Öte yandan New York'ta Hudson Nehri üzerinde bir F-18 jetinin uçuş yapacağının duyurulması terör saldırılarının havadan yapılması nedeniyle tepkilere de neden oldu.
11 EYLÜL 2001'DE NE OLDU?
Amerikan finans sisteminin kalbi New York, 11 Eylül sabahı İkiz Kuleler'e yönelik terör saldırılarına uyandı.
Newark, Boston ve Washington'dan havalanıp San Francisco ve Los Angeles'a giden 4 yolcu uçağının kaçırılmasının ardından Los Angeles'a giden Amerikan Airlines'a ait kaçırılan yolcu uçağı, yerel saatle 08.46'da İkiz Kuleler'in kuzey yönündeki binasına çarptı.
Kuzey kulesi alevler içinde yanarken, United Airlines'a ait kaçırılan diğer bir uçak da ilk saldırıdan tam 17 dakika sonra canlı yayında güney kulesine çarptı.
İkiz kuleler hem ABD hem de tüm dünyanın canlı yayında izlediği saldırıların ardından milyonların gözü önünde dakikalar içinde yerle bir oldu ve Manhattan Adası toz bulutlarına büründü.
İkiz Kuleler'e saldırıların ardından kaçırılan bir diğer uçak ise ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasına çarptı.
Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında F-16'lar tarafından düşürüldü.
11 Eylül saldırıları sonucu uçakları kaçıran 19 saldırgan hariç New York, Washington ve Pennsylvania'da toplam 2 bin 977 kişi hayatını kaybetti.
Saldırıları El Kaide terör örgütünün lideri Usame Bin Ladin üstlendi.
11 EYLÜL SALDIRILARI, DÜNYA DÜZENİNİ DEĞİŞTİRDİ
ABD'nin 11 Eylül saldırılarına ilk cevabı, Afganistan'a girmek oldu.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Taliban'ın ABD'nin El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in iadesini reddetmesi üzerine 7 Ekim 2001'de Afganistan'ı işgal ederek Taliban rejimini devirdi ve ülkede iktidara Batı'ya daha yakın duran Hamid Karzai geçti.
ABD'nin Afganistan'ın teröristlerin ''üssü'' olmasını engellemek iddiasıyla başlattığı operasyonlardan sonra ülkenin son dönemde DEAŞ militanları için de güvenli yer haline geldiği belirtiliyor.
İşgalin başından bu yana Afganistan'da 50 binin üzerinde sivil ve 2 bin 400 civarında Amerikan askeri hayatını kaybetti.
ABD liderliğindeki NATO güçlerinin Afganistan'daki savaş misyonu 28 Aralık 2014'te Kabil'de düzenlenen törenle resmen sona ermesine karşın, ABD hala "terörle mücadele" ve "ülkeyi yeniden inşa etme" gerekçesiyle ülkedeki askeri varlığını sürdürüyor.
Diğer yandan Afganistan'daki Amerikan askerini geri çekmek isteyen Trump, şu anda 8 bin 600 civarındaki asker sayısını başkanlık seçimlerinden önce 4 bin 500'e indirmek istiyor.
Taliban ile yürütülen barış görüşmeleri kapsamında ise ABD ve müttefiklerinin Taliban'ın anlaşmaya uyması halinde 14 ay içinde ülkedeki askerlerini tamamen çekmesi bekleniyor.
IRAK'IN İŞGALİ
Afganistan'ın işgalinin ardından Bush yönetimi, 20 Mart 2003'te Irak'ta kimyasal silah bulunduğu gerekçesiyle ''önleyici savaş'' (preventive war) adı altında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı olmadan Irak'ı işgal etti ve Saddam Hüseyin'i devirerek idam etti.
ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından mezhep savaşları ülkede yüz binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.
İşgal yönetimi ülkeyi yeniden yapılandırırken kuzeydeki Kürt gruplar ile merkezi yönetim arasında derin görüş ayrılıkları etnik gerilimi artırdı.
Ülkede 2005 yılında Kürtlere "Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi" adı altında yönetim şekli tanındı.
Irak, Amerikan işgalinin ardından Orta Doğu'da en karmaşık sorunlara sahip ülkelerden biri haline geldi.
Irak'a "istikrar ve demokrasi" getireceği vadedilen operasyona "Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu" adı verildi ancak askeri müdahaleler sonucu yüz binlerce sivil yaşamını yitirdi.
Milyarlarca dolara mal olan Irak'ın işgali aynı zamanda terör örgütü DEAŞ'ın ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
DEAŞ'ın doğmasıyla Irak halkı soykırım gibi savaş suçlarına da maruz kaldı.
"YENİ DÜNYA DÜZENİ"
11 Eylül terör saldırıların ardından başlayan ''yeni dünya düzeni'' terörle mücadelede yeni güvenlik stratejilerini de beraberinde getirdi.
Saldırılarla beraber sadece ABD'de değil tüm ülkelerde ulusal güvenlik algısı değişti. Devletler ulusal güvenliğe daha fazla para ayırmaya başladı.
Artık sadece konvansiyonel ya da kimyasal silahlar değil herhangi bir şüpheli araç, kişi ya da paket terör tehdidi olarak algılanmaya başlandı.
Havalimanları başta olmak üzere halka açık alanlarda daha fazla güvenlik önlemleri alındı, böylece yeni bir güvenlik anlayışı ve sektörü ortaya çıktı.
İSLAMOFOBİ VE 11 EYLÜL
11 Eylül saldırıları başta ABD olmak üzere, Batı'da Müslümanlara karşı işlenen nefret suçlarında büyük artışa ve İslamofobi'nin giderek derinleşmesine neden oldu, medyada ''İslamcı terör'' ve ''radikal İslam'' kavramları sık sık kullanılmaya başlandı.
Araştırmalar, medyanın, Müslümanların adının karıştığı terör saldırılarına diğer din ya da gruplara mensup kişilerce düzenlenen saldırılardan daha fazla yer verdiğini ortaya koydu.
Bush yönetimi, genel olarak Orta Doğu'da savaş yanlısı politika izlediği gerekçesiyle hem ABD'de hem de diğer ülkelerde sık sık eleştirilerin hedefi oldu. Afganistan'ı işgal ederken birçok ülkenin desteğini alan Bush yönetimi, aynı desteği Irak'a girerken bulamadı.
Bush'un ardından ABD başkanlığına gelen Barack Obama, "savaş karşıtı'' bir tutum sergiledi ve başkanlığı döneminde Amerikan askerlerinin bir kısmını Afganistan ve Irak'tan çekti.
El Kaide lideri Usame bin Ladin, Obama'nın başkanlığının birinci döneminde ele geçirildi ve öldürüldü.
ABD başkanı Donald Trump ise ABD'nin Afganistan ve Irak işgalinin hata olduğu, Orta Doğu'daki savaşlara milyarlarca dolar para harcandığı eleştirileri ve Afganistan, Irak ve Suriye'deki Amerikan askerini geri çekmek istediği söylemleriyle öne çıktı.
Trump, yönetiminin iki yıla yakın süren görüşmelerinin ardından Taliban ile barış sürecini başlattı. Trump yönetimi, son olarak bu ay Irak'taki asker sayısını 5 bin 200'den 3 bine indireceğini duyurdu.