AB Türkiye'ye yardım etmezse en büyük kaybeden Almanya olacak!

Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki göç mutabakatının mimarlarından olan göç uzmanı Gerald Knaus, Türkiye ile ikinci bir anlaşma olmaması halinde Almanya'nın Avrupa'da en büyük kaybeden olacağını söyledi. Öte yandan Alman Der Spiegel dergisi yazarı Maximilian Popp ise, “Mültecilerin çektiği acıları hafifletmenin tek yolu; AB, İdlib'te Erdoğan'ı desteklemelidir" dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :04 Mart 2020 , 15:32 Güncelleme Tarihi :04 Mart 2020 , 15:43
AB Türkiye’ye yardım etmezse en büyük kaybeden Almanya olacak!

İÇİNDEKİLER

"Avrupa İstikrar İnsiyatifi" adlı düşünce kuruluşu başkanı Gerald Knaus, Die Welt gazetesine son günlerde yaşanan sığınmacı akınına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"TÜRKİYE'YE EK PARA SAĞLANMALI"
Türkiye ile AB arasında ikinci bir mutabakata ihtiyaç olduğunu belirten Knaus, "Bazı maddeleri uzatmak bazılarını da yenilemek için ikinci bir anlaşmaya ihtiyacımız var. AB, Türkiye'ye kendisiyle birlikte sığınmacı alacağı teklifini yapmalı. Tabii ki sığınmacıların ihtiyaçlarını gidermek amacıyla Türkiye'ye ek para sağlanmalı" ifadesini kullandı.

"EN BÜYÜK KAYBEDEN ALMANYA OLACAK"
"Gelecek 5 yıl için Türkiye'ye tekrar bir 6 milyar avro yardım yapılmalı mı" sorusuna Knaus, "Evet. Türkiye'nin de bazı talepleri olacağından eminim. Bu kaçış nedenlerine karşı yapabileceğimiz en iyi mücadele. Türkiye'deki Suriyelilerin Avrupa'ya gelmemeleri için oradaki yaşamlarının iyi olmasını sağlamalıyız. Eğer bir anlaşma olmazsa en büyük kaybeden Almanya olacaktır" cevabını verdi.

"TÜRKİYE İLE ANLAŞMA OLMAZSA DAHA FAZLA İNSAN YIĞILACAK"
Knaus, Başbakan Angela Merkel ve AB'deki birçok siyasetçinin, anlaşmanın yenilenmesini "zaruri" gördüğünü vurgulayarak, "Yunan adalarında durum çok ciddi. Yunan yetkililer adalardan on binlerce insanı ana karaya getirmek zorunda olduklarında ve Türkiye ile de anlaşma olmaması durumunda, bu daha fazla insanın yığılmasına neden olacak" yorumunu yaptı.

"ÇOK MANTIKSIZ BİR YÖNTEM"
Yunanistan'ın iltica müracaatlarını bir aylığına askıya almasını da eleştiren Knaus, "Bu çok mantıksız bir önlem. Bugün Yunanistan'a gelen bir kişinin kayıt olması bile iki ay sürüyor. Onun ardından iltica talebinde bulunabiliyor. Karar verme süreci de yaklaşık 4 yıl sürüyor. Yani iltica müracatlarını kaldırdığını açıklamak de facto bir yarar sağlamaz" değerlendirmesinde bulundu.

Knaus, askıya alma kararına AB'den eleştiri gelmemesinden duyduğu kaygıyı dile getirerek bu sessizliğin endişe verici olduğunu söyledi.

"TÜRKİYE İLE ANLAŞMA OLMADIĞI SÜRECE SIĞINMACILARI DURDURAMAZLAR
AB'nin yaptığının "ABD Başkanı Donald Trump'ın en büyük fantazisi" olduğunun altını çizen Knaus, şu ifadeleri kullandı: "Yani Meksika sınırında sığınmacı hakkını kaldırmak ve oraları militarize etmek. Böyle giderse Cenevre Sığınmacı Uzlaşması ölecek. İrrasyonel olan şu; ne kadar biber gazı kullanılırsa kullanılsın insanlar Yunan adalarına gelmeye devam edecek. Son iki günün her birinde 600 sığınmacı botlarla geldi. Bunu, ne biber gazı ne de 20 bin Frontex memuru önleyebilir. Türkiye ile anlaşma olmadığı müddetçe sığınmacıları durduramazlar."

DER SPİEGEL: AB, İDLİB'DE ERDOĞAN'I DESTEKLEMELİDİR
Almanya'nın en çok satan haftalık dergisi Der Spiegel'in online sitesi yazarlarından Maximilian Popp "Avrupalılar neden İdlib'te Türkiye'ye yardım etmek zorundalar" adlı köşe yazısında AB'nin Suriye ve mülteciler konusundaki vurdumduymazlığını ele alarak, "Mültecilerin çektiği acıları hafifletmenin tek yolu; AB, İdlib'te Erdoğan'ı desteklemelidir." yorumunda bulundu.



KENDİ HALKINA BİBER GAZI KULLANDI
Yazar Popp, İdlib'in 21. yüzyılın en büyük insani felaketlerinden birini yaşadığını bunun gerçek sorumlularının ise diktatör Beşar Esed ve onun en önemli destekçisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olduğunu, Rus jetlerinin hastaneleri, okulları ve evleri hedef alarak bombaladığını belirtti. Esed'in zulmüne değinen Popp, kendi halkına karşı zehirli gaz kullandığını belirtti.

Popp, Suriye-Türkiye sınır bölgesinde bir milyon Suriyelinin açlık ve soğukla mücadele ettiğini ve uluslararası toplumun İdlib'te yaşayanları kaderleriyle baş başa bıraktığını belirtti. Türkiye'nin ise sadece mültecilerin Türkiye'ye tekrar girmesini engellemek istediğini ve bu nedenle ordusunu Esed'e karşı kullandığını ifade etti.

"AB ülkeleri 13 bin kişi yüzünden sınırlarında panik yaşıyor. AB dışişleri bakanlarının Türk-Yunan sınırındaki göçmenler yüzünden bir araya gelmeleri utanç verici bir harekettir."

Türkiye'nin 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını ve AB ülkelerinin 13 bin göçmen yüzünden panik yaşadığını belirten Popp, "Erdoğan'ın Avrupa'ya göçmen kapılarını açtığı için öfkelenen herkes bir şeyi unutmamalı: Türkiye neredeyse 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor, diğer tüm ülkelerden daha fazla. AB ülkeleri 13 bin kişi yüzünden sınırlarında panik yaşıyor. Avrupalılara rağmen uzun zamandır savaş suçları işleyen Putin ve Esed'in ayakta kalmaları utanç verici. AB dışişleri bakanlarının bu hafta Türk-Yunan sınırındaki göçmenler yüzünden yani ülkelerine yeni bir göçmen akını olmaması için bir araya gelmeleri utanç verici bir harekettir." dedi.

İDLİB'DEKİ CEHENNEMİ DURDURMAK İÇİN ÇOK GEÇ DEĞİL
İdlib'te AB'nin koruma alanı oluşturması gerektiğine değinen Popp, "Ancak İdlib'teki cehennemi durdurmak için çok geç değil. NATO tarafından desteklenen AB, İdlib'te bir koruma bölgesi için çalışmalıdır. Bu Türkiye tarafından değil uluslararası bir koalisyon tarafından korunmalıdır. Aynı zamanda, AB ve Birleşmiş Milletler büyük ölçekte yardım yapmak zorunda kalacaklardı. AB, Erdoğan ve Putin'in Suriye halkının kaderine karar vermesinden şikayet edeceklerine kendileri bir şeyler yapmalıdır." ifadesini kullandı.