önce veya sonrasında hemen yargılama safhası başlayacak. O safhada bence çözülme hızlanacak. Barajın kapaklarının açılması gibi toplu bir çözülmeye sebep olacak. İşte ondan sonra Paralel Yapı'nın bilinen isimlerinin sokağa çıkamaz hale geleceği günler başlayacak."
'KASET' TEPKİSİ
Beddua kaseti, kamuoyunda olumsuz bir etki bıraktı. Bu kasetin yayınlama işini yapan kişi Osman Şimşek. Bu kaset yayınlandıktan sonra Osman Şimşek, Türkiye'deki arkadaşları tarafından telefonla aranarak sert bir şekilde eleştirildi. Osman Şimşek'in verdiği cevap şu: 'Yayınlanmaması için ben kendimi Hocaefendi'nin ayaklarının dibine attım ama yayınlanmasında ısrar etti...' Tabandaki insanların büyük çoğunluğu aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nefret duyacak kişiler değil. Onları bu hale getirmek ancak hipnozla mümkün diye düşünüyorum. Hizmet hareketi bugün küresel hipnoz hareketine dönüştü. Ben Fethullah Gülen'i tanıyorsam artık bu noktadan sonra geri dönmez.
İSA TATLICAN