DAMARLARI ZAYIFLATIR
Güneşin ciltteki kalıcı etkilerinden diğeri damar değişiklileri. UV ışınlar, damar duvarlarının sağlamlığını ve esnekliğini sağlayan kollajen yapısında çapraz bağlar oluşturarak, damar duvarını zayıflatır ve elastikiyetini azaltır. 'Telenjiektazi' adını verdiğimiz, deri altında küçük kılcal damar genişlemelerine neden olur bu durum. Hem görüntü olarak istenmeyen bir durumdur hem de o damarlar sağlam olmadığı için ufacık bir travma ile deri altında minik kanamalar oluşur. Güzel bir yaz mevsimi sonrası cildinizde gördüğünüz lekeler ise güneşin size yaz sonu hatırasıdır adeta. Bu lekeler ya çil şeklindedir ya da 'solar lentigo' diye adlandırdığımız daha geniş kahverengimsi lekeler halinde. Kronik güneşe maruziyet, göz sağlığı için de tehlike arz etmekte. Katarakt oluşumunu hızlandırdığı hakkında çok fazla bilimsel veri var. Güneşin cildimize uzun vadede verdiği en önemli zarar ise, cilt hücrelerindeki genetik şifreyi taşıyan DNA'ya hasar vermesi. DNA hasarının kanser demek olduğunu size bu köşede defalarca hatırlattım. Neyse ki vücudumuzda DNA tamir mekanizmaları da var da her güneş hasarı kanserle sonuçlanmıyor.
BAĞIŞIKLIK DÜŞMANI
Kontrolsüz ve uzun süre maruz kalınan güneş, bağışıklık sistemini de olumsuz etkiliyor. Vücudumuzun en büyük organı olan cildimizin de yaygın bir savunma sistemi ağı var. Patolojide 'Langerhans hücreleri' diye adlandırdığımız savunma sisteminin asker hücreleri adeta nöbet bekler deri altında, geniş bir ağ sistemi şeklinde. Güneş ışınlarına kontrolsüz maruz kalmak işte bu hücreleri de tahrip ediyor. Cildin, mikrobik ve kanserojen ajanlar gibi dış etkenlere karşı savunması zayıflıyor.