Zikir, anmak ve hatırlamak manasına gelir. Dinde ise Yüce Allah'ın kutsal isimlerini tekrarlamaktır. Vacip olan dini bir görevdir. Sadece Allah'ın yüce isim ve sıfatlarını söz olarak tekrarlamak bile gönüllere huzur, kalplere sürur verir.
O'nun algı dünyamıza hitap eden eserlerini, bize bağışladığı nimetleri dikkate alarak tefekkür etmek ise başka bir ibadettir. Zaten zikirden murat edilen de budur. Allah'ı zikretmek türlü türlüdür. İlki büyüklüğünü düşünmekle olur. Ki, bundan yüceltme ve tazim meydana gelir. İkincisi de Allah'ın sonsuz kudretini düşünmekle olur.
İnsanoğlunun kalbi korku ve hüzün dolar.
Bir de lütfettiği nimetleri anmakla olur ki bundan şükür ve hamd meydana gelir.
Veya olağanüstü nitelikteki eserlerini düşünmekle olur. Bundan da gafletten uyanma ve ibret alma gibi yararlar elde edilir. Zikrin karşıtı, Nisyan'dır (unutma).
Kulun gönlünü, Yüce Allah'ın mübarek isimlerinden uzak tutmaktır. Bu çok acınacak, utanç verici halden kurtulmak aslında çok da kolaydır. Bir kelime-i tevhit söyleyin... O da olmadı tek bir kez yürekten Allah deyin. Tüm ruhunuzu resetleyin. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur:
"Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz." (Enfal-45) Peygamberimiz ise şöyle der:
"Zikrin en faziletlisi 'La ilahe illallah' ve duanın en faziletlisi de 'Elhamdülillah'dır." (İbn Mace, Nesai)
PIRLANTANIN DEĞERİNİ KİM BİLİR!
Zengin bir kuyumcu, yıllarca yanında yetiştirdiği çalışanını imtihan etmek istedi. Eline iri bir pırlanta verdi. "Oğlum" dedi ve ekledi: "Bunu al, önüne gelen esnafa göster, kaç para verdiklerini sor, en sonra da başka bir kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir." Tezgahtar elinde pırlantayla bakkala girdi ve "Şunu alır mısınız?" diye sordu.
Bakkal parlak boncuğa benzettiği mücevheri aldı. Elinde evirip çevirdi.
Sonra "Buna bir tek lira veririm. Bizim çocuk oynasın" dedi.
Tezgahtar teşekkür edip çıktı. Bir manifaturacıya girdi. O da parlak bir taşa benzettiği mücevhere ancak beş lira vermeye razı oldu.
Üçüncüsü bir semerciydi. "Buna ne verirsiniz?" diye sordu. "Bu benim semerlere iyi süs olur. Bundan 'kaş' dediğimiz süslerden yaparım. 10 lira veririm" cevabını aldı.
Tezgahtar en son bir başka kuyumcuya gitti. Komşusu yerinden fırladı. "Bu kadar büyük pırlantayı nereden buldun?" diye hayretle bağırdı. Hemen pazarlığa başladı.
"Buna kaç lira istiyorsun?" diye sordu.
"Siz ne veriyorsunuz?" sorusuna karşılık ise "Ne istiyorsan" sözüyle sarsıldı.
Çıktı, dükkana vardı.
Ustası sordu:
-Bu işten ne anladın evladım?
Başını dalgınca sallayarak cevapladı:
-Bir şey ancak değerini bilenin gözünde kıymetlidir.
BİR AYET
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyene ve kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir. (Bakara-177)
BİR HADİS
ALLAH-Ü Teala nazarında, bir kulun Allah tarafından yasaklanan kebirelerden sonra, beraberinde getirebileceği en büyük günahlardan biri, kişinin ödenecek karşılık bırakmadan üzerinde borç olduğu halde ölmesidir. (Ebu Davud)
DİN DERSİ
İNSANİ VE İSLAMİ NİTELİKLER
SEBAT: Sözünde durmak, bir işte, inançta veya düşüncede kararlı davranmaktır.
CÖMERTLİK: İnsanların istemesine fırsat tanımadan ihtiyaçlarını karşılamak.
İHTİYAT: Anlayışlı olmak, sonucu bilinmeyen şeylere hemen atılmamak.
HÜSNÜZAN: İyi düşünme, bir şeyin iyiliği üzerinde kanaat besleme... Karşıtı suizandır.
DİLİNİ TUTMAK: İhtiyaç kadar konuşmak, ağzına gelen her şeyi söylememek...
FETVA MAKAMI
AĞDA YAPMAK ORUCU BOZMAZ
Beach'te iftar yapılır mı?
Yaparsanız, yapılır. Ancak içki ve benzeri yasaklardan uzak durmalısınız.
Ağda orucu bozar mı?
Orucu bozan şeyler arasında ağda yoktur. Dolayısıyla oruç bozulmaz.
Arkadaşım sahurdan sonra sürekli uyuyor. Orucu uykuya tutturuyor. Sakıncalı değil mi?
Oruç tutanın uyumasında sakınca yoktur. Dikkat! Namazları kaçırmayın.
Bu sayfadaki bilgiler Diyanet ve Ehl-i Sünnet kaynaklarından alınmıştır. Soru ve uyarılarınız için takvim@takvim.com.tr