Makine ihracatında Avrupa 6.'sı
Türk makine sektörünün tarihten günümüze kadar adeta bir başarı hikayesine imza attığını ifade eden Öksüzömer, sektörün geldiği noktayı şu sözlerle anlatıyor: "Cumhuriyetin ilk yıllarında devletin kurduğu fabrikaların yedek parçaların kurulumu ve bakımını üstlenen küçük işletmeler vardı. O vakitler hiçbir şey üretemezken zaman içinde kendilerini geliştirerek üretim yapmaya başladılar. 1999 yılında Türk makine sektörü 650 milyon dolar ihracat yaptı. 2002 de bu rakam 1,5 milyar dolara ulaştı. Bugün ise 12 milyar dolarlık makine ihracatı yapıyoruz. Türkiye'nin yıllık toplam 130 milyar dolarlık ihracat hacmi var ve bunun yüzde 10'u makine ihracatıyla gerçekleşiyor. Türkiye kısacık sanayi tarihinde Avrupalı meslektaşlarının aldığı yolun yüzde yetmiş beşinden fazlasını gerçekleştirmiş. 2000'li yıllarda orta yoğunlukta teknolojik makinelerde inanılmaz bir rekabet gücü oluştu. Türkiye bugün makine imalat ve ihracatında Avrupa'da 6. dünyada ise 17. sırada. Bu rakamlar bir şeylerin iyi yapıldığını ortaya koyuyor"
Amerika pazarı önemli
Türk makine sektörünün pazarının okyanus ötesine kadar ulaştığını vurgulayan Öksüzömer'e göre en iyi pazar Ortadoğu ve Güney Afrika. Üretilen makinelerin yüzde 60'ını Avrupa'ya ihraç ettiklerini söyleyen Öksüzömer, Amerikan pazarının avantajlarına dikkat çekerek; "Amerika kriz yıllarında bile 250 milyar dolarlık makine satın aldı. "Peki biz bu pazarda niye yokuz?" dedik ve Amerika'ya yoğunlaşmaya karar verdik. Böyle gidersek Amerika'ya 2015 yılında 5 milyar dolarlık ihracat yapma şansımız olacak. Çünkü Amerika'ya girmek demek Kanada ve Meksika'ya girmek demek. Türk makinecisi bunu yapabilir. Bunun için yeterli altyapımız ve hevesimiz var" şeklinde konuştu.
Teşvikler gözden geçirilmeli
Gelişmiş ülkeler göz önünde bulundurulduğunda makine üretiminin öneminin ortaya çıktığını söyleyen Öksüzömer, 2023 yılında ihracat gelirini 100 milyar dolara çıkartmak için güzel adımların atıldığının altını çiziyor. Türkiye'nin genç nüfus, gelişen mühendislik alt yapısı ve son zamanlarda gelişen dış ticaret ilişkilerinin avantajının kullanılabileceğini ifade eden Öksüzömer, devletin de sektöre destek vermesi gerektiğini belirtti. Türk üreticilerin değerli TL ve yüksek enerji maliyeti nedeniyle rekabette dezavantaj yaşadığını belirten Yusuf Öksüzömer, "Bu döviz kurlarıyla bu hedefi yakalamak zor. Üreticinin üstündeki vergi yükü çok fazla. Elektriğe, benzine, doğalgaza sürekli gelen zamlar maliyetlerimizi yükseltiyor. Ama özellikle Çin ve Hindistan gibi ülkelerle rekabet edebilmek için bizim makine fiyatlarını aynı tutmamız gerekiyor. Bu da sektörü zor durumda bırakıyor. Devlet işletmeciye yaptığı teşvikleri gözden geçirmeli. Ayrıca işletmeler arasında birleşmeler olursa dünyadaki rekabet gücümüz artar. Devlet bu konuda belirleyici ve destekçi olmalı" dedi.
DenizBank Makineci'ye rekabet avantajı sağlıyor
"MİB 1990 yılında Sanayi Bakanlığı'nın önderliğinde kurulan bir sivil toplum kuruluşu. 200'e yakın üyemizin hepsi KOBİ. İşletmelerimizin finansman ihtiyacını karşılamak için bazı uygulamalara ihtiyacı var. DenizBank bu konuda çok iştahlı davrandı. Hem üreticiye hem de müşterilerimize uzun vadeli ve faizsiz kredi seçenekleri sundu. MİB olarak DenizLeasing'in imkanlarında da yararlandık, üreticiye sağlanan işletme kredisi hizmeti üyelerimize rahat bir nefes aldırdı. Bizim vazifemiz de birlik olarak üyelerimizin önünü açmak. Bunu DenizBank'la yaptığımız işbirliği ile gerçekleştiriyoruz."