Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu kaleme aldı: Gerçek Müslüman kimdir?

Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, 11 ayın sultanı Ramazan'da Takvim okuyucularıyla bir araya geliyor. Hatipoğlu, bugünkü köşesinde "Gerçek Müslüman kimdir?" başlıklı yazısıyla okurlarımızı aydınlattı. İşte Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'nun 11 ayın sultanı Ramazan ile ilgili 23 Mart 2024 tarihli yazısı...

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :23 Mart 2024
Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu kaleme aldı: Gerçek Müslüman kimdir?

İÇİNDEKİLER

Rabb'e layık bir insan olmanın yolu, Kur'an-ı Kerim'i doğru anlayıp uygulamak ve Hz. Peygamber'in güzel ahlakını edinmekten geçer. İşte gerçek bır Müslüman'da bulunması gereken özellikler...

Gerçek Müslüman, Allah'a iman eden ve yüce Allah'ın herkesin ve her şeyin Rabbi olduğunu bilendir. Allah'ın rahmet bakışıyla evrene bakandır.
Hz. Muhammed'in (SAV) son peygamber olduğuna iman etmenin yanında diğer peygamberlerin de Hak davetçisi olduğuna iman edendir.
Hakkaniyet sahibi olandır.
Adaletten sapmayandır. Aleyhine de olsa adaletten yana olandır.
Haram para yemeyendir. Hak sahibine hakkını verendir.

DERDİ, HEDEFİ ALLAH OLANLAR
Merhamet sahibi, şefkatli, onurlu, kişilikli, sözünün eri, her türlü iyiliğe açık, mazlumun, mağdurun, çocuğun, ezilmişin dinini ırkını ve dilini sorgulamayandır.
Yüzüne baktığında ürkmeyeceğindir. İffetli, izzetli olandır.
Lokmasını mağdurla paylaşandır. Yetimi görünce duraksayandır. Ezana, bayrağa, ülkesine bir milimlik iyilik eden her büyüğüne vefalı olandır. İnsanlığın ortak mirasını hoyratça harcamayandır.
Allah'tan geldiğine ve yine ona döneceğine iman edendir. Çilesi ve davası olandır.
Anlayışlıdır, sabırlıdır, tahammüllüdür. Edeplidir, temizdir, zariftir. Yeniliğe açıktır, ilimden yanadır, cehalete, yobazlığa karşıdır. Gericilikten, geriye düşmekten uzaktır.
Namazını kılar, orucunu tutar, zekâtını verir, haccına gider, eksiğiyle gediğiyle bunlara dikkat eder.
"Bir insanı yaşatmak kâinatın tümünü diriltmek gibidir; bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir akidesine bağlıdır. Akide-iman adamıdır. Sahtekârlıktan münafıklıktan, korkaklıktan, şartlara göre eğilip bükülmekten nefret eder.
Yağcılıktan, nabza göre şerbet vermekten, günün adamı olmaktan, imanını pazarlık konusu etmekten nefret eder.
Hesabı Allah'tır. Derdi Allah'tır. Hedefi Allah'tır. Tasası Allah'tır. Allah onun Rabbi, Hz. Muhammed onun dünyadaki yol rehberidir. Ahiret sığınağıdır.
Diğer din mensuplarını anlayışla karşılar. Onlara karşı haksızlığı kabul etmez. Onların ibadethanelerine düşmanca tavır içinde olmaz, olanı da engeller. Ama dinini tebliğden de yüksünmez. Çünkü mümindir ve kendisi gibi müminler olsun ister. Bu imanın ve insanın doğasında var.

RABB'İN EMRİNDE İNSAN YETİŞTİRMEK
Dindar insan özetin özetiyle budur. Böyle bir insanı, nesli oluşturmak insaf sahibi her insanın derdi olmalıdır. Kur'an-ı Kerim'in "Müminler felah bulmuştur" ifadesiyle anlattığı işte böyle insanlardır. Hz. Peygamber'in (SAV) Mekke ve Medine'de inşa ettiği İslam, bu imana gönül vermiş insanlarla kurulmuştur. Bu vasıflara sahip olandan kim rahatsız olur, kim ürker? Burada haklı ve yerinde tek bir itiraz yapılabilir. O, yerinde olan itiraz ve soru şudur: "Peki böyle bir nesil oluştu mu? Mevcut olan Müslümanların tümü böyle midir?" Elbette ki böyledir diyemeyiz. Zaten böyle olsaydı, bizim bunca olumsuzlukla, haksızlıkla, cinayetlerle, zulümle, kalpazanlıkla, kandırmaya endekslenmiş ticaret bezirgânlığıyla, dini istismar eder sahtekârlarla muhatap olmamız mümkün olmazdı. Zaten bizim çabamız ve derdimiz bu olumsuzlukları azaltıp Rabb'e layık bir insan inşa etmektir. Bunun yolu da, Kur'an-ı Kerim'i doğru okuyup, doğru anlayıp doğru uygulamak ve Hz. Resul'ü, O'nun güzel ve seçkin ahlakını ahlak edinmemizdir.

SORU - CEVAP
Babam öldü. Eniştem "Babanın bana 30 yıl önce borcu vardı" diyor, ne yapmalıyız?
Babanız bu konuda bir şey söylemediyse, böyle bir borca ait şahitler yoksa borçtan sorumlu olmazsınız. Şahitlerin varlığı da yetmez. Bu hususlarda neler yapıldığını ve olayın bütün gelişmelerini bilmeleri gerekir. Eğer doğruysa da babanızın terekesinden (mirasından) ödemeyi yaparsınız.

Ramazan ayında lokanta işletmek caiz mi?
Ramazan ayında hasta, yolcu vb. oruç tutmama ruhsatına sahip kimseler oruçlarını daha sonraki bir zamanda tutabilirler. Mazereti sebebiyle oruç tutamayanların yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için ramazan ayında lokanta gibi yerlerin açık olmasında dinen bir sakınca yoktur. Fakat hem oruç tutanlara saygı hem de yeni yetişmekte olan çocuk ve gençlerin, ramazanda oruç tutulmayıp aleni yemek yenilmesinin olağan bir şey olduğu gibi bir izlenime kapılmamaları için, mazeretli de olsa yiyip içenlerin bunu açıktan yapmamaları uygun olur. Lokanta sahiplerinin de buna göre tedbir alması gerekir.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN