Libya ordusu, Hafter'e bağlı milislere karşı elde ettiği üst üste başarılar sonucunda 5 Haziran 2020'de Terhune vilayetini geri almıştı.
Terhune'de insan hakları ihlalleriyle itham edilen Hafter'e bağlı yerel milis grubu "Kaniyat" birlikleri, kent içinde kendilerine rakip gördükleri veya muhalif addettikleri aşiret ve aileleri ayrım gözetmeksizin hedef almakla suçlanmıştı.
Libya ordusunun Trablus'un güneyindeki Terhune'yi Hafter milislerinden kurtardığı gün, kentteki merkez hastanesinde 106, hastaneye ait bir konteynerde de 26 ceset bulunduğu bildirilmişti.
Ordu, 10 Haziran'da da Trablus'un güneyindeki Kasr Bin Gaşir bölgesinde, çok sayıda cesedin bulunduğu başka bir konteynerin görüntülerini paylaşmıştı. Kurbanlar arasında kadın ve çocukların da olduğu kaydedilmişti.
Ayrıca, adli tıp ekipleri 8 Haziran'da Terhune'nin güneyinde yer alan El-Avate bölgesindeki bir su kuyusundan 5 ceset çıkarmıştı. İlk belirlemelere göre cesetlerde infaz ve işkence izlerine rastlandığı aktarılmıştı.
BM nezdinde meşru Libya hükümeti, bu süreçte BM ve insan hakları örgütlerine defalarca çağrı yaparak, toplu mezarlara ilişkin uluslararası soruşturma talep etmişti.
Libya Başbakanı Serrac, Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) Hafter milislerinin işlediği suçların araştırılması için ekip gönderme çağrısında bulunmuştu.
Gönderilecek ekibe gerekli desteğin sunulacağı sözünü veren Serrac, yapılanların cezasız kalmasının, "Hafter milislerini, Ruanda ve Bosna-Hersek'teki soykırım ve Nazilerin işlediği suçlardan bu yana benzeri görülmemiş suçlar işlemeye teşvik ettiğini" belirtmişti.
Libya'daki toplu mezarlar konusunda derin endişe duyduğunu dile getiren UCM Başsavcısı Fatou Bensouda, Libya'daki soruşturmayı genişletmekten çekinmeyeceğini açıklayarak, "Libya'da çocuk, kadın ve erkeklerin gömülü olduğu toplu mezarlar hakkında güvenilir bilgiler aldık" demişti.
