Tarihi 5 Temmuz 2013

Tahrir=Taksim

Şimdi "Ne ilgisi var" diyenler olabilir.
Bu benzetmeye tepki gösterenler çıkabilir. Onlara da hak veririm. Farklı bir zaviyeden bakıyor olabilirler. Ancak, benim baktığım yerden ortaya çıkan görüntü net: "Taksim = Tahrir ya da Tahrir = Taksim."
Neden mi?
Çünkü, her iki meydanda da sandıktan çıkmış, seçilmiş bir yönetim hedef alındı.
Taksim'de de Tahrir'deki gibi eli taşlı, sopalı ve molotof kokteylli kalabalıklar vardı.
Her iki gösteri de demokrasi dışıydı.
Sadece sonuçları farklı oldu. Tahrir'de toplanan kalabalık amacına ulaştı. Taksim'dekiler herhangi bir sonuç alamadı.
Çünkü, sıkıntılar yaşasa da, zaman zaman kesintiye uğrasa da Türkiye'de uzun bir demokrasi tecrübesi var. Mısır, daha yeni demokrasi ile tanıştı. Onu da hazmedemedi, koruyamadı, değerini bilemedi.
Kısacası Türkiye Mısır değil! Mısır'da Tahrir Meydanı'nda toplanan kalabalıklar, demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Mursi'yi devirdiler. Onu da büyük bir marifetmiş gibi havai fişeklerle kutladılar.
Peki Türkiye'de, Taksim'de ne olmuştu?
Hükümet ve özellikle de Erdoğan karşıtı gösteriler yapılmıştı. "Erdoğan istifa" sloganları atılmıştı. Sosyal medyayı "Diren Gezi, Erdoğan gitti gidiyor" ifadeleri kaplamıştı. Dört bir yana küfürler ve hakaretler içeren yazılar yazılmıştı.
Yetmez, bu kadar da değil...
Asker tahrik edilmek istenmişti. Asker ve polis karşı karşıya getirilip çatıştırılmaya çalışılmıştı.
Türkiye'de bunu başarmaları imkansızdı; ama başarsalardı ne yapacaklardı?
Onlar da Tahrir'dekiler gibi sevinç çığlıkları atacaklardı! Bu "büyük zaferlerini" havai fişeklerle kutlayacaklardı!
Biz bu filmi daha önce de seyrettik.
12 Eylül Darbesi'ni yaşamış bir nesiliz.
Darbenin ardından Evren ve arkadaşlarının nasıl ve kimler tarafından alkışlandığını çok iyi biliyoruz.
İşte bu yüzden kimse çıkıp da "yazdıkların yanlış" demesin. Açın, ikiüç gün öncesinde neler olmuş bir bakın.
Bunlar, Mısır'da asker yönetime el koyana kadar "Diren Tahrir" diye yazılar yazıyorlardı. Sandıktan çıkan yönetimi devirmek isteyen sokaktaki azınlıklara destek veriyorlardı.
Şimdi de tribünlerin karşısına geçmiş "gitti demokrasi" diye "ah, vah" ediyorlar.
Timsahın gözyaşları! Yapılan bu darbe ile Mısır'da Müslüman Lider Mursi alaşağı edildi.
Yerine Hıristiyan Monsur getirildi. Yüzde 91'i Müslüman olan ülkede, Hıristiyan bir isim koltuğa oturdu. Bu da silah zoruyla yapıldı.
En önemlisi, Mısır Halkı'nın en az 10-
15 yılı çalındı, geleceği elinden alındı.
Darbeyi ilk destek veren Suriye Diktatörü Esad oldu. Ayrıca, görüldü ki, Batı da bu işten hayli memnun. ABD'liler, darbeden haberdar olduklarını, hatta darbeci Monsur'u desteklediklerini açıkça itiraf ettiler:
-Bize uzun süre kalmayacakları garantisini verdiler.
AB
'nin de bir tek zil takıp oynamadığı kaldı. Yaptığı açıklama ile yeni yönetimi tanıdığını ortaya koydu. Darbeyi kınamadı.
Hatta iyice komik duruma düşüp darbecilerden "demokratik adımlar beklediğini" bile dünyaya duyurabildi.
Mutluluk içindeki İsrail'den hiç bahsetmiyorum.
Mursi devrildi, ama asıl kaybeden Mısır Halkı oldu! Bizde de "Gezi Eylemcilerinin" hayalleri gerçekleşseydi, ilk destekleyen Esad olacaktı. İsrail zevk içinde ellerini ovuşturacaktı. AB'den de muhtemelen aynı mahiyette açıklamalar gelecekti.
Benzerlik o kadar çok ki! Allah'tan, Türkiye Mısır'a, bizim insanımız da oradakilere benzemiyor!